Dumlupınar çıkarmasından sonra son küçük bir yazı,arkadaşlar
yazmasam çatlardım.Çünkü içimde tarifsiz bir sıkıntı oluşturmuştu.Yazdım.Arkası gelir mi bilmem ama bende hikayesi kaldı.Sanırım bundan böyle viski de görsem,şampanya da görsem,türkü de duysam,balık burcunu da duysam o gelecek aklıma.Tıpkı diğerleri gibi....
Bugün rahatlamak için kuaföre gittim.Ne zamandan beri ihmal ettiğim kendime şöyle bir döndüm baktım.Pürüzsüz tenime kavuşuverdim,yumuşacık ...Şımarttım kendimi.Kremlendim.En beğendiğim elbisemi giydim.Sağa sola ziyaretimi bekleyen arkadaşlarımla konuştum.Ziyaretimi bekleyen ablalarıma bir telefon kadar yakınınızdayım imajı vererek yanlarına koştum.Sonra yine başka kuaföre.Kızıl saçlarımdan sorumlu,içimdeki kızgınlığı dökemediğim tüm kırıldığım insanlarıma karşı canınız sağolsun diye eyvvallah diyerek can kırıklarım yerine saç kırıklıklarımı aldırdım.Sonra Kuaförüm sordu :
Abla ,nasıl şekir vereyim saçına ,dedi.
Kafana göre takıl sen,dedim.
Kadın olsa ,kabarık olmasın,sade olsun deme gereği duyardım.Ama erkekler zaten bu işi gerçekten bildikleri için onlara kafana göre takıl, söylemek özgürlüğünü yaşıyorum.
Kırık fön dediği bir saç şekiliyle saçıma yeni bir form verdi.Çocuk uğraştı,sağolsun.Çok da efendi biri.Abimin tavrına benzetiyorum onun davranışlarını.
Ayaküstü kuaförümden iltifatlar da aldım tabi.Beni halkla ilişkilere yakın görüyormuş.İki dakikada bir sohbete dahil olma yeteneğim olduğu için ,bunu kendi tarzımla yaptığım için beni insan ilişkilerinde başarılı görüyor.Zaman zaman yurt dışına gidip gelen bu dünya vatandaşı sanırım ben de de o iletişimi görüyor.Sanırım beni Türklerden çok yabancılar seviyor.bir zaman fransız konuklarım vardı vakıfta ağırlamıştım onları.Dillerini bilmiyordum ama beden dili denen şey ne mübarek bir şey,içlerinden biri dayanamayıp türkçe dilinde çok naziksiniz demişti...
Saçlarım da pek güzel oldu ama o afilli saçla sadece şehrin tek caddesi İsmetpaşa Caddesi'nden geçip evime gelmek oldu....İlk kez ama ilk kez yanımda birinin olmasını ,bu mutluluğumu paylaşmasını istedim....
Annemler İzmir'de.Bu sene ne çok gezdiler,maşallah.Ben ise şehrin göbeğindeki apartman dairemizin bekçiliğini üstlendim.Onlar varken programlarım dolu olur,bir yerlere gideceğim tutar;onlar yokken evde tertip başı gibi beklerim.
Kardeşim geldi .Saçımı bile farketmedi.Başka zaman olsa 'nasıl olmuş 'diye kendimi şımartırırdım ama bugünlerde havamda değilim ,şekerim :)
Blog yazılarınızı zamanım elverdiğince okuyorum.Yorumlar için ayrı bir dönüş yapacağım tabi.Yeni takipçim olan arkadaşların bloglarını keşfetmek için de bir hayli sabırsızlanıyorum.Bana yazdığınız yorumları da telefonumun sinyalini duydukça hemen yayınlıyorum.Cevap vermiyorum diye alınmayın lütfen,dikkatimdesiniz.Sadece azami bir anlayış bekliyorum bugünlerde,yoksa her yorumunuz benim için değerli;bunu bilhassa belirtmek isterim.
