Ana içeriğe atla

Aşk Mektupları'ndan Ninelerin Çöpçatanlığına...

bazı şeyler bize özgü gibi gelir ya bize.Hani başkası yapmaz,başkası,düşünmez,başkası hayal etmez diye...Hele hele başka bir ülkede yaşıyorsa onların hayatında bazı şeyler yokmuştur da,sadece bazı durumlar bize özgüdür diye düşünürüz.Mesela Türkiye'de anne babaların korumacılığı varmış da ,onların yokmuş gibi...
Mesela bizde otobüslerde akbil olup da onlarda olmadığını düşünmek gibi....Babaların anneye "sen yüz veriyorsun bu çcouklara "deyişini bir tek bize özgü sanıp oysa bunu başka ülkelerin insanlarında da gördüğünü bilmek gibi...Zamanında böyle bir yarışma programı vardı da ben ekran başında habire "aaa onlarda bizim gibiymiş" deyip duruyordum.
Hayır ,herhalde onları NASA üssünü Mars'ta kurmuş ,imambayıldısını kapsüllerde yiyor gibi düşünüyordum.Ben çok uzay yolu filan izlemedim . Jetgiller aklımda fazla dumura uğratmış beni:)



Akşam da annemle beraber Aşk Mektupları diye bir film izledik.Film İngiltere,Amerika, ve İtalya kültürünün insanlarını yansıtmak bir yana Romeo ve Julieti bir kez daha dikte etmiş.

Zaten merhum Shaeskpare Romeo ve Juliet'i yazmamış olsaydı sanırım tarih boyunca eksikliğini hissederdik.Her filmde,her dizide,her kültürde Romeo ve Juliet ! Romeo aşağı  , Juliet yukarı; ne lan bu tahtarevalli gibi! Bir balkon sahnesi ;zaten Juliet'in balkonu (!)çok meşhur ; ikincisi zehiri içtiği an...neyse lafı uzattım yine!
bu tür filmleri izlerken nedense çok gülüyorum.Bazı toplumsal gerçekler de gözüme gözüme sokuluyor gibi oluyor.
filmi anlatmayacağım .Ama filmi izlerken duyduğum kompleksi yazabilirim.
Hangi kültürden olursak olalım hanımefendi,bıcır bıcır,akıllı,sevimli,işini bilen ,girişken kızları büyüklerimiz pek seviyor.Hatta öyle bir arkadaşınız olsa büyükler hemen süzmeye başlıyorlar.
Sakıpağa'nın yoğurdu bile bu kadar süzme aşamasından geçmiyordur hani,süzme yoğurt yaparken !
sonra benim babaannem gibi :
-bizim ailede bak evlenecek 3 delikanlı var.Senin annaştığın var mı?diye pattadanak sorar mesela ,eve ilk gelen kıza.Bismillah babaanne bismillah!Dakika bir gol bir! Karşılama 0 !

Anneanne her defasında söyler :
-evlenirseniz bak düğünde oynayacağım.Ben ölmeden...
-Hadi bulun artık birini...


Sanki burda adam basıyorum.Esmer ,bal gözlü,burnu hokka gibi ...kaç tane ...bundan 2 tane olsun...Kitaptan anlasın,içi boş olmasın ,şöyle olsun böyle olsun...sarışın,yeşil gözlü,koca ağızlı...cık! koca ağızlı sevmem ben..Ama beni operaya götürürse neden olmasın..Benimle edebiyat ,siyaset sohbeti etsin,ince ruhlu olsun...bi depo depo hadi..  Kısa boylu mu...No no no ,o hiç olmaz ! oyalanma !
Sanki seri üretim! Sanki ajans çalıştırıyorum.Elimde gani gani var da ben beğenmiyorumdur filan ! Ayyy ne ayıp !
Dökme demir yapsan yine hatası oluyor ama bu öyle bir şey değil ki bu  ! Evlilik bu ,evlenmek için evlenilir mi !Evcilik mi oynuyoruz yahu :))

evlenin de kollarımız havaya kalksın, diyenleri saymıyorum bile !Ben biliyorum münasip bir laf ama terbiyem kamuoyunda söylemeye müsait değil !

