Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Mimler cevaplandı,mimler verildi,ödüller verildi,ben dağıldım şimdi,dağılın siz de hadi !

Bu yazı düzenli değildir.Dağınıktır.Plansızdır.ŞEma verilmiştir.İçtenlikle günlük rutinde akmıştır.Dağınıktır.Ben gibi...Dağınık ele alınız.Düzeltmeye teşebbüs etmeyiniz.teşebbüs edenleri belediyeye havale ediniz.İnsanız biz.Dağıtırız,toparlarız,toparlar,dağıtmayı seçeriz.Dağıtırız ,dağıttıklarımızdan şikayet ederiz.Bakarız bir gün dağınıklığımız bile bir düzen oluşturur insana.Biz buna toplum diyoruz.Bireylerin oluşturduğu dağınıklıktan evlerde oluşturmaya çalıştığımız düzene isyan.Dağınıklık özgürdür.Bugün ödül verdim kendime.Odamı dağıttım.dolabımı dağıttım.Çantamı dağıttım.Gözlüğümü bir kongre sarayında dağıttım.Yazımı,hayatımı dağıttım.Şimdi toplamak için zihnimin gerisindeki eşyaları grupluyorum...En zoru da bu,özgürlüğe ve emellerime giden yolun DAĞINIKLIĞINI oluşturmak...Ödüllendim...Dağınık yazıyorum  bugün... Sabaha karşı 4'te kapınız çalındı... Hayırdır,kötü bir şey mi oldu !! Bir gün belki hayattan,geçmişteki günlerden....şarkısı misali:) Sizden genç bir iş arkadaşınız

Kaçamak

Kul sıkışmayınca hızır yetişmez derler ya ,doğru ,gerçekten de doğru ! Hayallerimi ve hedeflerimi gerçekleştireceğim emellerime ulaşmak için bir araca ihtiyacım vardı.Bir kere de benden daha çok okuyan ,benim onlardan öğrenebileceğim bir ortamım olsun diyordum...Ve neler neler kuruyordum o küçük zihnimde...Sonunda benim hayal gücümün bile yetmediği bir şansa nail oldum..Her gün yeni bir şeyler öğreniyor ve insanlarla bunu paylaşıyorum.Kendim olmam yeterli.Diplomatik ilişkiler,samimiyetsizlikler yok.Hem bireysel hem de sosyal çalışıyorsun... Bu mutluluğumdan korkmaktansa bu mutluluğumu muhafaza etmek istiyorum... Üstüne üstlük eğleniyorum,öğreniyorum,geziyorum,yeni insanlarla güzel insanlarla birlikte oluyorum..herkesin bir hayali ve bir nedeni var... Bir Ankara,bir İnegeöl derken sonra da eğitimler derken yine ,önümüzdeki günlerde de İzmir bekliyor bizi... Meğer bilmediğim ne kadar çok şey varmış. Bir iş kaçamağı sırasında koştum geldim size.Anlatacağım çok şey var...çok şey

Deep'e İade-i Ziyaret Mimi

Sevgili Deep,beni bir süre önce mimlemişti.Ben de seve seve bugün cevaplamanın mutluluğunu yaşıyorum.Bu aralar ayağım bir iş için hep şehir dışında.Gün içinde koşturmacalarım mevcut.Haliyle ben henüz cevaplayabiliyorum..:) Şimdi gelelim mimin sorularına ve cevaplarına... Şu an olsa çok sevinirim.  bugünlerdeki bir girişimim için 2.000.Ama biliyorum o da an meselesi :)    Şimdi orada olmak vardı. şimdi İstanbul'da olmak vardı anasını satayım,püfür püfür bir vapurun yan tarafında.... Bana bu cümleyi dersen tabi hemen şarkıyı yapıştırırım ben de:)) Nerde o eski günler. nerde o abimin mini minnacıkken bizi 'toplantı var'diye dikdörtgen tahta masanın altına davet edişi...yine abimin keki çırpıp elektriğin kesilmesini,nasıl olsa elektrik gelmez diye çay kaşığıyla kek hamuruna saldırışımız ,elektrik geldiğinde de kalanı tepsiye dökmemiz...neydi o öyle fatoş ile chat maceraları,kar topu oynayışlarımız...falan da filan da..geçmişten güzel anılar böyle işte:)   Nel

Başlıksız

Hani sen mutlu olduğunda ,dünyanın da öyle mutlu olduğunu istersin, mutsuz olduğunda ise sadece kendin mutsuz olmayı seçersin, mutlu olduğunda öyle neşe verir öyle iyi görürsün insanları içinde bir polyanna canlanır sonra bir bakmışsın ki, büyüttüğün dağların güneşi tepesine saklamış, bembeyaz bulutlar tepeye yaklaşmış, az kalsın o bulutları mıncıklayabilmiş gibi, mıncıklayınca sular dökülecekmiş gibi ruhunu bir mengene gibi sıkıştıran ağırlıktan kaçmak için karanlığı daha çok seversin, insanlar mutlu yüzümü daha çok görsün, bu halimi yaşadığımı kimse bilmesin diye.. ve bir çok diye'ler için bir çok diye'ler için bir çok diyet ödemek zorunda kaldığın için... sen mutlu olduğunda öyle dönüyor dünya dediler öyle canlanıyor, göstermediğim için mi acaba mutsuzluğumu, bir gülen yüzle aydınlanıverecek dünyamı daha çok karartıyorlar, bu düzenin kuralı bu dediler diktatörler düşene bir tekme sen vuracaksın dediler acıma,dediler acınacak halde olursun dediler Ne

Son

Bitsin istememiştim ben de.Devam ettirmek için koşullarımı gözden geçirdim hatta.Ölçtüm,biçtim,tarttım.Bir sonuca eremedim.Çocuk tiyatrosu ekibim sizlere ömür..Ne kadar kolay değil mi söylemesi...Değil de işte..Ne yapıcan...Koşullar bazen yaşamana izin vermiyor.....

2012 Yılından Hangi Kitaplar Geldi Geçti...

Yasemin Kokulu Hayat'ıyla  Biricit blogumda hoş kokular bırakarak gelmiş bugün yanıma.Çok mutlu oldum.Gelmişken bana bir mim bırakmasın mı ! Hem de 2012'de okuduğunuz kitaplar diye. Valla arkadaşlar ne diyeyim ben artık bu son iki yıldır çok kitap okuyamıyorum.Yani sizi geçebilmem şu şartlarda çok zor.Çok beğendiğim kitapları iki üç kez raftan alıp alıp tekrar okuyorum.Kitap okumalarım düzensizleşti. Lou Marinoff,Halil Cibran,Georges Politzer dönüp dönüp okuduklarımdandı 2012 sene içerisinde.Bunun dışında malum günlük uğraşım ve mesleğim tiyatro olduğu için bol bol tiyatro oyunları ve eğitim kitapları okuyorum.Bunlar da işte Nazım Hikmet'in Tartüf'ü,,Augustine Springfield'in Matmazel Julie,Özdemir Nutku'nun Çocuk ve Tiyatro kitabı,Yılmaz Arıkan'ın A'dan Z'ye Tiyatro Eğitimi Klavuzu,Konstantin Stanivlavski Bir Aktör Hazırlanıyor,Turgut Özkaman'ın Senaryo ve Oyun Yazma Tekniği.. Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar kitabı 2012 yılı boyunca

Keyif Sanat'ta Tozan Alkan Akşamı

Yasak Meyve Yayınları Şairi Tozan  Alkan 1953 İstanbul doğumlu şair.Galatasaray Lisesi ve Boğaziçi Üniveversitesi  mezunu.Yabancı Diller Bölümü'nde okutman.İlk şiir kitabı "Zaman ve Maske" 2003'te yayınlandı.  Ekşi Sözlük'te Tozan Alkan Dedikoduları *dört senelik üniversite hayatımda maile ödev yollamanın kolaylığını, tadını bana yaşatacak yabancı dil hocam, hem de diplomatik. aşağı doğru çekiştirilmiş izlenimi veren bol, kırmızı, pembe kazakları; dağınık saçları ile akıllarda yer eden, siyasalın yalnız adamı. şair ruhunu bize hiç göstermiyor. *cok kibar, cok eglenceli bir insan. istanbulu istanbulda istanbul gibi yasayanlardan. bana hediye ettigi siir kitabini kitapligimin en güzel kösesinde sakliyorum. güzeller güzeli esinden *  tatlilar tatlisi bir bebegi var. *“sana şehir gelecek” isimli yapıtıyla bu yılki  behçet aysan  şiir ödülü'nü kazanmıştır.Yine aynı şiir kitabıyla    metin altıok şiir ödülü  nü de kazanmıştır. EFİL 

Sexmograf'la Gecenin Ritmi, Gecenin Titreşimi

Dikkat: Alina çıkabilir! Gece, yatak, müzik ve seksi bir kadın... Durex kızı Alina, yukarıdaki videoda muhteşem bir şarkı eşliğinde yatakta zıplıyor. Titreşimi ekran karşısından bile hissedebiliyorsunuz. Sexmograf için özel olarak hazırlanan bu şarkıyı dinlemek ve Alina’yı odayı sallarken görmek için mutlaka videoyu izleyin! Yataktaki performansınızı ölçen Sexmograf sayesinde bu süreci siz deneyimleyebilirsiniz. Denedim, %100 çalışıyor! Tek yapmanız gereken Sexmograf’ı açmak ve telefonu yatağa koymak... Gerisi size kalmış. :) Uygulamanın en iyi özelliklerinden biri de, modunuza göre dilediğiniz kategoriden dilediğiniz şarkıyı seçebilmeniz: Latin Ateşi,  Rock&Sex, Romantic, Tropik, Electroboogie... Gecenin ritmini de titreşimini de partnerinizle birlikte hissetmek için buraya: https://itunes.apple.com/us/app/sexmograf/id507055633?mt=8 Uygulamanın videosunun yanı sıra bir de oyunu var. http://www.durexsexmograf.com/ adresinde oynayabileceğiniz oyunda; parmakları çalıştırarak yatağ

"Ertelemeyin" diye yola çıktım. Blogcanların da kulağını çınlattım...

Selam millet, Hayta bir ergen tembelliğiyle karşınızdayım bugün.Ergenim çünkü o kıpır kıpırlık içimde mevcut.Haytayım çünkü oyun üzerinde çalışmalar yapmam gerekirken ben tutmuş bu satırları yazıyorum.Eve gelir gelmez de heyecanla anneme bıdır bıdır anlattım.Ah! Kadın benim çenemden ne çekiyor sormayın:-)) anlatacaklarım bitmiyor hiç.Bir de bunun yanında yaşadıklarımdan çıkarımlarım da oluyor ki ,hiç sormayın,o zaman hiç susmuyorum:) Bitmiyor.Çünkü ne kadar dışardaysan, ne kadar çok yerdeysen, anlatacağın da bitmiyor,insan da bitmiyor, işler de bitmiyor ! Bugünlerde Orhan Veli'nin Delikli Şiir misali "Cep delik, cepken delik,  Kol delik, mintan delik, Yen delik, kaftan delik, Kevgir misin be kardeşlik ! " Hadi Müşfik Kenter sesiyle dinleyelim bu şiiri şimdi : Evet yine meteliğe üç kuruş atıyorum ama tahtalara vuralım huzurluyum,mutluyum.İçimden bir ses "bu yıl senin yılın olacak" diyor.Ay inşallah inşallah ! Bugün yaşadıklarımdan bi

İsmi : Çift İsimli Zat

Çift adı var onun.Hep yıllardır 'ne gerek vardı sanki ' der dururdu içinde. Hem ne gerek vardı iki ismin de aynı anlamdayken kimliğinde yazılmasına.Küçükken problem olmuyordu da ,büyüyünce pek mantıksız geldi bu iş ona.Kimi göbek adını kullanırdı kimi asıl ismini.O sevmezdi birinci ismini.Pek hanım hanımcık oluyor diye.Öyle ya bir dönemler biz mücadeleci sözlüklerden anarşik kelimesini çıkaran ergenlerdik.Öyle hanım hanım takılmak idealimiz değildi.Zamanla göbek adı en çok söylenen isim oldu.birinci adı sevmediğini söylüyordu herkese.Babaannesine de.Babaannesinin ismini taşıyordu da. bir gün kızdı babaannesi : -Aman dedi,ben mi koy dedim babana benim adımı ?Ben Naciye Hala'nın kızının ismini koyalım dedim,dedi. Babası hem onun adını hem onun halasının kızının adını koymuş o zaman için. Çok soran oldu kıza : -Neden iki isim? -Neden ikisi de aynı? -Aileniz siz olduğunuz için pek mi şükür etti ? Çok dedi kız 'bizim ailenin başı secdeden inmedi ' diye.Töbe töb

Hafife Aldığım Ezcaılığın Karşıma Çıkan Güzel Süprizi

Güya ben 10 gün ortalarda dolanamayacaktım değil mi ! Ah bu ben !  Bugünlerde eczacılık ilmine kafayı taktığım için bir parmağım maşallah hep internette.Sebep buyken ,bu sırada  keşfettiğim şeyi paylaşmadan ,blogumun önünden geçerken bir dosta selam verircesine çiğnemeyeyim dedim... efendim sebebi ziyaretimiz ,eczacılık tarihi ve eski dönemlerdeki eczacılık zanaatı hakkında bilgiler toplamaya çalışmak.Araştırmacı gazeteci gibi bızzzzt(!) komşudaki eczanade, bızzzt(!) yılların eski eczanesi Şifa Hastanesi,ordan da sanal alemin eczacılık sitelerinde soluğu alıyorum.  Okuyorum okuyorum okuyorum..Meğer eczacılık ne mübarek bir meslekmiş.Ben eczacıları hep esnaf adam bunlar,nesini okuyorlar anlamıyorum diye cahil cahil takınırken, meğer eczacılık neymiş öyle ! Bugünlerde Haldun Taner'in Fazilet Eczanesi'ni sahneye koymayı düşünüyorum ya ben , durum güncelliğini koruyor mu,ne derece koyuyor,hangi hastalıklarda önemini yitirmemiş diye çırpınırken son derece önemli ve derin bi