Ana içeriğe atla

Ladies and Gentelmen..Ola la la,radyo programımın ilk günü...O lala..la:-))



 Yeeeeess...Ladies and gentelmen...
Eveeet...Baylar bayanlar bir pazar gününün miskinliğindeyken ,kiminiz arabalarında,kiminiz dostlarınızla buluşmak için dolmuşlarda ,metrolarda ter dökmekteyken,kiminiz buluşmuşken ,kiminiz sevcoşunuzla orası benim, burası senin gezerken , spikeriniz Şanse Pazar yayınının ilk kurdelesini kesmek üzerine şerefyap oluyor efenim:-)
Bundan böyle her pazar çat diye blogunuza taş atıp kaçabilirim.Ona göre:)Camlarınızı lütfen siyah filmle kapatınız. (O niyeyse öyle:)
Nasıl bir pazar şarkısı değil mi.Üzüntüyü bırak,sen yaşamaya bak...Pazar gününün coşkusuyla beraber 'sıkı durun pazartesi geliyor ' şarkısıdır bu ! Siz bilmezsiniz seneler önce Gönül Turgut 'Üzüntüyü Bırak Sen Yaşamaya Bak ' şarkısını söylemiş.Tutmuş Ajda ablamız da bu şarkıyı ondan yıllar sonra, bakın nasıl çevirmiş :


Biri diyor,üzüntüyü bırak ,diğeri diyor : Bu ne biçim hayat ! Biri Polyanna , hayat sevince güzel şarkısı tadında Ayşecik,Polyannacık ; Biri de isyankar gençlik...Arabeskin oynak hali.Eller havaya ,düm tek düm tek hoppa...hadi beraber coşalım kop kop kop....Ağır abi durumları kalmadı yani...Ajda çıktı arabesk bozuldu....

 Ohhh o da nesi öyle! Twitter gönderen izleyicilerimiz, aman ha sakin olun dostlar! Biz de Ajda'yı  seviyoruz.Onun gibi bir süperstarımız olduğu için son derece koltuğumuz kabarıyor...Hoş, onları biz arada balkonda havalandırıyoruz ama olsun:)Ajda Pekkan, yaşı olmayan kadınlardan.Geçtiğimiz sene Eurovision'da Rus nineler 2.liği aldıktan sonra umudumuz onunla katlandı.
Şu an elime gelen flaş haberle yayınımıza ara veriyoruz sayın seyirciler! İyi insan lafın üstüne gelir derler ya ,aynen öyle oldu şimdi de!Şoklardayız tüm ekipçek!
TRT yetkililerinden bir açıklama geldi şu an .Diyor ki haberde :
"Geçtiğimiz sene Eurovison'da 2.lik alan rus ninelerden sonra biz de düşündük taşındık ,Eurovisiona'a Ajda Pekkan'ı alalım, dedik.Bizdeki yaşlılar böyle oluyor, Ajda Pekkan iyi bir kapak olur diye düşündük.Biliyorsunuz,Sertab Erener'den sonra 1.' lik alamadık ' açıklaması yapmışlar.

Eee ne diyelim,hayırlısı.Bizim Pekkan'ımız hem güzel hem şarkıları da süper...Şovumuz var maşallah...Mayomuzu giyer çıkarız animallahh....
Kendisine burdan saygılarımızı sevgilerimizi iletiriz.Hatta kal ajda...Özel konuşacağım seninle....
Bir Ajda Pekkan şarkısı daha dinleyelim mi...Hadi dinleyelim...3....2...1....ve 0!

