Ana içeriğe atla

Hayal Evim Mimi

Dedim ya bugün kulağını çok çınlatacağım diye,Biricit'in diye...
Yine günlerden bir gün.... 
Neyse lafı pek uzatmayayım Biricit beni mimlemiş hayal odam şeklinde. :-))
Ama bu öyle kolay bir mim değildi.Nitekim ilk ebru'da gördüğümde bu mim için beni affetmesini söylemiş,o da beni anlayışla karşılamıştı.Biricit de beni mimleyince 'bir kez daha denedim...

yok kafam gelmedi ! Biricit'e de beni affetmesini istedim.Belki tasarlayamadım dedim ama bu mimini kendimce yorumlayarak bu anlayışlı insanları cevaplamak istedim kendimce:-)
Program ince,ayrıntılı ,nerdeyse iç mimar ayrıntıları gerektiren,inceden inceye işlenecek bir hayal evi tasarım mimiydi.Ben de bu konuda son derece zayıfımdır hani,bu konularda:)

Şehrin merkezinde ama cadde üzerinde olmayan bir muhitte olabilir.Bir apartman dairesi  de olabilir  ama  mutlaka o evin  beni cezbeden özel bir tarafı olmalı.
Arka balkon olabilir.Kütüphanemin ve salonun kapısı buradan  açılabilir mesela:)

Pembe rengini ev dekorasyonunda yoğun olarak kullanmak istemem.Ama burdaki daha zarif  durmuş.
Kız ise pembe,erkek ise mavi dayatmalarına tamamen karşıyım.
Mutfak benim için çok önemli.stresli zamanlarımın antideprasan  ilacı. Açık renkler,vintaMutfağa geçince olur olmadık lezzetler,süprizler sunan ben, klasik müzik dinlemeyi  mutfağa çok yakıştırıyorum.Mozart'ın Amadeus'u mutfak için ideal :)
Eklemeden geçemeyeceğim,yuvarlak masa veya oval masa severim ben.Köşeleri olan şeyler beni cezbetmiyor,sınırlandırıyor.


Ön balkon.Antre de olabilir pekala. Oldukça şık ve sanatsal ve bohem  geliyor.Saat de Salvador  Dali yansıması uyandırıyor bende.Yeşil bitkileri açık mekanda seviyorum.Abartmamak koşuluyla;bir veya iki olabilir .Büyük yapraklı,kauçuklar veya fotoğrafta görünenler gibi.Burda en çok bayıldığım detaylardan biri de ,masadır:)Sandalyeler şimdilik idare edebilirler :) 

Yatak odası dediğin göz yormaz.Sakinleştirir.Eşyalar üstüne üstüne gelmez.hoş,bu özellik evin her odası  için geçerli.Bir zamanlar beğenip aldığınız ,kullanmadığınız her eşya ,bir gün sizin eşyaların kölesi haline getirebilir bence.

Bu salonda tuğla ve ahşap uyumunu çok beğendim.Tarzı biraz daha bana  uygun.

Ama bu salon da çok ferah duruyor.daha yüksek bir evde oturmazsam  ,camlarını silmekte  mahsur  görmüyorum.Bu ferahlık uğruna  severek silebilirim camları ,Kakılmışa soyunarak...Ama yükseklerde bir katta oturacaksak...Almayayım şekerim ben...Ferahlık da sizin olsun.Ben açık renklerle,aynalarla ,müziğimle ferahlatırım ortamı.  
İşte böyle sanatsal figürler olabilir,çok karıştırmamak şartıyla.Tablolar veya böyle küçük heykeller işte...

İşte bu ardiyenin düzenine bayıldım ben.Kışlıklar,tamirat gereçleri ,fazlalııklar koyulabilir buraya.Eee ben çok eşyayı sevmediğime göre ,burası hep düzenli olur.Ben onu kütüphane göre sınıflar,üzerine etiketler yapıştırırım.
Bu banyonun stili isteğime uygun bir nebze.Pencere kenarında  küvetin olması hoş bir detay ama  kullanış itibariyle duşa kabin uygulanabilir.Aslında ressamların tablolarından vitray,mozaik esinlemeleri olabilir.Doğal taş da olabilir.Yerler su geçirmeyen doğal görünümlü tahta olabilir.Küvet de ayaklı olabilir.Banyoya değil de odaya giriyormuş gibi..
Bu kısım bana hitap ediyor bir bakıma.Halı hariç.Ben halı seven biri olmadığım için  bu  sevimsiz ayrıntıyı (!)şimdilik teğet geçiyorum. Salonlarda kullanılan büfeler,gümüşlük denilen büyük nesneler ayağı böyle yüksekse banyoda değerlendirilebilir.Bornoz,havlu,saç bakım ürünü,kişisel bakım ürünlerinizin hepsini alacak ve bence oldukça şık görünecektir,yeni bir düzenleme yapıldığında.Mesela ben annemin gümüşlüğüne göz koymuş bulunmaktayım.

