Ana içeriğe atla

Randevulu ayrılık bu :)

Dumlupınar çıkarmasından sonra son küçük bir yazı,arkadaşlar

yazmasam çatlardım.Çünkü içimde tarifsiz bir sıkıntı oluşturmuştu.Yazdım.Arkası gelir mi bilmem ama bende hikayesi kaldı.Sanırım bundan böyle viski de görsem,şampanya da görsem,türkü de duysam,balık burcunu da duysam o gelecek aklıma.Tıpkı diğerleri gibi....

Bugün rahatlamak için kuaföre gittim.Ne zamandan beri ihmal ettiğim kendime şöyle bir döndüm baktım.Pürüzsüz tenime kavuşuverdim,yumuşacık ...Şımarttım kendimi.Kremlendim.En beğendiğim elbisemi giydim.Sağa sola ziyaretimi bekleyen arkadaşlarımla konuştum.Ziyaretimi bekleyen ablalarıma bir telefon kadar yakınınızdayım imajı vererek yanlarına koştum.Sonra yine başka kuaföre.Kızıl saçlarımdan sorumlu,içimdeki kızgınlığı dökemediğim tüm kırıldığım insanlarıma karşı canınız sağolsun diye eyvvallah diyerek can kırıklarım yerine saç kırıklıklarımı aldırdım.Sonra Kuaförüm sordu :
Abla ,nasıl şekir vereyim saçına ,dedi.
Kafana göre takıl sen,dedim.
Kadın olsa ,kabarık olmasın,sade olsun deme gereği duyardım.Ama erkekler zaten bu işi gerçekten bildikleri için onlara kafana göre takıl, söylemek özgürlüğünü yaşıyorum. 
Kırık fön dediği bir saç şekiliyle saçıma yeni bir form verdi.Çocuk uğraştı,sağolsun.Çok da efendi biri.Abimin tavrına benzetiyorum onun davranışlarını.
Ayaküstü kuaförümden iltifatlar da aldım tabi.Beni halkla ilişkilere yakın görüyormuş.İki dakikada bir sohbete dahil olma yeteneğim olduğu için ,bunu kendi tarzımla yaptığım için beni insan ilişkilerinde başarılı görüyor.Zaman zaman yurt dışına gidip gelen bu dünya vatandaşı sanırım ben de de o iletişimi görüyor.Sanırım beni Türklerden çok yabancılar seviyor.bir zaman fransız konuklarım vardı vakıfta ağırlamıştım onları.Dillerini bilmiyordum ama beden dili denen şey ne mübarek bir şey,içlerinden biri dayanamayıp türkçe dilinde çok naziksiniz demişti...
Saçlarım da pek güzel oldu ama o afilli saçla sadece şehrin tek caddesi İsmetpaşa Caddesi'nden geçip evime gelmek oldu....İlk kez ama ilk kez yanımda birinin olmasını ,bu mutluluğumu paylaşmasını istedim....

Annemler İzmir'de.Bu sene ne çok gezdiler,maşallah.Ben ise şehrin göbeğindeki apartman dairemizin bekçiliğini üstlendim.Onlar varken programlarım dolu olur,bir yerlere gideceğim tutar;onlar yokken evde tertip başı gibi beklerim.

Kardeşim geldi .Saçımı bile farketmedi.Başka zaman olsa 'nasıl olmuş 'diye kendimi şımartırırdım ama bugünlerde havamda değilim ,şekerim :)

Blog yazılarınızı zamanım elverdiğince okuyorum.Yorumlar için ayrı bir dönüş yapacağım tabi.Yeni takipçim olan arkadaşların bloglarını keşfetmek için de bir hayli sabırsızlanıyorum.Bana yazdığınız yorumları da telefonumun sinyalini duydukça hemen yayınlıyorum.Cevap vermiyorum diye alınmayın lütfen,dikkatimdesiniz.Sadece azami bir anlayış bekliyorum bugünlerde,yoksa her yorumunuz benim için değerli;bunu bilhassa belirtmek isterim.


8 Eylül'ün 9 Eylül'e bağladığı gecede yeni bir yazıyla tekrar görüşmek ümidiyle...

Yorumlar

deeptone dedi ki…
hihiiii güldürdün yine.
iyi ki şu kuaförler var.
:)
Profösör dedi ki…
Yeni bir kalem, yeni bir üslub, yeni bir heyecan, yeni bir coşku.. İyiki keşfetmişiz bu sayfayı. Feyz almak için tekrar uğrayacağım. Selam ile..

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o