Ana içeriğe atla

Hayalim,ıcetea şeftalim,keyfimin kahyasıyla bir cuma akşamı





Yine kimse yok evde.Dışarı çıkmak için hep birinin evde olmasını mı bekleyeceğim,dedim kendi kendime.Akşama kadar evde oturan ben, akşamüstü eşkem köşkem giyinip kulaklığımı da kulağıma takıp şehrin işlek ceddesindeki parktan yukarı doğru başka bir parka doğru  yürüdüm.Hızla akan trafiği izledim.İnsanları izledim.Yaz olunca şehrimize sökün eden tee bilmem kaç mesafe uzaklıktaki yerden bile kendini belli eden almancı çocukları gördüm.



Tanrım bu çocuklar için nedense üzülüyorum ben! Yaşam olanakları oralarda  iyi gibi görünse de iki kültür arasındaki gelgitli durumları bana bir kimlik çatışması yaşıyorlarmış gibi hissetiriyor.Nereye ait olduğunu bilmekten ziyade, nereye ait olduklarını hissettiklerini düşünmüyorum.
Sonra yol kenarında arabaların hızından dolayı yellenen gazete parçasını görüyorum.Ordan oraya savrulup duruyor.Kendimi o kağıt parçasına benzettiğim oluyor.Ben de bazen savruluyor gidiyordum gıyabımda.Sonra yine yürüyorum.Yine Almancı çocuk.Tanrım bu muhitte bir almancı çocuk patlaması mı  var ne,iki adım gitsen saçı sarı,iri yarı,yüzü almanları andıran asi bir kafa.Belli yani !! bu görüşüm şekilciliği aşıyor yani.
Sonra parkın içinden yürüyorum.Bazı insanlar bana bakıyor gibi hissediyorum.Yalnızlık bu şehirde çok mu afişe oluyor yoksa?Bunca kalabalık arasında kendim yalnız olduğum için mi böyle geliyor bana? Bilemedim.Hani diyor ya ,bunca insan yalnızken , bunca insan neden halâ yalnız, diyor kaybedenler kulübü.


Ben bugünlerde bu tür yalnızlığı daha çok duyumsadım.Sanırım artık başıma bela arıyorum.Huzur battı da diyebilir miyiz? Bal gibi derim valla! Huzur batıyor artık bana.Başka bir huzur arayışı da olabilir bu ?
yine zıtlaşıyorum kendimle görüyor musnuz ?
Markete girdim.Herzamanki gibi ıcetea şeftali aldım.Bir de Radikal gazetesinin kitap eki haftasıymış bugün.Hemen kaptım.Burda dikiş dergisinin son sayısı da çıkmış meğer.Neyse,ben şimdi o kadar açılmayayım...
tekrar geldiğim yoldan çimlerin olduğu yere geldim.Oturasım geldi.Oturamadım.Neden ? Yanımda kimse yoktu.



Şaka şaka,ben öyle oturacak olsam yanımda biri var mı yok mu takılmam,her daim yanımda çanta gibi birini de getirmem.Yalnızsam yalnız,yanımda arkadaşım varsa arkadaşımla.Hani illa yanımda biri olsun diyen bir tarafım yok.


      Cat Stevens - My Lady D'arbanville geç bulduğum ve   sık   dinlediğim bir şarkıdır.Beğeninize sunuyorum:-)



Normalde aslan burçları hep kalabalık ortamları sever,yalnızlığı pek sevmezler.Yalnızken bile koca bir kalabalık oluştururlar.Cıvıl cıvıldırlar.
Bak öylesine öyleyimdir,hele keyfim varsa iyi bir mizah zekamın olduğuna inanırım.Hele keyfim dört şekerliyse kaç kişi olursa olsun herkese yetişirim.Ama bir yandan deli gibi eser coşarken birden keskin bıçak gibi kesildiğimi,melankolik ruh halimin birden içime çöreklendiğini hissederim.Hele de kafam azıcık çakır keyifse ,kafa üç şekerliyse, kafam iyiyse daha bir suskunlaşırım.Hani içince bağıran çağıranlardan olmadım ben!Sanırrım bu tabirden ve şimdiye dek anlattıklarımdan  tam bir aslan burcu olmadığım belli oluyor.Buna takriben çıkardığım sonuçlardan ve astrolojik açılımlardan Yengeç -Terazi-Aslan üçleminde kaldığım kesin olurken / günlük burç yorumlarını okurken üçünü de okuyup tam bana göre sonuç olduğunu gözönüne koyaraktan / kendi kendimi böyle tahlil etmiş oldum arkadaşlar!



