Ana içeriğe atla

"Ertelemeyin" diye yola çıktım. Blogcanların da kulağını çınlattım...



Selam millet,

Hayta bir ergen tembelliğiyle karşınızdayım bugün.Ergenim çünkü o kıpır kıpırlık içimde mevcut.Haytayım çünkü oyun üzerinde çalışmalar yapmam gerekirken ben tutmuş bu satırları yazıyorum.Eve gelir gelmez de heyecanla anneme bıdır bıdır anlattım.Ah! Kadın benim çenemden ne çekiyor sormayın:-))
anlatacaklarım bitmiyor hiç.Bir de bunun yanında yaşadıklarımdan çıkarımlarım da oluyor ki ,hiç sormayın,o zaman hiç susmuyorum:)
Bitmiyor.Çünkü ne kadar dışardaysan, ne kadar çok yerdeysen, anlatacağın da bitmiyor,insan da bitmiyor, işler de bitmiyor !

Bugünlerde Orhan Veli'nin Delikli Şiir misali
"Cep delik, cepken delik, 
Kol delik, mintan delik, 
Yen delik, kaftan delik, 
Kevgir misin be kardeşlik ! "

Hadi Müşfik Kenter sesiyle dinleyelim bu şiiri şimdi :



Evet yine meteliğe üç kuruş atıyorum ama tahtalara vuralım huzurluyum,mutluyum.İçimden bir ses "bu yıl senin yılın olacak" diyor.Ay inşallah inşallah !


Bugün yaşadıklarımdan biraz çıkarımlar yaptım ben.Uzun uzun ne yaptığımı söyleyemeyeceğim.Zira eleştirdiğim bir şeyi kendimin yaptığını bir gözlem sonucu öğrenmiş oldum.Ayrıca şöööyle baktım da bir eksiğim de çok teferruata giriyor oluşum.Bu yüzden sadeleştireceğim ben de şimdi :))

Şim(cik)yüksek müsadenizle çıkarımlarıma başlıyorum :


*Kamu Sektöründe çalışanlar için sosyal aktivite düzenlenmeli.
Koro ve tiyatro vb. Bu aktiviteler insanların hem birbiriyle daha uyumlu olmasını hem de iş performansını etkiliyor.Hele de birçok çalışanın olduğu yerde ,birbirini tanımayan bir çok insanın kaynaşmasını sağlıyor.Aralarında dargınlığı olan ve mesafeli ilişkiler için olumlu bir iletişim köprüsü kuruyor.
*Ayrıca bu sadece kamu sektörü için değil,çoğu iş yeri için de geçerlidir.Yapılmıyorsa bile siz organize edin,siz teşvik edin.

İnanın bana çok samimi söylüyorum,bu çalışmalara katılan insanlarda büyük değişiklikler gözlemliyorum ben.
Hem bizim ne kadar yetenekli insanlarımız varmış,demekten kendimi alamıyorum.

*Haftanın bir günü bowlinge gidin.kendi aranızda radyo tiyatrosu gibi sesli oyunlar okuyun.

*Haftanın bir günü sadece pilav ve makarna günü yapın,ne bileyim playstation oynayın.

*Kendi kendinize yapabileceğiniz hobileriniz de olsun ama insanlarla birlikte olmayı ertelemeyin..Ertelemeyin...Hayatınızda hiçbir şeyi ertelemeyin...!
Hayat mutlu dakikalar için kısa,mutsuz dakikalar için bir ömür gibi uzunlukta.

*Çevrenizi gözlemleyin.bir ortak nokta buluşturun.Bir fikir götürün.ama fikrinizin en sıkı savunucusu olun.Başta üç kişi olsun,sıkı olsun,ama olsun! Önemli olan başlatmak,duyurmak ve devamlılığını getirmektir.Size gelen önerileri boşa atmayın ama hevesinizi kıracak bakış açılarından kurtulun.
*Ertelemeyin.Harekete geçin.Kenardaki izleyici değil,sahnedeki insan olun,kendiniz olun,kendinize huzuru ve keyifi hediye edin.
Bundan 8 sene evveline kadar hayatımda pek çok şeyi ertelemiştim.Hep başkalarının ne dediği önemliydi ,sonra gördüm ki bizim bir daha hayatımız yok,hayata küsme gibi bir lüksümüz yok .Ben hayatı nasıl yaşarsam ileride çocuklarıma öğreteceğim,yansıtacağım da oydu.Ben ne demek istiyordum?
"Paran olsun çocuğum.Vasfın olsun yavrum.Sanat manat kültür de neymiş,bunlar karın doyurmuyor çocuğum...." Mu ?
" çocuğum çöpcü bile olacaksan iyi bir çöpçü ol ama mutlu ol ve en iyisini ol.İnsan ol.Çok kırılacaksın.Dürüstlüğün için aptal görebilirler seni.Önemli değil çocuğum ,onlar seni kaybetti,sen gerçek dostlar kazandın...."Mı?

