Ana içeriğe atla

Bayan Ukala İlişkilerini Sorguluyor




Hayatında 5 aydan fazla uzun ilişkisi olmamış biriyim.Bir zamanlar da, birtakım insanların  'feminist misin sen' dediklerine şahit oluyordum hatta .
Onların bakış açılarıyla feministtim ben ;yani erkek düşmanı!
Bu benim tabiatıma aykırı bir görüş elbette.Çünkü benim nazarımda insanlar ; erkekler kötüdür, kadınlar iyidir  diye bakılamaz.Bu sebeple kadınlar böyle şeytandır ,erkekler böyle ahlaksızdırlar söylemleri beni rahatsız eder. İyi ruh ve kötü ruh vardır bence.
Ki ,zaten toplum bilimi olarak yakından incelendiğinde feminizm erkek düşmanlığı değildir.Kadın erkek eşitliğidir .Kadınların kökleştirilmesi diye bir kitap vardır ki Stuart Mill'in.Bu kitapta feminizmi açıklar.Arnold Wesker da Kökler oyununda bu konuyu irdeler.

Hayatımda bu konuda dikiş tutturamamış başarısız bir insanım.Ya benden kaynaklanıyordu ya da bir süre sonra anlaşamayacağımızı düşünüp vakit varken ayrılalım diyen bendim.Çok sevdiğim halde bundan böyle görüşmeyelim dediğim anlar ,arkamı dönüp çıktığım zamanlar oldu. Bir ilişkinin başlaması an meselesiyken köşeli jetonumun takılması sonucu, flört numaralarından birini anlamayıp elimin tersiyle ittiğim oldu.Korktum,güvenemedim bazılarına .Bazılarını sadece duruşum  ilgilendiriyordu.Bazıları ise tanımaktan ziyade baban ne iş yapıyor,nerde oturuyorsunuz,ev kendinizin mi,baban başka iş yapıyor mu ,annen çalışıyor mu  sorusundan öteye geçmiyordu. İşte bir insanı tanımak,kendinden bahset soruları bunları içeriyor .
Hangi okuldan mezun oldun?Mesleğin ne? İleride ne düşünüyorsun ?
Soruları da sanki beni işe alacak.Bunlar zaten zamanla öğrenilecek şeyler değil mi?
İlişki başlayıp da 'ama bizim aile kapalı bir aile.Kapalı biri isterler' demeleri de cabası.Eee beni ilk başta böyle görmüştün sen.Ne olduk şimdi?Ben sonradan mı döndüm bu şekle.Kapalı istiyrosa ailenler,kapalı bir kızla başlasaydın ilişkiye.Bir de yanlarında fiziği düzgün bir kız arkadaşı buldukları için,gözlerime inanamıyroum deyip,nasıl olsa bu kız benimle çıkıyor diye,nice umursamazlığı takınan da bu insanlar.
En azından şunu öğrendim  arkadaşlar :
Bir ilişkiden nasıl ayrılırsanız ayrılın ,arkadaş kalamıyormuşsunuz yani bu medeniyete erişmiş değilmişiz daha!
Özür dilerim,kabahat benim.Amerikan filmlerinin romantik türlüsünü çok karıştırdığımdan oldu.Bir daha böyle medeniyete karışmam ben! Fi tarihime dönüyorum,müsadenizle !
İlişkilerde pek mantık düşünmeyecekmişsin.Oluruna bırakacakmışsın.Bir de sevdiğin,i hele de çok sevdiğini öyle her fırsatta dile getirmeyecekmişsin.
Bazen tecrübe etmek için çok uzun ilişkiye gerek yokmuş değil mi?Çok ilişkin de olmasıyla da alakalı değilmiş!Güzellikle hiç alakası yokmuş! Çok dik çıkışlar yapmayacakmışsın mesela!Çok bilgili olduğunu göstermeyecekmişisin!
Mişşşş...Mişşş....Miş....

Yorumlar

Unknown dedi ki…
doğru tespitler..
öyle bir an gelip tüm tespitlerini unutacağın ana kadar ama sadece:)
Unknown dedi ki…
:) Ebruya katılıyorum aslında :) Bir an geliyor ayakların yerden kesilip midende kelebekler uçuşuyor ya hani, işte o anda bunların hiç biri aklına gelmiyor...

Ama sonrasında ayakların yere basmaya başlıyor tabi işte bu noktada mantığın ve kalbin neler söylüyor, onların sesini bi dinlemeli...

Çok Güzel bir yazı, biraz da kendini eleştirmişin sanki. Her ilişkinin kendi hikayesi var ve hiç biri birbirine benzemiyor sanki değil mi?

Sevgileeeer...
Şahin Şirin ERDEM dedi ki…
şu yazınızın fontunu biraz büyütseniz şükriye hanım. gözümüz kör olacak ya..:)
Şükran dedi ki…
Denizin yıldızı,

her zaman olduğu gibi evet yine eleştiriyorum,haklısın denizin yıldızı...İnsanlar değişik değişik ya ,ilişkiler öyle bribirine benzemiyor sanki..herkesin ilişkisi de kendine göreymiş ;
Sevgiler

shrin serkan ,önerini dikkate alıyorum.Çaresine bakacağım:-)kör olmanı istemem:)
deeptone dedi ki…
eh haklısın bu ilişki işi yaş.

ve bence de kesinlikle arkadaş kalmak diye bişi olmaz. ben örneğin bi daa görmeye bile katlanamam. kötü olurum.
:)
deeptone dedi ki…
şu foto kim veya nerden. çok sevdim de.
:)
Şükran dedi ki…
deeptone,
bu fotoğrafı çok uzun süre önce dosyama atmıştım.Fotoğrafçının ismini yazmamışım.Oysa hep yazardım,atlamışım bunu.Fotokritik.com'dan almış olmalıyım mütematiyen:)
Profösör dedi ki…
Yazı çok derin meseleleri içinde barındırıyor; çözümü herkese göre farklılıklar arzediyor. İnsanların ilişki kurmalarının en önemli noktası başında niyetleridir. Sonra da karşımızdaki kişinin onurunu düşüneceksin. Kalbinin kırılması durumunda üzüleceksin. Karşımızdaki kişinin bize verdiği değer, onun davranış zenginliyle ölçülebilir.
gonlunun prensını bı gun bulacaksın,senden kaynaklı değıl bu durum karsıdakı kısılerle ılgılı

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o