Ana içeriğe atla

Felsefe Edebiyatla Bir Araya Gelirse...


Salvador Dali

Bugünlerde blog sayfam kadar felsefe de gündemimde ,arkadaşlar !
Aslında epeyden beri zihnimin bir köşesinde.Artık felsefe üzerinde fındık fıstık konuları okumaktan daha ileri gidip bu konuda haddimi aşmak istiyorum tabiri caizse...Yani ikinci üniversitemi okuyacak olursam bunu sadece kendi istediğim için okumak istiyorum.İşte sırf bu yüzden bugünlerde felsefe ile ilgili üniversitelerin tüm ders programlarına hemen hemen bakmış durumdayım.Hatta salt bir üniversitenin tüm felsefe derslerini,hocalarını,ÇAP programı içeriklerini,yayınladıkları teze kadar incelemiş bulunmaktayım.
İş olanağı,şu ,bu diye yüzünü buruşturanlar oluyor.Ama benim amacım ,sıradan bir öğretmen olmak veya akademisyen olmak değil.Bunlardan o kadar çok ki çevremizde ...Neyse fazla açmayayım konuyu ben...Blog aleminde detaycı olmak biraz risk faktörü...Ben de sadede ve asıl paylaşmak istediğim mevzuya geleceğim...Zaman henüz varken...
İşte ben böyle bir tarafıma raptiyeler saplanmış gibi yerimden zıplarken felesefe felsefe derken araştırmalarım sonucunda bir arama sonucuna ulaşmam mı...Ulaşırım..Bunun arkasını deşip deşip bunun da dibine darı eklemem mi sorularımla...Ekerim!


Virgüllü Aralık Felsefe Edebiyat Kış Kampı gözüme çarptığımda dikkatle inceledim.Malumunuz felsefe de,edebiyat da en sık ilgilendiğim alanlar.Bu ikisi bir araya gelince ne olur ?Süper olur !
İnceledim.Ordan burdan derken bir hoşuma gitsin bu kamp...Hemen başvurmaya karar verdim.Amaaa bir şey benim zihnimi kurcalamama yetmişti...Yaş? Çünkü belirtilen açıklamalarda üniversite 3.sınıf cümleleri filan göze çarpıyordu.Sonunda iletişim formuna yazdım bunları tek tek.Ertesi gün bir posta bana.Fırat Akova arkadaşımız bana bundan önceki kamp sürecinde bunu biraz aştıklarını ,en büyük yaş grubunun 21-22 olduğunu söyledi.Ama yine kabul ediyorlarmış.Şimdi tüm yazılanları buraya aksetmeyeceğim ama şu kadarını paylaşayım:


Eğer felsefe-edebiyat konularına yakınsanız,doğa içinde bilgili,kültürlü,daha doğrusu paylaşmayı seven ,hoşgörülü insanlarla değişik bir kaç gün geçirmek istiyorsanız son başvuru tarihi 5 Kasım'dır.Ayrıntılı bir bilgi edinmek isterseniz Virgüllü Aralık'taki Bu Yazıyı dikkate alın.




Peki bu kamp neyin nesidir,neresidir derseniz de Nesin Matematik Köyü'nü ziyaret edebilirsiniz.Aslında burada onunla ilgili bir bağlantı paylaşmak isterdim ama sanırım sayfada bir bağlantı problemi var,açılmıyor.Bu yüzden siz bir zahmet Google dedenizden Nesin Matematik Köyü'nü aratıverin.Girmişken talimatnameyi okursunuz.Ona göre başvuru yaparsınız....Benden paylaşması :)


Haaa bu arada Nesin Matematik Köyü'nün sitesini elbette inceleyeceksiniz ama şu küçük minnak bilgiyi paylaşmadan geçemeyeceğim.Ali Nesin kurmuştur bu matematik köyünü .Ali Nesin,Aziz Nesin'in oğludur....
Unutmayın 5-Eylül'de başlayan başvuru süreci 5 Kasım'da sona eriyor....Felsefe Edebiyat...Kış Kampı...Şirince...Bir düşünün ,bence denenilir ha,dersiniz ;))
                                         
                                             Sevgiyle kalın.....