-Tamam Ajdacığım,tamam.Geliyorum.Israr etme şekerim.
Ha pardon, yayına mı girdik? Ne zaman başladı bitti ,bu şarkı.! Ajda, aklımı başımdan aldı şekerim.Pazar gününün çatlak kiremiti Şanse uyurken, ben burda mikrofon başında dilimi damağımı kurutuyorum.Yok mu tatlım ,buralarda tatlı bir şey? Hah evet şeftali soda ,pek iyi oldu,teşekkürler :)
 
 Oooo körün istediği bir göz Allah verdi iki göz...Ne kısmetli kızım,Allahıma bin şükür yarebbim ! Siz de kısmetinize inanıyorsanız 1964 'e Şanse Gazoz yazın hemen adresinize geri kalan şeftalili sodalar size gelsin! Boş olan şişeleri  ister vazo, ister perküsyonda müzik aleti olarak kullanabilirsiniz.Kesin, biçin, kullanın işte,daha ne istiyorsunuz !

Şimdi bunun yanında tepsi patates de iyi gider . Radyolorınızın başından ayrılmayın.Alıcılarınızla oynamayın .Coğrafi konumunuzu söyleyin, frekansınızdan her an akabilirim.Bu lezzetli patates salatası  her an masanızda olabilir:)) Bu tepsi sadece bir kişi için gideceğine göre ,talihsiz olanlar için (ne yapalım ,talih her zaman gülmüyor)tarifini söylüyorum :
Malzemeleri söylüyorum miktarını sayı çokluğuna göre siz ayarlayın artık,
Haşlanmış patates( orta boy 4 tane ,mesela) ,rendenin küçük tarafından rendelenmiş havuç ,(üç tane olabilir küçük değilse) maydonoz,taze soğan.(Eee,onları ben söylemeyeyim yani.Göz kararı.Gözünüzün karar verme insiyatifi yoksa , bırakın insiyatifi kullanan yapsın,zorlamıyoruz)Patatesleri ezdikten sonra rendelenmiş havucu koyuyorsunuz ,diğer malzemeleri de doğrayıp karıştırıyoruz.Arzunuza kalmış dereotu ve közlenmiş kırmızı biber ekleyebilirsiniz.Bir kenarda da bir diş sarımsakla süzme yoğurdu çırpıyorsunuz.İçine istediğiniz ölçüde mayonez koyabilirsiniz.Ben çok mayonezi sevmediğim için bir çay kaşığından biraz fazla koydum.Sonra şekilde görüldüğü gibi kalan közlenmiş kırmızı biberleri üzerine diziyorsunuz.Yok ; elimde közlenmiş kırmızı biber dolabımda yok diyorsanız,siz de koymayıverirsiniz,olur biter ! Küçük bir kapta kırmızı pul biberi, nane ile kavuruyoruz .Tepsi patatesin üzerine bu yağdan gezdiriyoruz.Alın size, Tepsi Patates ,işte ! Tek başına doyurucu bir lezzet :)) Beğenmediyseniz ,annenizin güzel yemeklerini yiyin,ne yapalım yani!
Evet bu lezzetli tepsi patates akşam masamda olsun diyorsanız 'Şanse Pato' yazın 1964 'e gönderin .Tepsi Patates akşam masanızda olsun.
Bir müzik arasından sonra tekrar birlikte olacağız...Şanse Pazar devam ediyor efenim:)

Yalnız Kalpler Atar Nil..Ağzına yüreğine sağlık...
Dün yine kütüphaneye gittim ben .duramadım yine.Raflara el atıverdim biraz. Alev Alatlı 'nın Hollywood'u Kapattığım Gün adlı deneme kitabıyla Cemil Meriç'in Bu ülke adlı kitaplarını aldım.Elimdeki kitaplarla okurum diye düşündüm.Kısa kısa ya yazıları,ondan.Hem ne zamandan beri ilgimi çekiyorlardı.Almak istediğim kitapları alana dek bunlar da beni taşır hani ;-)
Kısa bir kitap turu da yaptık,bu kütüphane sessizliğinde...Müziğimizi açalım,artık !

                                          La vita e bella müziği fonda çalar :

Bakın Edip Cansever Tragedia IV Stepan bölümünde ne döktürmüş.Ben bayılıyorum bu dizeye.Laf aramızda bana eski bir anıyı anımsatıyor.

