Ana içeriğe atla

Komik


-nasılsın ?
-bilmiyorum.
-bilmiyor musun?
Bilmiyorum.Bugünlerde olaylar ve durumlar karşısında nasıl hissedeceğimi bilmiyorum.Robot değilim ama sanki seriye bağlanmış oyuncak bebeklerden biri gibi hissediyorum.Sanki bir şeyler artık alışkanlık halini aldı.Monoton demek yersiz bir yakıştırma olabilir ancak.Ama...ama... bir şeyler eksik sanki...Nasıl desem..dışardan kendimi gördüğümde sürrealist bir benlik görüyorum.bir tarafım gerçek de bir tarafım pek masalsı ve bir çok mana yüklenebilecek çizgiler ve renkler görüyorum.
tuhaf tuhaf şeyler düşünüyor aklıma mesela.Sonra birşeye karar veriyorum.sonra vazgeçiyorum.sonra erteliyorum .sonra suçluyorum kendimi.Sonra suçlamaktan bile kendimi suçluyorum.tekerleme gibi tekrarlı,bilmeceler gibi gizemliyim.Bir cool havalar filan böyle..içimden şiirler geçiyor..içimden abdirik gubdirik edebiyat teşbihleri...yaz diyorum işte yaz bunları...içimde büyüyorlar..gerisi gelmiyor söz konusu kağıda yazmak olunca..içimden konuşmaya mı başladım yoksa...bir Selim'lik ,bir Turgut'luk bir Olric'lik var içimde..kimi zaman aldatılan bir kadın gibi hissediyorum..bazen serseri...değişmeye başladığımı,evrim geçirdiğimi duyumsuyorum.Habire içimden küfrediyorum...Ama Can Yücel'in şiirinde farketmeden kazara okuduğum şiirinde s...eyim sözcüğünü okuyunca utanca kapılıyorum..Çok içten pazarlıklı olduğumu düşünüyorum mesela..en çok kendimi hoyratca dövüyorum sözlerimle..Affedemiyorum bazen geçmişteki hatama...nerden aklıma gelir şimdi,keyfimi kaçırır diye içimden saydırıyorum.Dışımdan tek söylediğim söz ise ,eşşoğlueşşek,manda,öküz,salak,gerizekalı,süzme zekaltüm bu sözler sanki gelmişine geçmişine ettiğim küfürlerin özeti gibi..bende dillendirememe sorunu var..
Bazen içimde bazı hislerin yoksunluğunu yaşıyorum.mesela uzun süre oldu kimseye çok sevdiğimi söylemedim.


Bu mutluyum,mutlu değilim,huzurluyum huzurlu değilim muhabbeti değil.Teselliye ya da öneri kabulüm değildir arkadaşlarım.Çünkü şuna inanırım ben ,teselli kendinizi kandırabileceğiniz yalanlardır.İnsanlar teselli dinlemek istemezler.Çünkü teselliye muhtaç olduğunu düşündüğünüz insanların kulakları o zaman kapalı olur.Sizin söylediklerinizi ,kendisini anlamadığınızı düşünürler.Boş,yavan,söylenmiş olmak için söylenmiş sayılırsınız nazarında.bir insan ancak kendi kendisini teskin edebilir.Kendisi düzeltmek isterse düzeltebilir.
amannn hay senin diline..bak nerden nereye çektim konuyu...

siz yine başa sarın..filmi izleyin...çok takmayın böyle kendi halimle konuşmalara..Tipik ruh halimi artık çözüyor olsa gereksiniz,

bugün sahnede bir kaza atlattım ,oyun sırasında, sandalyeye oturmamla oturacak minderin yere düşmesi bşr olmaz mı...konuyu bağladık..ama aklıma geldikçe güle güle kahroluyorum..işte bu yüzden nasıl olduğumu bilmiyorum..oyuncak bebek gibiyim...düşünce gülenlerden:-)))