Sinema izlemeyi seven arkadaşlarınızla toplanıp her hafta  eskiden bugünümüze dek uzanan filmler seçip izleyebilir,sinema filmleri hakkında kritik yapabilirsiniz.


*Hiçbir şeyi ücretsiz diye,ben buna zamanımı vereceğim diye, önyargıyla yaklaşmayın.Gün gelir o ücretsiz dediğiniz işler size iyi bir çevre ve imkanlar kazandıracaktır.

Tüm bu öneriler ve söylediklerim tecrübeyle sabit tabi.Kimsenin nasihate ihtiyacı yok burda.Ama belki bir öneri ,siz de farklı çağrışımlar uyandırabilir.Hayatınızda bir farklılık oluşturabilir diye paylaşmak istedim.

Herkesin hayattan keyif almasını sağlayamam ama bu satırları okuyan sizlerin hayattan  keyif almasını dilerim.
Sonuçta günlük hayatımızda o kadar çok sorunla dip dibe yaşıyoruz ki...Haberleri duymaya bile tahammülümüz kalmıyor..bu da yetmezmiş gibi günlük telaşeler...İşte bu kadar hayhuy içinde bu etkinlikler hayatınıza anlam katacak renkler... 

Biliyorum ve görüyorum ki blog dünyasında da gerçekten yetenekli arkadaşlarımız var.
Mesela en yakınımda BİR SIRRIM VAR blogunun sahibi Ebru.Harika pasta ve kurabiyeler yapıyor.Umuyorum yakında o müthiş fikirleri , girişimciliği ve samimiliğiyle çok iyi işlere imza atacak.

Mesela PROFESÖR öyküleri ve çizimleriyle bence çok başarılı.İlerde bir çizgi roman yayınlasa ne güzel olur!
Sonra SEMİ MUTLU ELLER'in el işi ürünleri bir harika.Şahsen onun ürünlerini görünce Ali Nesin Matematik Köyü'ndeki Tiyatro Medresesi 'nin tamamlanması için gereken paranın toplanabileceği fikri uyanıyor.Ürünleri o kadar özgün ve güzel ki,hem bağış için hem de onun yaptığı bu güzel şeye sahip olmak için seve seve alırdım...Bilmem anlatabildim mi :))
Bir de NEVROTİK var.Nevrotik'in çizimlerini görünce Aytül Akal ve Mavisel Yener ,Uçanbalık Yayınları aklıma geliyor. Bir gün sayfama gelip "yayınevine gittim ,çizimlerim beğenildi veya değerlendirmeye alındı" diye söylemesini bekliyorum.Umarım bu cümleyi duymam geç olmaz.

Ve daha bilemediğim bir çok yetenek var.Ertelemeyin.bir şeyi yapamam demeyin.Beyinlerimiz küçük ama zihinlerimiz büyük..Tıpkı kalbimizin küçük olup ona bir çok insanı koyabildiğimiz gibi..Düşünün!

Bizler zihnimizle bütün dünyayı elimizde tutuyoruz.
Bu filmi izleyin.Türkçesi Yetenekli Eller.Çok küçük yaştaki çocuklarınız için uygun değil,sıkılabilirler.Ama 8 yaştan itibaren her yaşa uygun ,muhteşem bir film.Bu filmi kaç kez izledim,7-8...daha da izleyebilirim...

İleriki günlerde her günüm sabah öğle ikindi akşam- akşam 8 olmak üzere bölümlere ayrıldı.Ama mutluyum ,çünkü sağlıklıyım.zihnim yapmam gerekenlerle dolu.Zihnim ve kalbim yetiştirmem gereken işlerimle dolu.Çünkü insanların eksikliklerini görmeye ,art niyet aramaya zamanım da yok,buna çalışan kafam da yok.