İşte bizim anneanne babaanne takımı böyle.Ama bak alemin ,yabanci nineleri ne yapıyor ,şımarık,küstah veletlerini yola getiriyor ve o hanım hanımcık kızları torunuyla,evladıyla başgöz ediyor.Ama ne oyunlar !Başbaşa bırakmalar,ayağımı uzatacağım sen öne geç kızım  demeler....filan!Bak biz bu konuda sınıfta kalıyoruz.Varsa yoksa laf !:-)))
Hahahahayyy;daha söyleyecek olsam bu yazı bitmez !
Bazı durumlar bize özgü gibi geliyor ya.Aslında öyle değil.Çoğu toplumda bu var.Tek fark ordaki ninelerin çöpçatanlık konusunda zekalarının daha işlek çalıştığı..Her toruna böyle bir nine gerek:-))
Ben mi ,ben memnunum halimden.Yani gerçekten kafa ve gönül birliğini kurabileceğim insanı bulana dek,acelem yok !Dahası şu,evliliğe şu an hazır değilim ama biri bir gün çıkıp da beni bu fikrimden vazgeçirtirse neden olmasın değil mi !
Evliliğe kendini daha çok yakın hisseden arkadaşların bu konudaki arzuları dikkate alınıp,buna göre fizibilite çalışması yapıp hatta modern insani desteklerin verilmesi lazım :))

Ayrıca ben anneannemden memnunum.Babaannem mi!O nevi şahsına münhasır her eve uzaktan bile yetengillerden:-))

Aşk Mektubu filmi romantik dram gibi olsa da beni güldürdü aklıma gelen gerçeklerle..Gülmek !Güleceğim diye başlamamıştım oysa :)

Hihihi ; tipik ben :))






Yorumlar

Unknown dedi ki…
film hakkında hiçbirşey yazmadan dolaylarında gezip başka notlar yazabilen ender kişilerdensin vallahi:)
ben de senin yazdıklarını okurken güldüm arkadaşım:)
1.ben hala daha ecnebilerde bizdekinden farklı olduğuna inanıyorum bazı şeylerin:)
2.böyle annane,babanne her evde var sanırsam:)
3.bir de babannemin beni başgöz etmek için yerini vermesi falan ahahaa gözümde canlanmıyor bile:)))
Şükran dedi ki…
hahahahay,ebrucum ya ,evet tabi bazı kültürel gerçek ve ayrılık var ..
mesela bizim ninelerimiz yerde uzanan delikanlıyla öpüştüğümüzü görse gözleri yuvalarından fırlar..yoyo topu gibi zıplar...çocuğum biz seni elalemin adamıylan ortada öpüşesin diye mi düğüne gönderdik ,der ...
evet gerçekten var değil mi hala farkımız :-))
böyle şeyleri izlemek hoşumuza gidiyor yabancılarda ama kendimize dönersek cık cık cık ! Çok ayıp:))

Unknown dedi ki…
:))
sen oldukça iyimser yaklaşmışsın hatta.demekle kalmaz o öpüşen dudaklar patlatılır özenle :)ahahaa:)
şiddete karşıyız!:)
Şükran dedi ki…
hahaha harikasın sen ,ne güldüm ama buna ben şimdi:))
ebru dedi ki…
Oyyyy o babanne oyyyyy.....eve gelen bir arkadasımı oğlanlara kız bulsun diye bir ablukaya aldı ki sorma. Yeminler ettirdi,söz verdirdi her iki muhabbetin arasında araya kız bul benim oğlanlara diye çok narin hatırlatmalar girdi.bak git ara bul telefon et hemen dedi.
Sanki bulunan kız o esas kız ,hemen ertesi güne düğün dernek kurulacak onları değiştirmek çok zor onlar askı bir adamın elini tutup sokakta dolaşmayı sinemaya gitmeyi ,sohbet etmeyi Fuzuli gören eski nesil.kiz bulunacak soz kesilecek gerdege girilip gelsin bebeler olay bu .
Ben bu yazdıklarımı uygun dille anlattım ama etkisi kurufasulye Gazi kadar oldu.
Şükran dedi ki…
tahmin edebiliyorum.hıhı der doğru ya,zaman değişti der,sonra bir kulağından girer diğerinden çıkar.Aslında anlar da ,anlamzlığa gelir..bilmem mi ben bababannemi...Babaannem bulmaya çalışsa ne olur ,evlenmeye aday olanlar beğenip evlenmeye niyetli olmadıkça ,tanışmadıkça;)
Sen anladın onu,ablam !
Babaannemin çöpçatanlığı bu kadar oluyor işte:-)))
bir kere arkadaşım geldi.Babaannem sorar yine diye baştan söyledim.arkadaşımın erkek arkadaşı var diye.Ne dese beğenirsin,
"belki ayrılıverir,belli mi olur bu "
bak bak bak,kız düşünmediği yok onun:)))

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o