Yorumlar

GÜZEL PAYLAŞIM
İYİ SABAHLAR :)
Şükran dedi ki…
Günaydınnn Seyyah Gül:-))
Umarım ilgili olan arkadaşlara ulaşır da,vaktinde tanışmış olurlar bu etkinliklere ve köye;teşekkür ederim:-))
Profösör dedi ki…
Elbette felsefe bir düşünce paradigmasıdır. Düşünce paradigması bütün paradoksları ortadan kaldırmak için var olur. Duygu, düşünce ve davranışlarımızı doğru mecrada, doğru formatlarla ve doğru şablonlar içinde verirsek doğru düşünme mantığının hayatımız için ne kadar önemli olduğunu anlarız. Edebiyat edeb kökünden bir kelime ve kavram olarak düşünecek olursak, insanlığın en büyük mefkuresi edebin insanlık aleminde içselleştirilmesine yöneliktir. Edebiyat edeble yazılan, söylenen, anime edilen çağdaş bir vaaz hükmündedir. Özünde ahlak yatar. Ahlaki sorumluluk bilgisizliği ortadan kaldırmalıdır ki; edebiyat da işlevini görebilsin. Bu açıdan ancak felsefeyle edebiyat yapabiliriz. Felsefe doğru düşünme mantığını içinde barındırır. Doğruyu, iyiyi. güzeli karşıt kavramlarıyla irdeler, olgnlaştırır ve edebi kalıplara dökerek, insanın en güzel estetik duygularla almasını ve algılamasını sağlar.

Bu yazın için teşekkür ederiz. Bastonsuz bir dede olarak yazılarınızı takip edeceğiz. Bundan sonra da farklı atraksiyonları sizden bekleriz..
merhaba bloğunuz çok güzel izleyicinizim bende sizi bloğuma beklerim beğenirseniz izleyicim olmanızıda isterim hoşçakalın:)

http://suslupuslublog.blogspot.com/
deeptone dedi ki…
ne güzel bişi. kutlarım seni.
:)
felsefe ve edebiyatı en iyi birleştiren kişi bence füsün akatlı.
kaçırma kitaplarını.
:)
Zeze dedi ki…
Tanımadığımız insanları bir araya getiren ortak zevklerin gücü diye bir şey gerçekten var bunu görebiliyorum artık rahatça. Müzik, felsefe, edebiyat...

Paylaşımın bizim için çok değerli çok teşekkür ederiz. Yalın Ayaklar adına yapılan her yorum, her paylaşım Fırat'da ve ben de büyük kıpırtılar yaratıyor!

Yalın Ayaklar ekibi adına teşekkür ederim :)
Şükran dedi ki…
Füsun Akatlı.Önerini dikkate alıyorum.Çünkü önümüzdeki günlerde bununla ilgili çalışmaya gireceğim ben de,teşekkürler deep:-))
Şükran dedi ki…
Zeze,ben de nette araştırma yaparken sizin çağrınız da beni çok heyecanlandırmıştı ve heyecanlandırmaya devam da ediyor...
Bu sayede Fırat'la ve seninle tanışmış olmaktan son derece mutluyum.Yüreğim diyor ki,bu bir tesadüf olamaz ve bu otak zevkler daha güzel çalışmalara da imza atabilir...
Sanırım bundan böyle sık sık iletişimde olabileceğiz..Takibinde olacağım.Sevgiler....
Zeze dedi ki…
Kesinlikle iletişime geçmiş olmamız çok umut verici. Minik minik adımlar atarken bir araya geliyoruz yavaş yavaş. Esen kal!
Zeze dedi ki…
Kesinlikle iletişime geçmiş olmamız umut verici. Minik minik adımlar atarken yavaş yavaş bir araya geliyoruz. İletişimde kalalım, sevgiler.

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o