Parkta gezinirken çimlere oturmak istedim.Kimse yoktu ,oturmadım dedim ya.
Külliyen yalan !Çimler ıslaktı.Ondan oturmadım.Ama oturanlar nasıl oturdu bilmem!

*****

Hayal ettim ben de.Şimdi ben çimlere oturmuşum.Uzaktan bir canlı müzik.Yanarım yanarım tutuşur yanarım /deyip dururken hoş yakışıklı daha önce tanıştığımız ama ismini bilmediğim bu hoş mahluk yanıma gelse....Merhaba dese...ben şaşırsam...sonra o da yanımda otursa....ne yapıyorsun dese...ben ne yapayım gelmişken çimlerin popom altında nasıl ezildiğini görmek istiyorum desem...

***
                            
                      tamam tamam zırvaladım yine ben,romantik olmadığım kesin...

*****

baştan alalım filmi..ya da almayalım ...
ne yapıyorsun burda ,desin
-ben ne yapayım yürüyüşe gelmiştim,bir soluklanayım dedim.Akşam ne güzel değil mi,bu açık hava?
-iyi ki gelmişsin
-yürüyelim mi
-yürüyelim
-şurdan mısır alalım mı ?
-olur
*şurdan dondurma da alalım?
hayalimde bile yiyecek.Gak deyince yiyecek guk deyince tatlı.Hayat yiyince güzel ama ne yapayım,
ben seviyorum !!
 
üç aylar olmasa haftaya ramazan olmasa hadi lukoil'e gidelim,diye replik söyletirdim bu hoş mahluğa  amaaa....Kahretsin,o da bayramdan sonraya kalsın!
sonra ağır ağır yürüsek arada dursak kaldırımın üstüne otursak filan 
bir yere geçsek tavla oynasak ben tavlayı koltuğunun altına sıkıştırıversem...
hahaha ne zalimim ben !!
Sonra eve bıraksa beni-güzel bir akşamdı.yarın işin yoksa yine görüşelim mi ?
-yarın işim var gibiydi,arkadaşlar toplanalım demişlerdi ama ...
yalan ,billa yalan. Arkadaşların çoğu ya memleketinde ya tatilde ya iş güç derdinde ya da aileleriyle planları var.Ama çok istekli görünmemek lazım değil mi?
-kesin bir dönüş yaparlarsa bize katılmak istersen....onlarla görüşemezsek böyle yine bir şeyler yaparız.
-peki uyar bana..haberleşiriz...

Ayşe Özyılmazel'in bu şarkısını beğenerek dinliyorum.Bu son günlerde en beğendiğim şarkılardan biri.Yalın ile Kenan Doğulu da Ünzile şarkısını söylemişler.Bahsetmeden geçemeyeceğim.Çok beğendim.Bilirsiniz Ünzile şarkısını Şebnem Ferah da söyledi,onun da yorumuna doyum olmuyor.Su gibi gel,şarkısı yalnızlara gitsin......:)


tabi kuşun kanadına şifeyi yazar 1984'e şanselize yazarsın o seninle gelir.Ya da ateş yakarız.Dumanından anlarsın sen.
Telefon numaraları verilir.Hoşçakalın denilir.O arkasını döner gider .sen bakarsın.Sen tam anahtarı kilide  sokup bir daha baktığında o da sana bakacak olur...Gülümsersin,elinle bye bye yaparsın...
akşam tiling tiling diye bir mesaj :
-güzel bir akşamdı.İyi ki karşılaşmışız.Keşke yarın yine müsait olsan böyle...
ertesi gün arkadaşları ektiğini söylersin kötü bir intiba bırakma uğruna ve güzel bir ilişki doğar...
tam bu hayallerle çıkmıştım ben...
şimdi ne yapıyorum peki?
masa lambasını açıyorum.Çayımı içiyorum.Ardından matematik notlarını düzeltiyorum.Ve bu satırları yazıyorum.....
28 yaşındaysanız ve şimdiye dek birşey yolunda gitmemişse ,hayatınız herkesin tutunduğu kadar değilse ve siz halâ bunlara rağmen mutluysanız hayat çok acımasız......   

Cümle çelişkili gibi gelebilir,ama bilincindeyim efenim,kafam çok iyi !!

Yorumlar

deeptone dedi ki…
ölme emi sen çok komiksin amaaa.
:)

cat stevens amcamız o şarkıyı bayan patti d'arbanville için yazmış.
:)

bi de yalnızlık iyidir, saçma ilişkilerdense. aman aman daha huzurlu, senin de bildiğin gibi.
:)

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o