"Bak işte, en soylu isteklerle odama geliyorsun

Ve düşün, insanlığının en alımlı katında

Her şey bu kadar doğal, her şey bu kadar güzelken

Sorarım, neden böyle yabancı kalıyorum sana?"


Ataol Behramoğlu'nun da Şiir Kanadında Mektuplar adlı kitabında bu dizeler vurgu yapmıştı zihnime.Şiir Akdeniz Günlükleri VI.'de yeralıyor.Basımı 1977.

".............

bu dupduru

sessizlikte

bir sonsuzluk duygusu

doluyor içine insanın.

hiç bir şey

görkemli olamaz

kocaman

bir göğün altında

yüce bir dağla

engin bir denizin

birleşmesi kadar....."


Mehmet Akif  Ersoy da Safahat adlı eserinde şu dizelerle diriltiyor yaşananları tekrar.

"Ya bu âlemde vefâ yok zâten,

Ya vefâsız bütün ebnâ-yı zaman;

Kime ok atmayı öğrettimse

Sonra bir gün beni de aldı nişan!"



1997 yapımı bir film vardır.Başrollerini Robin Williams , Ben Afleck, Stellan Skarsgard ve Minnie Driver paylaşır.Good Will Hunting - Can Dostum filminde Robin Williams ,Ben Afleck'e şöyle der :

"Sen daha çocuksun..Konuştuğun şeyler hakkında en ufak bir fikrin yok..Sana kadınları sorsam bana tercihlerini sıralayabilirsin..belki bir kaçıyla birlikte oldun.Sevdiğin bir kadının yanında uyanmanın gerçek mutluluk olduğundan söz edemezsin.. zor çocuksun… belki sana savaşı sorsam bana Shakespere’in sonelerinden biriyle karşılık verirsin.Sen bir savaş yaşamadın. En iyi arkadaşını kollarında kaybetmedin. Son nefesini verirken onu seyretmedin..Sana sevgiyi sorsam şiirle karşılık verirsin. Bir kadının gözlerinin içine hiç bakmamışsındır. Kendini çaresiz hissetmemişsindir.Yaratıcı bu dünyaya melek göndermiştir. Seni cehennemden uzak tutmak için. Onun meleğin olduğunu asla farkedemezsin. Sevdiğin birini kaybetmedin. Çünkü bu sadece kendinden daha çok sevdiğin birini kaybettiğinde ortaya çıkar. Senin hiç bir şeyi sevecek kadar cesur olduğunu sanmıyorum !.. Kimse duygularının derinliğini bilemez, ama sen sadece bi resme bakıp benim hakkımda herşeyi bildiğini sandın ve hayatımı yorumladın ! Sen hiçbir şey bilmiyorsun dostum..."

Beni etkileyen bu cümleleri sizinle paylaşmak istedim.Programımızın sonlarına yaklaşmışken ,Bulutsuzluk Özlemi yapalım derim ben :)

Ne olursa olsun /Yaşamaya mecbursun diyor Nejat Yavaşoğulları...Mecbursak yaşamaya o zaman bu haytımızı anlamlandırabilmenin keşfini yaşayalım.Madem ki yaşamaktan başka çaremiz yok bu şarkı eşliğinde sarılacağız birbirimize...

Ne düşündüm biliyor musunuz,
Herkes cümlesine başlarken 'insanlar şöyle ,insanlar böyle ' diyor ya.Hani ben de diyorum ya ,yakınıyorum zaman zaman.Biz gibi olmayan insanlar için başkalarını suçluyormuşum gibi hissediyorum.İnsanlar şöyle ,böyle derken ben sanki dört dörtlük insanım  da...Bir daha insanlar diye genellemeyeceğim. ' Bazı insanlar ' diyebiliriz ama , genellemek sonra bana yanlış geldi. O başka insanlar da başka yerlerde bizler için genelleme yaparak güvensiz bir dünya oluşturuyorlar.Oysa bazı şeylerin farkında olan,incelikli olan insanlar da var...Bir bayan bir yaşlı gördüğünde ona yer veren centilmen arkadaşlarımız ,küçüklerimiz var.Bir yabancı bir yeri sorduğunda o kavşağa geldiğinde ' Şu yukarıya doğru yürüdüğünüzde öğretmenevi bulunur ' diye kendiliğinden yardım eden insanlar var..Şimdi bu iyi örnekleri görmezlikten mi gelelim !


