Ana içeriğe atla

Hippi' imiş ,Maskülen imiş Bohem imiş Feminen imiş Etnik imiş

O kadar stilim stilim dedim.Ben de tuttum kendime en yakın bulduklarımdan bir derleme yaptım.Beğendiklerimden az çok pay çıkartırsınız bana da,kendinize de:-)



Eskişehir'de bir zamanlar bir anlık kızgınlıkla kırmızı bir şalvar almıştım etnik.O kadar para verdim sonuçta.Giyiyorum çatır çatır.Sık giymesem de ara sıra eserekliğim tutunca giyiyorum.


Ahh kış günlerimin en vazgeçilmez giyinişi.Bir de siyah elbise.İster spor,işter resmi ister etnik ister maskülen istediğin her tarzda kullan:)Hayal gücüne kalmış.


Bayılıyorum bu tarza.Dikiş hocamın ve dikiş makinemizin gazabına uğramasaydım şu an bu ve buna benzer bir kaç elbisem olmuştu.üstüne üstlük kuzenlerime bile dikerdim ha.Bir de tiyatro kostümü olarak farklı şekilde tasarlardım bunu ben.Çizmeyle de pek şık durmuş hani:)


Sonbaharı çok severim Sonbaharda dökülen yaprakları daha çok severim.Bu kızın göz makyajını da tam benlik buldum.Eyeliner kullanma özürlüsü olarak ayyy diye pek sevindirik olamadım ama....


ya işte bu!Şahane ! Bej ama çok da silik değil.Hardal sarısı desem.Evet evet hardal sarısı bu !O beyaz pantolon o sarı tonun yanında pek hoş bir zıtlık oluşturmamış ama kötü de durmuyor !


En çok giyindiğim elbise modeli.Kardeşim dahil çoğu çevrem benim 70'lerden 80'lerden kalma olduğumu düşünüyorlar.Bana kalsa o devirde yaşardım zaten.Ama o ihtilal dönemlerinden sağ çıkar mıydım ,onu bilmiyorum.

İşte bu kızın bu saç tarzıdır saçımı uzatmama sebep olan.Şikayetçiyim hakim bey.Bu kız ki yıka ve çık felsefesinden uzaklaştırdı beni.Bu kızdır saçlarımın geç kurumasını sağlayan!Saçlarım uzayınca ben de böyle öreceğim.Kuaförüm saçlarımı köpek yelesi gibi katlı katlı kesmeyeydi iyiydi ama biraz daha uzasın hepsini aynı hizada kestireceğim.


Maskülen olan bu stili seviyorum.Bu sene kış için böyle bir şapka bulmayı ümit ediyorum.Bu ceketin de deri olanından vardı bizde.Bir kaç revizeyle hayata döndürülebilir bence.


Kızın bu şapkasından bende de var.Gözlük de bulmuştum.Ama o gün kırmızı elbisenin üzerinde yeşil çerçeveli gözlük takınca çam ağacı onursal anıt gibi göründüm Koton'da:-)Kararsız olduğum için almamıştım o gün.Pek mağazada oyalanmıştık annemle.Daralmıştım gözlüğe gelene kadar.Sonra uğrayışımda o gözlük alınmıştı.Kim aldı ki acaba?Zevksiz!Neye aldın ki.Ben alırdım onu şimdi;-)

Ya şu gözlüğün kıvrımına bayıldım.Ev dekorasyonundaki ferforje detayı evlere şenlik gözlere gelmiş.Pek artistik ve havalı duruyor.

.

ayyyyy ! Aynı ben !Ben de kravat takmayı severim.Gardrobumda 5 tane kravat takımım var desem,inanın olur mu.Bir zamanlar saçlarım kısayken aynı böyle görünüyordum.

**

Tamam yarın gidip saçımı kestiriyorum ben,karar verdim !



Bu görüntü de bu kararıma tuz biber ekti iyi mi :)Eşarbı boynuna çok şık bağlamış.Sade,özentisiz,doğal ve şık !

Bu ayakkabılara bakın ,hizaya gelin.O derece ben yani!
Üst soldan ikinci yazlık ayakkabımın modeli.Yalnız benimkisi dantelli.
En alttan sağdaki de geçen kıştan beri giydiğim ayakkabılarım.
Biri hardal sarısı bir siyahlı grili.İster spor kullan ister klasik herşeye gidiyor.Onun dışında gördükleriniz benim beğendiklerime giriyor.Üstten sol baştaki desenli ayakkabı hariç tabi !
**
Tapuklu da giyiyoruz ama abartamıyoruz maalesef.içimizde uktedirler kendileri.Biraz orta boy olaydık iyiydi.Ökçe uzunluğu arttıkça  yanımdakiler mır mır söylenmeye başlıyorlar çünkü .
Uzun boylu olmak mankenler arasında mübah kardeşim.Öyle ,küçük şehirde uzun boylu dolaşmak pek sükseli olmuyor zira.
Tapuklu giysem şehrin baz istasyonunu üzerime kuracaklar diye tedirginlik yaşıyorum !
Abartıyorsun diyorsun,Evet abartıyorum.Çünkü kendimle eğlenmeyi pek seviyorum :D

Yorumlar

deeptone dedi ki…
hihi tamam tamam stilin varmış.
:)
kendinle alay etmek ne güzel bişidir.
:)

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o