Ana içeriğe atla

Kargo Paketiyle Gelen Kahkahalar

18 ekim sabahı.Yine okulda erken saatte tiyatro oyunumuz var.Hazırlandım çıkacağım.Bir önceki akşamdan da kafam bozuk.Suratım turşulardan turşu beğeniyor.Zırrrr ! Arkadaşlar arıyor gel diye artık.Okul yakın ya,benim yürüyüşümle 5 dakikalık yol ,son saat oynarız diye de ağırdan alıyorum .Ama yine de 5 dakika içinde çıkmak için şartlandırıyorum kendimi.Zııırrrrrrrrr bir telefon...Yurtiçi Kargo'dan bir eleman !

biliyorum.Haberim var.Bir Sırrım Var blogu sakinlerinden güzel insan Ebru'nun çekilişini kazandım!Hem de sorduğu soruyu doğru cevaplayarak.bunun üzerine bu güzel insan bana paketi gönderir göndermez telefon da etti.Cıvıl cıvıl ,pozitif,sıcacık,enerji dolu bir sesi vardı bu güzel insanın.Tam da beklediğim gibi !

İşte bu evlere şenlik arkadaşımın paketi Yurtiçi Kargo'dan geldi:)
18.Ekim sabahına geri dönüyorum.
Zırrrr...Bilinmeyen numara çağrı yaptı kapadı..Ben geri dönmedim elbette buna.
Bir daha aradı.Uzunca çaldırdı.
Açtım telefonu bu kez :
-Efendim.
-siz Şükriye Karahan mısınız..
-evet...
-şu,şu adreste mi oturuyorsunuz...
-evet...
-Ben birazdan geleceğim .Elim kalabalık olacak da yukarı da çıkmam sorun olacak...

Bunun ardından ne gelecek diye merakla bekliyordum.İşlek bir cadde ya ,zor olur tabi.Hak veriyorum çocuğa,pardn delikanlıya,pardon adama be ,anlayın siz işte !
Bir diğer taraftan çağrı atıp da ardından arayan tek kurye olarak tarihe adını geçirdi.

-Siz nerdesiniz
burda şaşırdım işte bir nebze.
-evdeeeyim,demişim.

Kekeliyorum yani bu beklenmedik soru karşısında.Ama yine de bozuntuya vermiyor ,efendi efendi cevaplıyorum.

-ben size çağrı atsam aşağı iner misiniz

Telefonun başında kalmışım öylece.Bir süre sonra duraksadıktan sonra toparlandım.
-Nasıl yani?Şaka mı bu ? dedim telefonun öbür ucunda olan insana.
-Yooo gayet ciddiyim dedi.
-hemen getirecekseniz getirin.Çıkmam gerekiyor, dedim .

Ani manevra yapıp "ya da siz onu dağıtıma çıkarmayın,ben şimdi geliyorum almaya "dedim.

Bu arada memleketimin bu insan çeşitliğine gülüyordum.Kızmadım.Kızmadım da..Çok da profesyonel bulmadım.Çocuksu geldi desem yeri.Ama beni güldürmeyi başarmıştı.
Kargoya gittim.Dağıtıma gitmemişti henüz o konuştuğum eleman.Zaten eminim, onun saniyede yakacağı desibel hızından daha hızlı yürümüştüm.
Kargoya girdim.Direkt o çocuğu (aman her neyse onu )sordum işte.Ona da şaşkınlığımı söyleyince "gülecek ne var bu kadar "demişti.
 "Allah razı olsun.Beni güldürdün ya Allah da seni güldürsün diye de sabah sabah tüm içtenliğimle dua ettim.
Yalnız bir süre sonra zihnimden şu geçti
"acaba gülmeye bahane mi arıyordum ne" "yoksa ben abartıyor muydum" "iyi ama kurumsal bir iş yerinde çalışıyorsun".
Bir iş yerinde müşteriye ben çağrı atınca aşağı in de ne demek oluyordu "
 yoksa o mu farkında değildi ,yoksa ben mi abartmıştım !

