Ana içeriğe atla

Ah Yalan Dünya,Yalandan Yüzüme Gülen Dünya

Yalan Dünya
                                                                  

Yalan Dünya,Tatlı Dillim,Mühür Gözlüm,Zahidem,Karadır Kaşların Kara ve daha nice türküsü vardır Neşet Ertaş'ın.Hepsi dilimizdedir ,biri başlasa önümüzden diğerimiz eşlik ederdik türkülere.İster caz ,ister klasik,ister pop sevin bir araya gelindi mi hep ondan türküler söylenirdi.Kimi zaman unuttuk bile ,bu dilimize pelesenk olmuş güzel türkülerin sahibini.Biliyorduk türkülerini ,duyuyorduk, eşlik ediyorduk ama kime ait olduğunu bilmiyorduk kimi zaman...



Neşet Ertaş ebediyete yol aldı."Yalan dünyadan" sonsuzluğa ulaştı.

Bir sanatçı için ölüm sözünü kullanmak bana ağır gelir.Çünkü bazı sanatçılar ölmez,eserleriyle yaşarlar.
O yüzden onları hep yaşıyormuş gibi hissederiz.
Bazı sanatçılar da bize yaşıyormuş gibi gelmez;onlar da hep eserleriyle anılırlar . Onları da hep bizi bekleyen melekler olarak görürüz .
Geride bıraktıkları eserler ,zihinlerimize ve yüreklerimize attıkları mühürlü imzalardır...

Güle Güle Neşet Ertaş...Toprağın nur olsun !

Yorumlar

deeptone dedi ki…
beş dakka önce ben de bi blogda okudum. büyük müzisyendi. evet özel olarak hiç dinlemedim. hep orda burda ama severdim.
Şükran dedi ki…
evet o yüzden söyledim ya farklı müzik türlerini dinlesek de hepimizin sevdiği ,değerimiz diye gördüğümüz sanatçımızdı.Ben de koroda onun bir şarkısını söylemiştim.O günden bu güne içime işledi desem yeri:)
Unknown dedi ki…
eserleri gibi düşünceleriyle de saygıdeğer bir insanmış.
allah rahmet eylesin.
Şükran dedi ki…
Unesco Neşet ertaş'ı yaşayan insan hazinesi ilan etmiş.Devlet sanatçılığını kabul etmemiş ve bir fahri doktorası var,en önemlisi türkülerini bilmeyen yok...Anlamca büyük değerler ve gıpta edilesi...Allah rahmet eylesin demekten başka bir söz kalmıyor bize,gidenin ardından...

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

'21 Aralık Blog Coşması

Herkese merhaba, İyisiniz hoşsunuz afiyettesiniz inşallah. Günlerden bu yana 21 Aralık furyası sürüp gidiyordu.O da bitti gitti.Maya takivimine göre on yıl önce de kıyamet oluyordu zaten.Yine bir şey olmadı.Delinin biri kuyuya bir taş attı ,medya da bunu alladı dalladı süsledi püsledi bir alamet-i farika şekline dönüştürdü. Aklıma şimdi Hüseyin Rahmi Gürpınar geldi Kuyruklu Yıldız Altında İzdivaç.Bilen bilir kuyruklu yıldızın  günlük hayatta insanların arasında nasıl rivayetlere yol açtığını yansıtıyordu bu romanında, yazar. Aynı mesele, yine benzer konuşmalar arasında geçmiyor mu şimdi... Hay Allah ,hiç mi değişmeyiz kardeşim,hiç mi :) Bu arada Şirince'de şaraplar ucuzlamış  ve bu kez yerli turistler sarmış Şirince meydanını...Hani ilk Şirince etkilenecekti ya bu 21 Aralık kehanetinden:)    Ah bu Mayalar..Mayalarrrr...Neyse burdan hareketle bugünlerde dolaşan bir mimi yazmak istedim ben.Ebru'yu ziyaretim sırasında yorum yapıp seve seve bu mimi cevaplama kara