 Daha çok zevkimi yansıtan şeyler paylaşmak istedim. Her şeyden önce sağlık ve huzur tabi...İnsan mutlu olmayı bilirse her ev, bakım yapıldığında,zamanla güzelleşir...
Keşke evlerimize gösterdiğimiz inceliği ve güzelliği,kalbimizde ve zihnimizde gösterebilsek...O da oluyor...O da...Ben örneklerini görüyorum burda:) 
  

Yorumlar

canım mım değısmıs evet ama harıka olmus bence:)
elıne ve yureğıne sağlık umarım hayalındekı gıbı bı evın olur:)
deeptone dedi ki…
vay beeee şaane olmuş.
yatak odasından ben de alayım.
:)
Şükran dedi ki…
biricit ,
evet ,değişti biraz.Gönül isterdi ki bunların bir kısmını dediğin programda da ,layığıyla yapmak amaa...beğendiğine sevindim.Bir tek bana değil güzelim,Allah özenen herkese versin inşallah:))

Deeptone,
Verdim gitti arkadaşım.Senden kıymetli mi,daha güzelleri senin olsun:-))
Profösör dedi ki…
Hayato çok basite alan biriyim. Nefes almak vermek gibi.. Evimin küçük olmasını isterim. Sade birkaç ihtiyacımı karşılayabilecek cinsten. Belki bir köy evi. Ocaklığı olan, yerde hasır üstü keçelerin ve şiltelerin oldağu büyükçe bir oda. Bir tarafta yatak odası banyo ve tuvalet. Büyük odanın aynı zamanda mutfak işini de görmesini isterim. Ocakta bir kütük yanmalı. Sıcak suyum bulunmalı. Duvarda küçük bir rafım ve kitaplarım. Bir duvarda mushafım asılı durmalı.
Şükran dedi ki…
şöyle gözümde canlandı da,çok sıcak,keyifli bir huzur ortamı gözümde canlandı.Allah gönlünüze göre hayırlısıyla versin,Profesör:-))
Unknown dedi ki…
ben de bayıldım evinin her detayına.çok iç ferahlatıcı olmuş genel itibariyle.geniş veranda favorim:))
Şükran dedi ki…
umarım bir gün böyle verandamız olsun ebrucum:))Böyle güzel bir mekanda ağırlarız sevdiklerimizi:)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o

Köylerde Tiyatro İzlenimleri

Günün  Çocuk Sözü : "Öğretmeniim,bu abla çok güzel ama burda çok çirkin olmuuuş." 20-30 kadar çocuk merdiven trabzanına çıkar.Karşılarındaki rengarenk,şimdiye dek gördükleri ablalarından farklı olan ablaya inceleyerek bakarlar.Sorular eksik olmaz tabi haliyle : -O afişteki abla niye gelmedi ? Bizim Sevcan'dan bahsediyor.Direksiyon öğretmenliği yapmadığı günlerde aramızda katılan bu arkadaşımız grubun en hareketli ,en delişmen ,en  organizatörcüsünden... -Adınız ne? -Seneye gelecek misiniz? -abla be ,parayı vurdunuz heee Nedense bir de böyle bir cümle var.Sanki parayı bedava alıyoruz.Sanki hepsini biz alıyoruz.Çocuğunda da böyle ,erişkininde de ,yaşlısında da..Gel sen bir gün bize katıl,bakalım içine girince ne oluyormuş !  Cem Yılmaz' ın kulakları çınlasın:)) -Abla,seneye de olacak mısınız ? Sonra öğretmenleri  gelir : -Öyle öcü gibi bakmayın kıza.Uzaylı mı o !Senin benim gibi bir insan ! Ufak tefek kıpırdanmalar olur.Kimileri gider.Kimileri ka

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle