Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Konuk Yazar : Semi Mutlu Eller

Çocuk Olmaktan Birey Olmaya Giden Çizgiye ...   yazıma devam ediyoruz. Anne gözüyle Semi Mutlu Eller 'in düşüncelerini aktarıyorum bu yazımda. Ayrıca bir önceki yazımda linkin açılmadığını öğrenmiş bulunmaktayım. Mutlaka okunması gereken bir makale olduğunu düşündüğüm için bağlantıyı tekrar paylaşıyorum. SEMİ MUTLU ELLER sitesine tam da burdan giriş sağlayabilirsiniz :-) Evet sazı şimdi Semi Mutlu Eller'in anne perspektifine çeviriyorum : " K usursuz değiliz, teknolojiden uzak durmak imkansız. Bizim evde de çocuklar kullanıyor, ancak sınırlı sürede. Tamamen yasaklamak da çok doğru gelmiyor bana. Okullar artık ödevlerin bir kısmını internet üzerinden veriyor, proje araştırmaları vs. için gene internet lazım. Bir bakıma tamamen kurtuluş yok yani:) Ancak yazdıklarına tamamen katılıyorum, şimdiki çocuklar bizden zeki falan değil. Bu yanlış bir algı. Bu kadar çok uyarılanın olduğu bir dünyada çok normal davranışlar bunlar.   Kolayca elde eden çocuk hep daha iyis

Çocuk olmaktan Birey olmaya giden çizgiye...

Yaşlanıyorum galiba ben. Çünkü ne zaman bir çocuk ,kendimden küçük bir genç görsem " bizim zamanımızda böyle miydi " diyorum içimden. Bazen de annemle sohbetlerimizde dillendiriyoruz bunları. Çevremize bakıyoruz değerlendiriyoruz . Bazen kişilerden yola çıkıyoruz ama amacımız onun arkasından konuşmak filan değil . Amacımız ve gittiğimiz yol ,onlardan hareketle değişen toplum sürecimiz .Hayat akışımız . Ne zamandan beri bu konuyu gündemime getirmek hep aklımda . Bu hafta misafirlerimiz vardı.Ama bunun yanında toplam 4 çocuk vardı farklı yaşlarda.Bizim eve gelirken hep bilgisayar oyunu diye hevesle geliniyor ve saatlerce kalkılmıyor o ekranın başından.Biri ben geçicem biri sen çok geçtin diye ağlamalar da cabası. Çocukların erken yaşta bilgisayarla bu kadar haşır neşir olması ben de zeka belirtisi uyandırmıyor. "Şimdikiler fena ,bizimkisi daha 3 yaşında bilgisayarı açıyor kendisi oyun da açıyor " vs. söylemleri. Hadi açıyor filan tamam ,bir nebz

Karşılıksız Ne Kaldı

O bana geldi.Ben de ona gideyim.O bana alsın.Ben de ona alayım.O benim için bir şey yapsın .Ben de yapayım.O bana yazsın ben ona yazayım.Bu çizgide gelişiyor herşey... Çevrenize bir bakın hele.Hatta kendimize dönüp bakalım.Neyi karşılıksız yapıyoruz? anne baba sevgisinin bile karşılıksız olduğunu düşünüyoruz ya.Yok ,aslında öyle olduğunu hissettirmiyoruz. Böyle olursan biz de böyle yaparız.Bize karşı çıkarsan biz de sana böyle davranırız.Sen bize böyle yaptın ya ,biz de sana aynısını yaparız. Eleştiririz .Yargılarız.Bildiğimiz her nasihatı sıra sıra söyleriz .Sıra davranışlara geldi mi tutarız aynısını yaparız. -O bana şunu söyledi. -cevabını yapıştır hemen hemen hemen eksik kalma .altında kalmayıver.Yapıştır lafı. Eleştirdiğin bir şeyi ,doğru bulmadığın bir şeyi niye o sana yaptı diye yapasın ki ! Kimse içinden geldiği gibi davranmıyor. Karşısındaki insanın yapamayacağına emin oldukları halde "yaparsın sana inanıyorum" nesine inanıyorum nesine ! Şimdiye kadar

Henüz Başlıksız

Nasıl geçiyor günler ah nasıl o yaman günler diye iç çekip geldim bu satırlara ... geçtiğimiz günlerde oldukça atraksiyonlu günler geçirdim.Uzun süre olmuştu sosyal hayatımdan kopalı.10 saat müşteri temsilcisi olarak çalıştıktan sonra ve düzensiz vardiya sistemimden sonra bana yapacak bir şey kalmıyordu haliyle.İzinli olan günlerimi ise hızlı geçivermesin diye evde pineklediğim zamanlarım olmuştu.Şimdi ise eski sosyal halime dönüverdim. Bu kez ki sosyal halime dönüş kendimin bile adlandıramadığı bir şekilde oldu.Zaten ne zaman adlandırabildim ki bir şeyleri ...Ben ki şuralıyım şu mesleğimdir bile diyemem kendimi etiketsiz bulmakla tehlikeli bir gidaşata mı itiyorum bilmiyorum...Neyse yine kalkıp size bitmek bilmez düşüncelerimi sorgulayışlarımı yazmak niyetinde değilim... bu kez daha farklı girişimlerde bulunuyorum. Elimi ayağmı daha rahat atar oldum.Daha bir cesur görüyorum kendimi.Geçen gün yapmayı düşündüğüm tiyatro projesiyle ilgili üniversite ayağını sağlamlaştırm