Yorumlar

Unknown dedi ki…
geçmiş olsun canım,iş kazası desene:)
böyle durumlarda nasıl oluyor da gülmüyorsunuz siz tiyatrocular?ben de düşenlere çok gülerim çünkü,kendim düşsem bile.
diğer ruh halin için yoruma açık değil demişsin saygı duyarım.Ama seni anladığımı düşünüyorum çünkü bir eksiklik,yoksunluk,yarım kalmışlık duygusu bende de var.kasımdandır kasımdan:))
umay dedi ki…
geçmiş olsun:)
bu arada okurken benim kafa ambele oldu bu ne be:)
Unknown dedi ki…
Kısa film gerçekten güzelmiş... Yoruma kapalı biliyorum ama filmi görünce ve yazdıklarını okuyunca birilerine "Seni Seviyorum" deme vaktinin geldiğini düşündüm içimden... Ebru'nun dediği gibi "Kasımdandır Kasımdan..." :)
Öpüyorum Seni...
Unknown dedi ki…
bütün bu ruh hallerini ben gezegenlerin hareketlerine bağlıyıp kendimi rahatlatıyorum artık.Napiim düşün düşün işin içinden cıkamıyorum :)

hepsisatista.blogspot.com
Şükran dedi ki…
ebrucum,
popom çukura girdiğinde ben de bocaladım ama konuyu bağladım.aslında kırık olduğunu biliyordum.başka bir abimize şaka yapacaktım,söylemeyip.Ama ben düştüm:-))
biliyor musun ebru,ben de düşene çok gülerim.başkasına gülünce acayip rahatsız oluyorum ama tutamıyorum.kendim de düşüyorum ,ona da acayip gülüyorum.ama kimi inandırabilirim ki :))ben şaşkolozluklarıma acayip gülen bir insanım.anla yani ;)
aslında konu yoruma kapalı değil ebrucum.ama bazen yanlış anlaşılabiliyor sanki dert yanıyormuş gibi oluyorum.geçici bir durum ya.öylesine ruh halimi yazdım .zaman zaman olmaz mı böyle herkese ,benimkisi de böyle işte;-))

***
umay,arkadaşımsın yaaa:)
bu yazışına kurban oldum senin.neden dersen?benim bazı durumlarda verdiğim tepkinin aynısı.direkt kafamda sesini ve tonlamanı duyar gibi oldum.
buna benzer bir kaç yazım daha vardır benim.sen şimdi ilk defa rastgeldiğin için şaşırmışsındır.kafam alegorik çalışıyor birazcık sanki;))bu da öylesine ben kokan bir yazı:)
teşekkür ederim umay.en kötü düşüşümüz bu olsun canıım,gülüyrouz işte böyle :))

denizin yıldızı,
yazı yoruma kapalı değil.ebru'ya da söylediğim gibi bu geçici bir durum olduğu için,dert yakınma olmadığı için,sorun olarak görmediğim için kendimi anlatan bir yazı oldu.yani yoruma kapalı değil.yorumunuzu istediğiniz gibi yapın,orda yanlış ifade ettim sanırım ben:))
bir de itiraf ediyorum evet ,uzun süre oldu birine gerçekten onu seviyorum demeyeli..yazmış mıyım unuttum ama yazmadıysam vazgeçmiş olmalıyım...kasımdan olmalı ,kasımda;-))

pia mia
bazen burcumu okuyorum da.hani şu gezegen etkisi bahsettiği zaman hani.gerçekten doğru oluyor.ben bu burçların gezegenlerle ilgisini filan bilimsel buluyorum gerçekten.benimkisi de böyle bir şey olmalı;-))
Profösör dedi ki…
Zaman zaman farklı duygular yaşayabiliyor insan. Zaman zaman düşünceler içinde boğulabiliyor insan. Zaman geliyor nedenini bilmediğin bir esintiyle yüzünde bir tebessüm beliriveriyor. Zaman geliyor kahkahadan kahkahaya savrulabiliyor. Sonra sakin bir göl gibi duruluveriyor insan..

Bir kahve içmeye buyurursanız sevinirim.
Şükran dedi ki…
işte o tanım sanırım bende anlamını buluyor sayın profesör.

kahve için teşekkürler.İçmiş gibi oldum:)

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o