Teoman ,müziği bırakmasa dediğim en çok sevdiğim müzisyenlerden biri.Ben de pazar pazar kulağını çınlatayım dedim bu serseri melankolik adamın...Biraz hakaret ediyor gibi mi görünüyorum.? İnsan sevdiğini yerden yere vururmuş ya,benimki öyle bir şey herhalde ...Hem ben de ara sokaklarda dolaşırken çok serseri oluyorum...Bazen hınzırca gülümsüyorum bu hayata karşı ,ara sokaklarda...Arkama döndüğümde ,arkamda bana bakan teyzelerin olduğunu görmek bile muzipçe fikirler sokuyor kafama...


Yeni eğitim öğretim yılı başladı malumunuz.Bu eğitim döneminde siz de çocuklara destek vermek istiyorsanız,bir çocuğumuzun eğitimine katkıda bulunmak istiyorsanız ;




Çocuğumuz için böylece 10 lira bağış yapmış oluyorsunuz.Bu bağış nerelere gidiyor,ne şekilde değerlendiriliyor derseniz de bir zahmet TEGV 'in resmi sitesine bir ziyaret ediverin.Yok illa sms göndermek istemiyorum, şu bu derseniz, hem bağış yapayım hem anısı olsun ,elimde bir ürünü olsun, diyorsanız birbirinden güzel seçenekler  için bu dükkana  gelmeniz gerek !Gönüllü olayım veya başka şekilde nasıl yardımcı olabilirim,ben de serbest zamanlarımı bu şekilde değerlendirmek istiyorum derseniz girişler burdan efenim:) Sloganımız neydi : Bir Çocuk Değişir,Türkiye Değişir !
  Eveet programımızın bu son dakikalarında beklenen an geldi sayın izleyiciler

VARAN 1 : 1964 'e Şanse Gazoz yazıp gönderen talihliler...talihliler.....Aman Allahımm....Libya Çöllerinden Gazo Husseyın'in oluyor.Verdim gitti Gazo sana gazoz :-))Çağrışım yaptı herhalde galiba sanursam....  

VARAN 2 :  1964'e Şanse Pato yazıp tepsi patates kazanan tembel kadının ismi Şam'dan dedikoducu Afife...Afife bana kızma..sen mesaj gönderdikten sonra buraya telefon yağdı.Alemin lafını oraya buraya taşıyormuşsun kuzucum...Komşunuz Rafik Schami bunu onayladı...Yapacak bir şey yok.bu gerçeği değiştirmiyor !Tepsi Patates senin.Doya doya zıkkımlan..Afedersiniz , ye!...Afiyet bal şeker olsun :-))

Göksel'den dinliyoruz ,Baksana Talihe...Afife bu şarkı sana geliyor şekerim :)


 

Eee dereden tepeden ,şurdan burdan,filanca feşmekanca derken... Amaniiin , Bu  saati buluvermişiz bile...Kız Afife ,tepsi patates geldi mi...İşin bitti hiç bizi görmüyorsun valla ! Buraya kadar mıydı ? Sen de bazı insanlar gibi...Bak ,olmadı böyle ! .....Tamam tamam ....Radyo dalgalarında bile fırtınalar kopardın ablam ya...Tamam rica ederim..Teşekkür etmesen de olurdu. Ben arandım !Mümkünse programımı bir daha izlemesen de olur !    Burda programımı son verirken......verir...ver...ken....  
Yayın durdu ! Yazar uykudan kalktı.

