Ana içeriğe atla

Hugo Carpet filmiyle tanıdığımız Georges Melies'e Kadar


Hugo, 2011 yapımı Martin Scorsese filmidir. Brian Selznick'in The Invention of Hugo Cabret isimli ünlü çocuk romanından uyarlandı. Filmin senaryosunu John Logan yazdı. Film, Scorsese'ın ilk 3D filmidir. Film, sinema tarihinde ilk bilim kurgu filmini çeken Georges Méliès'in hayatını konu alır. (Vikipedia'dan alıntıdır)



Hugo Cabret filmi aynı zamanda sinema tarihi açısından büyük önem taşıyan bir film.Georges Melies'in biyografisine değinilen film esasında ilk bakışta kimsesiz çocuğu anlatıyor gibi görünse de ,sinema tarihinin animasyon film yaratıcısının hayatına da değiniyor ve büyük ustaya alkış tutuyor.Bunun yanı sıra istasyon sakinlerinin yaşam kesitlerine değinen film duygusal,romantik-dram,belgesel sinematograf çizgisi oluşturuyor.

Georges Melies'in yönetmen olmadan önce sihirbazlık yaptığı gerçeğini ise aşağıda paylaştığım videodan göreceksiniz.



Tabi her zamanki gibi filmin müzikleri dikkatimdeydi.
Bir ara filmi önceden izleyen kardeşim beni heyecanlandırıp müziği bir an duyamayacak kadar paniğe yol açsa da , film tam istediğim gibi bitti.Mutlu son !

Geniş bir izleyici kitlesine hakim olan film hakkında söyleyeceğim şu ki ; 
keyifli,öğretici,meraklandırıcı, çizgi karakterli,fantastik bir yanının olması ve filmde bundan başka bir çok ayrıntının da olması , filmi izlenme sebebi yapar.


Belki çoğunuz izledi bilemem,kiminiz sinemada izleme şansına bile sahip olmuştur.İyi ki izlemişiz değil mi;)

Yorumlar

Unknown dedi ki…
ben hala izlememişim:(
Şükran dedi ki…
beğeneceğini düşündüğüm güzel bir filmdi Ebrucum.Ayrıca çocukların da izleyebileceği bir film ama senin ufaklık sanırım o kadar büyük değildir:-))
Unknown dedi ki…
evet bizimki daha "aa top,aa araba" kıvamında bakıyor çizgi filmlere bile:)
ama ben severim böyle fantastik-çocuk filmlerini.
bizim cdciye bir sorayım ben bunu:)

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o