8 Eylül'ün 9 Eylül'e bağladığı gecede yeni bir yazıyla tekrar görüşmek ümidiyle...
yazmasam çatlardım.Çünkü içimde tarifsiz bir sıkıntı oluşturmuştu.Yazdım.Arkası gelir mi bilmem ama bende hikayesi kaldı.Sanırım bundan böyle viski de görsem,şampanya da görsem,türkü de duysam,balık burcunu da duysam o gelecek aklıma.Tıpkı diğerleri gibi....
Bugün rahatlamak için kuaföre gittim.Ne zamandan beri ihmal ettiğim kendime şöyle bir döndüm baktım.Pürüzsüz tenime kavuşuverdim,yumuşacık ...Şımarttım kendimi.Kremlendim.En beğendiğim elbisemi giydim.Sağa sola ziyaretimi bekleyen arkadaşlarımla konuştum.Ziyaretimi bekleyen ablalarıma bir telefon kadar yakınınızdayım imajı vererek yanlarına koştum.Sonra yine başka kuaföre.Kızıl saçlarımdan sorumlu,içimdeki kızgınlığı dökemediğim tüm kırıldığım insanlarıma karşı canınız sağolsun diye eyvvallah diyerek can kırıklarım yerine saç kırıklıklarımı aldırdım.Sonra Kuaförüm sordu :
Abla ,nasıl şekir vereyim saçına ,dedi.
Kafana göre takıl sen,dedim.
Kadın olsa ,kabarık olmasın,sade olsun deme gereği duyardım.Ama erkekler zaten bu işi gerçekten bildikleri için onlara kafana göre takıl, söylemek özgürlüğünü yaşıyorum.
Kırık fön dediği bir saç şekiliyle saçıma yeni bir form verdi.Çocuk uğraştı,sağolsun.Çok da efendi biri.Abimin tavrına benzetiyorum onun davranışlarını.
Ayaküstü kuaförümden iltifatlar da aldım tabi.Beni halkla ilişkilere yakın görüyormuş.İki dakikada bir sohbete dahil olma yeteneğim olduğu için ,bunu kendi tarzımla yaptığım için beni insan ilişkilerinde başarılı görüyor.Zaman zaman yurt dışına gidip gelen bu dünya vatandaşı sanırım ben de de o iletişimi görüyor.Sanırım beni Türklerden çok yabancılar seviyor.bir zaman fransız konuklarım vardı vakıfta ağırlamıştım onları.Dillerini bilmiyordum ama beden dili denen şey ne mübarek bir şey,içlerinden biri dayanamayıp türkçe dilinde çok naziksiniz demişti...
Saçlarım da pek güzel oldu ama o afilli saçla sadece şehrin tek caddesi İsmetpaşa Caddesi'nden geçip evime gelmek oldu....İlk kez ama ilk kez yanımda birinin olmasını ,bu mutluluğumu paylaşmasını istedim....
Annemler İzmir'de.Bu sene ne çok gezdiler,maşallah.Ben ise şehrin göbeğindeki apartman dairemizin bekçiliğini üstlendim.Onlar varken programlarım dolu olur,bir yerlere gideceğim tutar;onlar yokken evde tertip başı gibi beklerim.
Kardeşim geldi .Saçımı bile farketmedi.Başka zaman olsa 'nasıl olmuş 'diye kendimi şımartırırdım ama bugünlerde havamda değilim ,şekerim :)
Blog yazılarınızı zamanım elverdiğince okuyorum.Yorumlar için ayrı bir dönüş yapacağım tabi.Yeni takipçim olan arkadaşların bloglarını keşfetmek için de bir hayli sabırsızlanıyorum.Bana yazdığınız yorumları da telefonumun sinyalini duydukça hemen yayınlıyorum.Cevap vermiyorum diye alınmayın lütfen,dikkatimdesiniz.Sadece azami bir anlayış bekliyorum bugünlerde,yoksa her yorumunuz benim için değerli;bunu bilhassa belirtmek isterim.
8 Eylül'ün 9 Eylül'e bağladığı gecede yeni bir yazıyla tekrar görüşmek ümidiyle...
Yorumlar
iyi ki şu kuaförler var.
:)