Bir rüya gördüm ,arkadaşlar.Rüyamda kendimi radyo programı sunarken gördüm.Bir tarafım açık mı kaldı bilmem ama değişik bir program oldu.Görüntüleri,klipleri elimle dokunuyordum izleyiciler hoparlörden görüyordu.Neler neler söyledim şimdi hepsi aklımda değil...TEGV'den bahsettiğimi biliyorum ama bak onu hatırlıyorum.Gerisi hayal meyal...Fena da olmamış sanki ha...Biraz espri yapıyorum diye ara sıra süzmeleşmişim ,ladies and gentelmen filan...Hahaha ,kendimi emmy ödüllerini sunuyormuşum gibi hissetmiş olmalıyım. Ama olsun kendisini biliyor rüyamdaki ben..Kendisini pek ti'ye alıyor,sahibi gibi:-)
İyiymiş kız bu,aklıma bir fikir geldi ben bunu her pazar yapayım olur mu ?Her pazar olmasa 15 günde bir?Bak yine kaytarmaya başladım !Hayra alamet olsun inşallah,bu kez de dj mi olacağım ne ,
Bir o eksikti.O da oldu tamam !:)
Devam derseniz 4999'a Şükriye yazın ,Şanse Pazar ,her pazar size gelsin :-))

sevgiyle esenlikle kalınız,

Yorumlar

Unknown dedi ki…
kime:4999
Şükriye
gönder: tık!

:))
çok beğendiimm!hem de çok.
ilk okumaya başladığımda şu bloggerların program yaptığı bir radyo var,orada sen de program yapmaya başlıyorsun sandım:)sonra okudukça farkettim kendi blogundan yayın yaptığını.Ama gerçekten bir radyoyu açmış oradan sesini duyarmış gibi okudum.
çok hızlı konuşuyordun sanki ama:)heyecanı mı vardı sanki ilk programın?
müzikleri de,anketodları da sevdim.
hele şu tepsi patates gece gece karnımı guruldattı.afifeyi kıskandım,benden önce mesaj atmış demek:)
tegv senden önce davrandı,mesaj atmıştı cebime bu konuyu.ben de gerekeni yaptım zaten.
bence her pazar yap,ertesi gün için enerji ver bize.
hatta haftaya ergenlik-ilk gençlik anılarından bahsetsene.anılarının sana çağrıştırdığı müziklerle mesela?br fikir sadece:)
Şükran dedi ki…
Mesajın iletildi! 01:27 :)
beğenmene çok sevindim.Haberim yoktu bloggerlerin radyo programı olduğundan.Olsa da farketmez.Ben yazmayı tercih ediyorum.Ama ilk seslendireceğim blog yazım bu olabilir.Bir de radyo programı olmayıp da uçtuğum,ve heyecanlı yazdığım bir yazı daha var,onu canlı seslendirebilirim.
evet ben çok heyecanlı olduğumda hızlı hızlı ,coşkulu coşkulu konuşurum.sesim de cumhuriyet senfoni orkestrasının bir lat senkronu gibi çalışır zaten:-))tabi heyecan var ilk program bu,boru değil!Ama yazı yazmak,kendimi ti'ye almak benim eğlendiğim şeyler.Nasıl eğleniyorsam öyle yazıyorum ben de:)Keyifle okumana çok sevindim.Bunu duymak önemli bizler için,biliyorsun;)
Profösör dedi ki…
saat 1.58 yazını sonuna kadar okdum. Beğendim. Belli mi olur bir radyo programı formatı da hazırlayabiliriz. Ayrıca bir medya iletişim kulübü de kurabiliriz. Önemli olan içimizde barındırdığımız heyecanı kaybetmemek.
deeptone dedi ki…
hallam ya sahiden de aynen radyoda konuşur gibi yazmışsın. e tabii katıl sen de blogum seslendi kampanyasına o zaman.
:)
Şepşeker dedi ki…
Ne güzel olmuş !! Hepte sevdiklerimi çaldın :)) Teşekkürler ;)
Şükran dedi ki…
gerçekten miiii,bilmiyordum:-)beğendiğine sevindim:-))teşekkür ne için peki?:)

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o