Ana içeriğe atla

Gün yapmaya karar verdim ben:-D


                                                        Chagall resimleri tam benlik!!!



Annem harıl harıl gün için didindi durdu.Perdeler yıkandı.Camlar silindi.Ev de şööööyle bir şartlandı.
Duyan kırk yılda bir temzilik yaptığımızı sanır bu cümleden. Gerçi bugünlerde teyzem ve kuzenler olduğundan pek de ilgilendiğimizi söyleyemem.Bahaneyle nazik popomuzu evin rutin temizliğine daldırdık yine.

Annem ahlanıp vahlanıyordu.İkramdan,şundan bundan değil;çocukların çok oluşu sebebiyle ,annelerin de çocuklarını oyun parkına gönderir gibi salıvermelerinden korktuğu için ve bazısının çok yaramaz oluşundan...
Nitekim annemin gözü gibi  baktığı nadide çiçeklerin yaprağını bir çocuk 'cici cici diye okşarken eliyle öyle bir kavradı ki yaprağı,kavramasıyla koparması bir oldu...Annem güldü geçti ama nasıl içi gitmiştir tahmin ederim....Kitaplarımı da temiz ve düzenli verip ,kirli ve düzensiz aldığımdaki ruh halim gibi....Anladınız siz işte;)
Annem 'Yok bir daha girmem 'derken bir baktım bizim hatun güne girmiş, ilk sırayı da almış bile.
Bayramdan sonra yine bizdeler anlayacağınız.Neyse bunu o düşünsün.
Amaaaa....gelelim işin tatlı kısmına
Annem şimdiye kadar gittiği gün arkadaşlarından -allah bereket versin- meblağı topladı -Ayıptır söylemesi -:)
Annem artık haftaya gideceği Karadeniz turunda çatır çatır yer parayı...
Aslında bir şeyi yok; az az topluyorsun kumbara hesabı gibi sonra da toplamda alıyorsun.Kolay ve düz mantık !!!
Ama katlanılır gibi değil,çok sıkıcı sohbetleri,iç bayıyor desem yeri.İlk defa ama ilk defa günlerinde olma şerefine nail olan ben varlığımla pek onur vermiş gibi hissetmedim kendimi.Çok sıkıcı olduğu için gözüm hep çay bardaklarını takip ettti.Boşlar dolduruldu,dolular boşaltıldı.Kirliler arındırıldı,makineye yerleştirildi.
Hiç bu kadar çalışmamıştım hizmet sektöründe ben.Garson olamayacağım belli ,kesin!!
-Anne ,beni de güne koy,dedim anneme.
Listemdeki kitapları alabilirim.Kütüphanemde olmasını istediğim kitapları alabilirdim böylece.
-Koyayım,dedi şaşırdı,güldü.Kaile almadı beni aslında.
-Cık! Ben gününüzde çok sıkılıyorum sizin,dedim. Sanki çok ısrar ettiler de, nazlı alıcı konumuna koymuştum bile kendimi:)
Ben normalde her ortamda konuşacak bir şey bulurum.Yaptıklarım da ilginç ve değişik geldiği için soru da sorarlar bana.Böylece arada sıcak ilişkiler kurulur.Ama burda ben bir şey söyledim ;söylediklerim duvara tosladı,sonra geri döndü.İki-üç deneme yaptım.Baktım olmuyor,sustum.Arada da internete filan girdim işte,kaçamak:)




İşte o an olan oldu;fikrim geldi benim!!
 Işıklar yandı.Havai fişekler patladı,kofetiler atıldı ve kamera bana döndü : dıdıdınnnnndıdıdınnnnn!!!:-)
Ben yapsam yapsam kitap günü yapardım.En fazla 5 kişi.Bir hafta birinin evine gidersin veya bir yerde toplanırsın.!20 liradan 15 günde bir desek toplamda 5 kişiye 100'er lira düşer.Kütüphanesinde İnce Memed'in 4 ciltli kitabı yok diyelim kimsenin.O kişiye İnce Memed alınacak.Diyelim çok pahalı bir kitap beğendi.O alınacak.Liste hazırlanıp o liste çerçevesinde de alınabilir.Hiç olmadı,para verilir ,isteyen istediği kitabı alır.Bir dahaki turda da film,dvd,dergi koleksiyonu gibi de türetilebilir.Gün sırasında dedikodu yerine yaşamdan anlar,felsefe,psikoloji,sanat veya her neyse işte konulsa hiç fena olmaz.O sohbetin tadına doyum olmaz!!!
Dua edin ,gün ekibi kurulursa beni kimse tutamaz artık!!!
Gün sohbetlerimizi kesin yazarım an be an,söz!

Yorumlar

deeptone dedi ki…
mimledim seniii.
görüşürüüz yinee.
:)
deeptone dedi ki…
ha ha haaaaaa iyiymiş altın günü kitap günü bi de haaaa.
komiksin seeen.
:)
Şükran dedi ki…
bir de komik yönüm varmış değilmiiiii:-)tabi kızıııım sen beni ne sandınnn:-))başımdan geçenleri öyküm olarak anlatmasam inan şaşkınlığımı dahi yazsam tavan yapar burda:-))

takibindeyimmmmmm:)

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

'21 Aralık Blog Coşması

Herkese merhaba, İyisiniz hoşsunuz afiyettesiniz inşallah. Günlerden bu yana 21 Aralık furyası sürüp gidiyordu.O da bitti gitti.Maya takivimine göre on yıl önce de kıyamet oluyordu zaten.Yine bir şey olmadı.Delinin biri kuyuya bir taş attı ,medya da bunu alladı dalladı süsledi püsledi bir alamet-i farika şekline dönüştürdü. Aklıma şimdi Hüseyin Rahmi Gürpınar geldi Kuyruklu Yıldız Altında İzdivaç.Bilen bilir kuyruklu yıldızın  günlük hayatta insanların arasında nasıl rivayetlere yol açtığını yansıtıyordu bu romanında, yazar. Aynı mesele, yine benzer konuşmalar arasında geçmiyor mu şimdi... Hay Allah ,hiç mi değişmeyiz kardeşim,hiç mi :) Bu arada Şirince'de şaraplar ucuzlamış  ve bu kez yerli turistler sarmış Şirince meydanını...Hani ilk Şirince etkilenecekti ya bu 21 Aralık kehanetinden:)    Ah bu Mayalar..Mayalarrrr...Neyse burdan hareketle bugünlerde dolaşan bir mimi yazmak istedim ben.Ebru'yu ziyaretim sırasında yorum yapıp seve seve bu mimi cevaplama kara