Sonradan bu olayı arkadaşlarıma anlattığımda benzeri olayların hep o kargoda yaşandığını ,o çocuğun bundan önce bir kaç daha böyle şeyler yaptığını duydum !
Yolda paketimi açıp açmamak arasında gitgeller yaşadım.Ne hediye budalasıymışsın deyin göreyim!İlk defa blog yazan ,beni görmeyen,sadece sesimi duyan,ama kelimelerin gücüyle arkadaş olduğum ,ortak frekansta olduğumu hissettiğim güzel bir insandan hediye aldım.Daha nasıl mutlu olmayayım !
 Kalemi çok şirindi.Rujunu da hemen süründüm.Kitabın ilk 5 bölümü bitti bile.Küpeler de çok zarifti.Ama benden önce annem göz dikti ruja ve küpeye:))Haberin olsun Ebru,o denli beğendik  :))Gönül rahatlığıyla uyuyabilirsin.
Bir de inci gibi yazılmış güzelim bir mektubu vardı ki...
İşte o da bende kalsın..Siz de herşeyi öğrenmeyiverin,değil mi:-))

Ebru'ya bu vesileyle burdan bir kez daha sevgilerimi ve teşekkürlerimi iletmek istiyorum.Eksilme hayatımdan....

Eksilmeyin olur mu.....:) 

Yorumlar

Profösör dedi ki…
Güzel bir duygu yaşıyorsunuz. Ne güzel..
Unknown dedi ki…
güzel insan,sen kaçmak istesen de kurtulamazsın artık elimden ahaha:))
ben teşekkür ederim asıl zerafetin,ilgin için.
güle güle kullan ama dikkat et,rujla ilgili bir temmennide bulunmuştum,annen için tutmasın sakın:))
Kurye de süpermiş.başkalarını(ya da belki başka bir zamanda seni) kızdırabilecek bir karakter olarak o gün senin karşına çıkması gününü güzelleştirmek için bir bahane olmuş.keşke her saçma davranışa böyle gülebilsek,gülüp geçebilsek...
mutlu olmana ben daha çok mutlu oldum..sevgiler
Şükran dedi ki…
Profesör ,
çok teşekkür ederim..bu blogu yazmanın keyfi sizlerle güzel zaten...
Ebrucum,
kurtulmak isteyen kim :))
valla bilmem annem bir defa sürdü.Sanırım yarın bir gün babamla aşk tazelemek için balayına giderler:))Ne güzel olur ama :)
kurye gibi buna benzer durumlar yaşadım.Anlatacak şeyleri başıma getirdikleri için başta kendim gülüyorum.Tanrım ne büyüksün,en garip ve şaşkoloz hali,mi oluşturup hatta bazen şaşkolozluğu kendimden sıyırıp başkalarına verip benim karşıma çıkardığın için:))
amiiin:D
mutluluklar seninle de olsun arkadaşım:))

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o

Köylerde Tiyatro İzlenimleri

Günün  Çocuk Sözü : "Öğretmeniim,bu abla çok güzel ama burda çok çirkin olmuuuş." 20-30 kadar çocuk merdiven trabzanına çıkar.Karşılarındaki rengarenk,şimdiye dek gördükleri ablalarından farklı olan ablaya inceleyerek bakarlar.Sorular eksik olmaz tabi haliyle : -O afişteki abla niye gelmedi ? Bizim Sevcan'dan bahsediyor.Direksiyon öğretmenliği yapmadığı günlerde aramızda katılan bu arkadaşımız grubun en hareketli ,en delişmen ,en  organizatörcüsünden... -Adınız ne? -Seneye gelecek misiniz? -abla be ,parayı vurdunuz heee Nedense bir de böyle bir cümle var.Sanki parayı bedava alıyoruz.Sanki hepsini biz alıyoruz.Çocuğunda da böyle ,erişkininde de ,yaşlısında da..Gel sen bir gün bize katıl,bakalım içine girince ne oluyormuş !  Cem Yılmaz' ın kulakları çınlasın:)) -Abla,seneye de olacak mısınız ? Sonra öğretmenleri  gelir : -Öyle öcü gibi bakmayın kıza.Uzaylı mı o !Senin benim gibi bir insan ! Ufak tefek kıpırdanmalar olur.Kimileri gider.Kimileri ka

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle