Ana içeriğe atla

Gece gece Şükriye'ce

Sezona başlarken iki farklı müzik düşünmüştüm fon müziği ve ara müziği ,şu bu derken.Söylediğimde :
-bunu Uşak anlamaz ,dediler.
Nasıl anlamazlar ya,basbayağı bir müzik.Müzik de oyuna uygun ,neden uymasın ,dedim.Dinletemedim.
Müzik ise Nigel Kennedy'nin Banjo and fiddle idi.bulsaydım koyacaktım buraya videosunu.
Neymiş anlamazlarmış.Çocuk diye ne kadar hafife alıyoruz ,Tanrım ya !Yeri geldi çocuklardan fikir almasını bildik.Sohbet ettik.Nasıl benim şehrim ,bana bunu der! Bu fikirlerle başetmek beni yoruyor !

Sanat bu ya ,anlamaz diye bir mantık var mı ! Şehrimin insanları,şehrimin insanlarını benden hor görmemi mi istiyor ! Uşak'ın çocukları nasıl olsa anlamaz diye hep piyasa şarkısı mı dinleteceğiz ! Uşak ,bu kadarını götürmüyor !

Yalan ,külliyen yalan! Bizim Uşak şehre opera ,bale geldiğinde salonu tam çekti.Nasıl götürmüyor !Hepimiz keyifle dinledik.Hiç kimse yerinden kıpırdamadı. 

Neyse dediğim müzik olmadı ama yine de çocuk tiyatrosuna uygun bir şarkıyla giriş yaptık.Kendimce punduna getrdim anlayacağınız.İstediğim ses efektleriyle birlikte.
Geçen sene zorla tahammül edebildiğim apaçi müziğini de değiştirdik.Bunun için ne kadar şükür ediyorum ,biliyor musunuz ! 1.Apaçi müziğini 2.Yusuf Güney'e tahammül edemem.Bir kere erkek arkadaşım için konserine gittim.Nasıl dayandığımı ben bilirim.Ne bakış açıları geliştirdiğimi.Varsayki Bob Dylan one more coffee diye hayaller kurdum.Ama şimdi böyle katlanmamı gerektiren bir durum yok. Düşündükçe kulağımı tırmalıyor adeta:)

Bu sene de 17-25 Kasım arasında Tüyap Kitap Fuarı var ya.Arkadaşlarla gelelim dedik ,ama onların yanında  kitap fuarını da rahat rahat gezemem,hele de böyle düşünen bir zihniyetin yanında.Ha bire tepemde bitse de kurtulsak deyip oflayan puflayan birisi hiç istemem.Çünkü biliyorum burdaki kitapçıdan bile zor çıkan insan,o fuardan hayli hayli zor çıkar:-))
Tek başıma da gelebilirim ama bilmiyorum ki...Annemle güzel keyifli vakit geçiririz ama ikimiz gel  git ye iç hadi kitap almaya da kalkışırım ben oooo ondan sonra aylar boyunca belini doğrult artık sen...Bir çıkış yol bulmalıyım.Cuma çıkıp pazar dönmeliyim...İş olsa hem iş hem ticaret deyip gez amaaaa....

Ne kadar fırsat kaçırıyorum.Ama ben İKSV etkinliklerine gitmek istiyorum.Beyoğlu sineması,caz festivallaeri,Beyoğlu sahaf festivali...Neler neler kaçırıyorum yaa...Sakıp Sabancı, Monet tablolarının sergisini yapıyormuş mesela...Hoş ben Matisse ,Chagall, Salvador Dali,Klimpt severim ama olsun...Monet'te de doğa resimleri izleyiveririz ,ne olur yani :-)) 

Çok şeyden haberim oluyor,çok şeyi de kaçırıyorum böyle...Ancak ben Hüseyin Rahmi'nin Deli Filozof'unu okurum...

Amaaaan :(

Yorumlar

deeptone dedi ki…
ha ha allam ya ama sonunu yine komik bağladın deli kız.
:)
Şükran dedi ki…
sanırım içimde komik bir kız var ya da bir Sıdıka(!) :-)))
Unknown dedi ki…
evet bu sıdıka! komikti:)
bence senin sosyal olarak görüştüğün insanlarla iş ilişkisi içnde kalman gereken insanlar farklı olmalı.farkettim ki seni sıkan bu iş çevrendeki kişilerin hayatı algılayışları.
Şükran dedi ki…
aslında doğru söylüyorsun.Bazen bunu ayarlayamıyorum herhalde veya bu ekibimde olmuyor.Tiyatro olunca ekip gergin olmasın diye bazen uyuyorsun:(
Sadece bir arkadaşım var iş ortamından sosyal görüştüğüm.Ama onunla sorunumuz yok pek.Bu anlayışlar genel bir de bir tanesi liseden hocam:(

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o

Köylerde Tiyatro İzlenimleri

Günün  Çocuk Sözü : "Öğretmeniim,bu abla çok güzel ama burda çok çirkin olmuuuş." 20-30 kadar çocuk merdiven trabzanına çıkar.Karşılarındaki rengarenk,şimdiye dek gördükleri ablalarından farklı olan ablaya inceleyerek bakarlar.Sorular eksik olmaz tabi haliyle : -O afişteki abla niye gelmedi ? Bizim Sevcan'dan bahsediyor.Direksiyon öğretmenliği yapmadığı günlerde aramızda katılan bu arkadaşımız grubun en hareketli ,en delişmen ,en  organizatörcüsünden... -Adınız ne? -Seneye gelecek misiniz? -abla be ,parayı vurdunuz heee Nedense bir de böyle bir cümle var.Sanki parayı bedava alıyoruz.Sanki hepsini biz alıyoruz.Çocuğunda da böyle ,erişkininde de ,yaşlısında da..Gel sen bir gün bize katıl,bakalım içine girince ne oluyormuş !  Cem Yılmaz' ın kulakları çınlasın:)) -Abla,seneye de olacak mısınız ? Sonra öğretmenleri  gelir : -Öyle öcü gibi bakmayın kıza.Uzaylı mı o !Senin benim gibi bir insan ! Ufak tefek kıpırdanmalar olur.Kimileri gider.Kimileri ka

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle