Ana içeriğe atla

Şükriye Mutfakta !





Uzun zaman olmuştu ben mutfağa geçmeyeli, yeni lezzetler denemeyeli...
Beni bilen bilir ne zaman sinirli ,stresli olsam ben soluğu mutfakta alıyorum beyler bayanlar.
Ama bu kez keyfim gıcır gıcırdı. Aldım sazı elime çaldım tavayla tahta kaşığını.Zaman zaman aşçı mı olsam acaba diyorum.sonra tartıyorum zihnimde.cık !Olmaz ! Arada birde hobi olarak güzel ama hep yaparsam belki sıkılabilirim.Benim bir de kötü bir tarafım var hep aynı mekan kasar beni.Hep aynı haller böyle..Yok kalsın:))

Yemek yapmak,yemek yemek,yaptığın yemeği yedirmek,sevildiğini bilmek ,sevilerek iştahla yendiğini bilmek ancak misafirperver ruhumu kabartıyor.Ha bir de o var ,ben tek başımayken bir şey yemek istemem.İşte bu yüzden kendime karşı insafsız cimri kesilen ben ,sevdiklerimle yemek söz konusu olunca acayip savruk oluyorum.Öyle ki erkek arkadaşımla yemeğe mi gideceğiz ,onun hesabı ödemesinden rahatsız olan biriyim.Birikim yapma zorluğu yaşıyorum.

neyse ne işte,onlar yerken ben de yiyorum..aç mı kalıyorum sanki :-))

neyse bak yaptığım şeyi anlatacaktım size ben.Görsel veremiyorum adım adım.Zira ben yemek blogu yazmıyorum.Sizler de az çok nasıl yapıldığını biliyorsunuz zaten.Ayrıca yemek yaparken müzik dinlediğim için kendimi kaybediyor,başka dünyaya geçiyorum.Bu yüzden öyle görsel mörsel aklıma gelmiyor:)  



bir zaman önce televizyonda izlemiştim.Balkabağı ile makarna sosu yapma tarifini not etmişim köşeye.Hazır buzdolabında kesilmiş balkabağı varken rendeleyeyim dedim.Rendeledim.Sonra biraz yağda orta büyüklükte bir soğan ve 1-2 diş sarmısağı ölddürüyorsun(çok çabaladım bu kelimeyi kullanmayayım diye ama bulamadım:) sonra üzerine eriyen bir peynir kaşar gibi labne gibi peynir ekliyorsun bir miktar.ben labne ekledim.Eeeee kendi yorumun nerde kaldı ? diyecek olursanız bombayı şimdi patlatıyorum :

Soğan ve sarmısağı yağda öldürmeden önce bir miktar hindistan cevizini yağda gezdirdim.Maksatım hindistan cevizi aromasının yağa geçmesini sağlamaktı. Bizim evdekiler beğendi.Makarna ile servis edince çok yakışıyor.Tatlımsı bir aromasının olduğunu da söyleyeyim.

Bizim evde bu tür denemeleri hep ben yaparım.Tatlıya bir çimdik tuz koyduğum kesindir.tuzluya da mutlaka aromalı,tatlı bir şey karıştırırım.sonra o beğenilince annem de öyle yapmaya başlar bir süre sonra.tıpkı pırasa yemeğine portakal suyu koyup pişirmem gibi:))Sonra ben denedikten sonra bir yemekle ilgi bir programda gördüm.Meğer benim gibi insanlar varmış.yalnız değilmişim :))

Bu fikri tarifine uygulayan benden önce biri var mı bilmem.Yine bu fikri şimdilik kendimin bulduğuma inanıyorum.Yarın bir gün nasıl olsa 'bak bir ben değilmişim bunu düşünen'derim nasıl olsa...

Rrrr  yazımdan sonra sular duruldu tatlım,çok şükür 

Ben de bundan sonra aklımı başıma devşirip sonradan pişman olacağım şeyleri yapmam..yapmamaya gayret ederim.Yaparsam iki ş'li eşşek olayım !

Allahısmarladık:) 




Yorumlar

Mutlu Eller dedi ki…
Tatlı dışında çorba falan denemişliğim var balkabağından. Ama senin yaptığın gibi hiç denemedim, duymadım da. İçindekileri okuyunca iyi bir tatmış gibi geldi:)
Afiyet olsun:)
(ya da afiyet olmuş çoktan:))
Şükran dedi ki…
Semi'nin Mutlu elleri
balkabağını pide harcı olarak kullanıyor bizim Uşak,tavsiye ederim.Kırmızı pul biberle yakışıyor.

teşekkürler.bize afiyet çok güzel oldu,çoktan da afiyet oldu gerçekten:-))Bilmiyorum artık sever misiniz;)
Unknown dedi ki…
pırasaya portakal suyu mu? heheeheh. aslında bazı yemeklere koyduklarını biliyorumda nasıl oldu çok merak ettim valla.. yemek konusunda hiç yaratıcılıgım yoktur valla o konuda çok tekdüzeyim zaten mutfakla geçmişimde çok uzun oldugunu söyleyemeyeceğim. :)
Şükran dedi ki…
duygu,
portakal suyu pırasa yemeğine çok yakışıyor bence.Benden sonra yakın tanıdıklarım da denedi ,onlar da öyle pişirmeye baŞladı.Balkabaklı sos da dediğim gibi tatlı bir aroması vardı.Labne peyniriyle karıştırınca tadını buldu.Hem de soğuk aperatif tadında:))
ben de bakma pek becerikli değilimdir,ama hobi niyetine seviyorum işte;))
Unknown dedi ki…
hımmm. Bir dahaki pırasama koyacağım o zaman portakal suyu zaten bir ben yiyorum :)
Unknown dedi ki…
çok enterasan.
bence yemek blogu olmamakla birlikte bunu sahiplenmelisin çünkü gerçekten farklı.ben de pazardan balkabağı almıştım yemeğini yapmak için ama bu tarifi yapayım bari,değişiklik olsun.hem de değişik bir tad denemiş olurum.
2 ş'li eşekler candır,2 ayaklı eşeklerden korusun seni allahım:)
Şükran dedi ki…
nasıl sahiplenilir bilmem ama balkabağı sosunu televizyondan almış ,not etmiştim tarif defterime.Hindistan cevizini koymak benim fikrimdi sadece:)
dene bakalım,beğenecek misin,merak ediyorum:-))

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o