Atatürk'ün Mondros Ateşkes Antlaşması'nın ardından gösterdiği tavır.
Bu görüntü zihnime mıh gibi çakılmıştı benim.Çünkü benim tarihi sevdiren,tarihi sınıfta tiyatro oyunu gibi oynayan,şu günde bile Atatürk'ün gençliğine ve duruşuna benzettiğim çok kıymetli bir öğretmenim vardı.
Tarihi sevmemde büyük etken olan bu öğretmenim,mezun olduktan sonra bile tarihe karşı ilgimin azalmayışımın sebebiydi.
Ondan sonraki hiçbir dönemimde ,sosyal bilimler ve edebiyat bölümü okumama rağmen ,tarihin envai çeşitini lise dönemimde görmeme rağmen üzerimde tesir bırakan hiçbir tarih öğretmenine rastalamadım.
Bu öğretmenim gözümdeki öğretmenlik çıtasını o kadar yükseltmişti ki ,ondan sonra ki karşıma çıkan her öğretmeni onunla ölçtüm desem yalan olmaz.
Benim çok kıymet verdiğim öğretmenlerim oldu.Her hatırladığımda adlarını hatırla anımsadığım,selam verip konuştuğum,zaman zaman mezun olduğum, okula tiyatro için gittiğimde onların gurur dolu bakışlarıyla karşılaştığım her anım kıymetli ve onurlu olduğum zamanlarım oluyor...
Diğer tarafta zihnimde sadece isimleriyle kalmış olanlar da var.Zaman zaman onlarla da karşılaşıyoruz,kimiyle konuşuyoruz da...
ama kimisi var ki görmek bile mutlu etmiyor beni..iki adım ötemde dahi olsa , 'hatırladınız mı ben 21 nolu şu öğrenciyim' demeye dilim varmıyor.Onları görünce acı,kekremsi,akşamdan kalma bir sarhoşluk yayılıyor içime.Biliyorum ben çok terbiyesizim bu konuda ama, içimden gelmediği için selam vermiyorum !!
Sonra kendi kendimi suçluyorum ama yüreğim hissetmediğim şeyi ,sırf yapmış olmak için yapma mantığını, gösterişini kabul etmiyor..Bu da benim ayıbım !
Ama hala gündelik yaşamımda çok sık olmasa bile aradığım sorduğum, yanlarına ziyaretine gittiğim çok kıymetli öğretmenlerim vardır...
Eminim bu durum bir tek bana has değildir herhalde ...Herkesin vardır değil mi böyle hayatında olumlu iz bırakan ,bırakmayan,iz bırakıp da unutulmak istenenler,görünce unutulmayanlar...
Öğretmenliğe günümüzde garanti iş olanağı,kapağı devlete dayama olarak bakılıyor ama ...Öğretmenlik de bir yetenek işidir kanımca.Salla başını al maaşinı anlayışıyla bir çok insan öğretmen olmak istiyor.İş bununla da bitmiyor ! Öğretmen adayları kendi alanında yeterlilik sınavından geçmek yerine ilgili olmadığı derslerin sınavından da tabi tutuluyor.Tarih öğretmeni olacak bir kişi neden matematik sorusu çözmek zorunda kalsın ki ! Eğitim bilimlerinin test kitapları olmasına yerine bir kaç kaynak verilir örnek.Aday onları okur kim en fazla doğru cevapladı,kim daha güzel yorumladı,değerlendirdi,buna göre sıralama olur..
hoş ben işin test kısmına da karşıyım.Oldum bitti klasik sınavı severim ben.Hoca söz gelimi 5 soru verir, istediğin kadar yaz ,yorumla,doldur sayfayı...a,b,c,d,e şıkları bireyi tembelciliğe ,ezbere iten en kötü sistem.İstesen beş şıkla da ilişki kurabilirim.Öğretmenlik gibi bir mesleği icra etmek için bile test mi olacağım!
(Bu da ayrı bir konu zaten (!)
Bana kalırsa okuyan öğretmenlik mezunları bile fakültelerince mülakata girebilir.Bir eleme sürecine girebilir.
amaaaa bu sistem ülkemizde zor uygulanır...Bunu da kılıfına uydurmaları işten bile değil hani..onca sıkı denetime karşı soruların her sene ele geçirildiği,kopya çekildiği duyumları,sözlü mülakata gelince bir takım zümrelerin sınavı kazanmada ön etkisinin olduğu göz önüne alınınca bu sistem Türkiye'de zor uygulanır...
okullarda gördüğüm kadarıyla günümüzde bu kutsallığı icra eden öğretmen sayısı bir elin beş parmağını zor geçiyor.Bunu nerdeyse çoğu yazımda vurguluyorum.Yaptıkları her fedakarlığa rağmen soruşturma geçirip duran öğretmenler,bırakın ödüllendirmeyi Şükriye Hanım,bari maaşımızdan kesilmesin diyenler,ceza alırım yerimden olurum deyip sündürülenler, eğitim için AB projelerine girip başarı gösterip de tebrik bile edilmeyenler,bir köy okulunu küçük görüp başarıları için tebrik etmek yerine müdürü arayıp 'bir yanlışlık olmasın' diyenler,kendi öğrencisinin kapasitesini bilip daha iyi yapacağını bilen öğretmenin çocuklarının sınavının güzel geçmediğini söyleyince yetkili müdürlükten 'onlarla alay edildiği ' gerekçesine takriben ne haller duyuyoruz...Ve bu öğretmenlerin korkusuzca ,kendinden emin tavırlarını görüyoruz...
Ki ben böyle idealist,kendinden emin,koyun sürüsü yetiştirmekle kendinle gurur duyan değil; araştıran,sorgulayan,merak eden,kin fikirleri ve duruşları olan çocuklar yetiştiren bu sıradışı öğretmenlerimin Öğretmenler Gününü kutluyorum....Hürmetle de ellerinden öpüyorum ...
Çünkü bizim onlar gibi öğretmenlere ihtiyacımız var....
Yorumlar