Ana içeriğe atla

Gelinnn Gelinnn....! Batan Geminin Şaheserleri Bunlar!!! Seçmece bunlar seçmece / sende koyuver şöyle bir köşene...






                                        Fovizm akımı - Andre Derain- Woman in Chemise / Bu resimi çok seviyorum.Kızıl saçlarım ve kendime has tarzımdan kaynaklandığından olacak kendimi yakın buluyorum.




                               Ressamın ismini hatırlamıyorum. Ama adı Londra'da Yağmur diye geçiyor.



Sustuklarımız yüzünden cezalandırılan insanlar var /
biliyorum/
Sırf bu yüzden konuşmakla taraf olma arasındaki çizgideyim/


Sıcacık bir mahalle mi burası acaba
ya da
kabuğuna sığmayan evin taşan avlusu mu diyelim
sarkan hanımeli mi şu
bilmem ben çiçek adı
burnuma gelen kesif bir kalabalık kokusu



Sezen Aksu bu şiiri Işık Doğudan Yükselir albümünde Yeniliğe Doğru şarkısını söylüyor.Dinlemekte keyif aldığım bir müzik.







Cemal Süreyya'nın yayımladığı ilk öyküsü.Tamam,şair en çok şiir yönüyle tanınıyor.Ama öykü yönünden de tanımak isteyenler için bu yazı bir şans !!!


Bazen tembellik yapsam da öykülerim daha çok ağır basıyor.Blog sadece kendime dair yaptığım ayrı bir yazı turu gibi.Bu nedenledir ki, öyküsünü yazdıklarımı blogla karıştırmıyorum.



Kazım Zaim usta bir fotoğrafçı. Şakir Eczacıbaşı,Laleper Aytek,Adnan Aytaç'ın fotoğraflarını da çok beğeniyorum.Ara Güler mi,dediniz?O zaten başlı başına bir üstad.....


Sınavdan çıktığımda hep mutsuz ve suratım beş karış asık olur.Ama bu güzelliği görünce hemen telefonumla çekivermiştim.Bu fotoğrafı görünce içim açıldı içim !!
Kampüste ağaç enstantenesi


Ben gibi matematik cahillerine yazılmış bir matematik öyküsü.Fonksiyonları öyle bir anlatmış ki,insanın oturup fonksiyonları hatmedesi geliyor.İşte çoklu zeka kavramı budur!!
her birimizin ayrı zeka türü var.Kimimiz sözel zekaya sahibiz,kimimiz sayısal,kimimiz sosyal zekaya.O zeka anlayışına göre yöntem geliştirip matematik öğretilebilir pekala.

Yorumlar

deeptone dedi ki…
hepsi güzel ama.
ama 1-2 ve mutlu ol ve ağaçlı merdivenli sokak.
:)
Şükran dedi ki…
değil mi ama değil mi ama:-))

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

'21 Aralık Blog Coşması

Herkese merhaba, İyisiniz hoşsunuz afiyettesiniz inşallah. Günlerden bu yana 21 Aralık furyası sürüp gidiyordu.O da bitti gitti.Maya takivimine göre on yıl önce de kıyamet oluyordu zaten.Yine bir şey olmadı.Delinin biri kuyuya bir taş attı ,medya da bunu alladı dalladı süsledi püsledi bir alamet-i farika şekline dönüştürdü. Aklıma şimdi Hüseyin Rahmi Gürpınar geldi Kuyruklu Yıldız Altında İzdivaç.Bilen bilir kuyruklu yıldızın  günlük hayatta insanların arasında nasıl rivayetlere yol açtığını yansıtıyordu bu romanında, yazar. Aynı mesele, yine benzer konuşmalar arasında geçmiyor mu şimdi... Hay Allah ,hiç mi değişmeyiz kardeşim,hiç mi :) Bu arada Şirince'de şaraplar ucuzlamış  ve bu kez yerli turistler sarmış Şirince meydanını...Hani ilk Şirince etkilenecekti ya bu 21 Aralık kehanetinden:)    Ah bu Mayalar..Mayalarrrr...Neyse burdan hareketle bugünlerde dolaşan bir mimi yazmak istedim ben.Ebru'yu ziyaretim sırasında yorum yapıp seve seve bu mimi cevaplama kara