Böyle olunca da bazı sorunları daha kolay göğüslüyorsunuz.
Bu bana şunu mu demiş! Amaaann:))

bak ben bunları bir yapayım,hayırlısıyla yüzümün akıyla çıkayım.Sizi de düşünmüyor değilim.Elim ne kadar uzanır  bilmem ama kafamda sizin için de düşünceler yok değil...

Hamarat değilim.Çok zeki değilim ama şartlarımı fena zorlarım he:-))

Gününüzün aydınlık ve güzel şeylerle dolu dolu geçmesi dileğiyle...





Yorumlar

deeptone dedi ki…
eğlendim okurken. sonra yine geliyim.
:)
züleyha ve derin öykülerini evet skeç yapabilirsin ki.
:)
deeptone dedi ki…
cem yılmaz yorumunu yanıtladım. oku olur mu bir ara. merak ettim. cem yılmaz yapmaz aynı espriyi iki kez ki.
:)
deeptone dedi ki…
ya nolur yaaaa biraz kısa yazsana.
ikiye bölüp iki kerede yayınlasana veyaaa.
:)
Şükran dedi ki…
öncelikle teşekkür ederim benimle paylaştığın için yazını:)

deep,
arkadaşlarım bir tat bir doku gözterisinden bilindik esprilerinden olduğunu söylediler.ama ben senin dediğini mantıklı buldum ve gitmeye karar verdim.

Yazıları yazarken inan hiçbir plan yapmıyorum.Hani uzun yazayım diye bir kaygım olmuyor.bütün olarak,sohbet gibi aklıma geliyor.Ama haklısın.Kısaltmam ve bölüm bölüm yapmam gerekiyor...

Yazmıyorum yazmıyorum sonra yazıyorum ya,bir kerede acısını çıkartmaya çalışıyorum herhalde:)))

Düşün bu yazı bile teferruata girmemeye çalıştığım yazımdı.Çalışıyorum..Bazılarında yapıyorum ama bazılarında böyle başarısız oluyorum işte:-))

Teşekkür ederim, değerli yorumların için:))
deeptone dedi ki…
ben de thanx ediyorum.
:)
bu film zaten, 2010 gösterilerinden seçmeler ki.
:)
belki sahnede izlemişlerdir, olabiler ki.
:)
Mutlu Eller dedi ki…
Filmi izlemedim, Yetenekli Eller`den bahsediyorum. Benim çocuklarla birlikte izlemeliyim:) Sanırım DVD olarak değil mi, yani sinemalarda oynamıyor?
Ben niye hiç duymadım ki o zaman, bunu da kendime sormam lazım:))
Yazına sonuna kadar katılıyorum. Benden bahsettiğin bölüme bayıldım ayrıca:)) Anlattığın proje ne güzel, seve seve katılacağım bir organizasyon olur aslında.
Bu yazdıklarını, yani herkesin hayattan keyif alabileceği bir şeyleri bulması için kendini tanıması çok önemli. Ne yazık ki bu eğitim sistemi bize çok şey dayatıyor ve çoğu insan sevmediği işlerde çalışıp, bir de üstüne yeteneklerini köreltiyor.
Bunlardan biri de benim aslında. Sevmediğimi anladığım bir bölümde okuyup, üstüne çalışıp, sonra da çocukların doğmasıyla birlikte, "ya ben böyle bir hayat istemiyorum ki" diye düşünüp bıraktım.
Şimdi hayatımı uzun uzun yazmayayım buraya:))
Neyse benim hakkımdaki güzel düşüncelerin için çok teşekkürler:)
gooogoook dedi ki…
Blogunuzu çok beğendim, yazınız çok hoşuma giti:)), müzikler de aynı şekilde, eskiye ait şeyleri seviyorum zaten.. Müşfik Kenter'in seslendirmelerine bayılırım, Kerim Afşar'ın da aynı şekilde. Bu arada 100'üncü takipçiniz olmuşum, geç keşfettiğimden de üzüldüm açıkçası, sevgiler...:)
Şükran dedi ki…
semi,
bu film sinemada oynamıyor.Dvd olarak bulabilirsin.Bulamazsan bana söyleyebilirsin ben elimdekini cdye çeker yine gönderirim sana.Mutlaka çocuklarınla,ailenle izlenebilecek,çok da derin anlamlar içeren bir film.İzlediğinde görüşlerini çok merak ediyorum.
Proje çok güzel.Böyle el işine yatkın senin gibi duyarlı arkadaşlar buldukça proje daha çok genişleyebilir.Senin de aklına yattıysa bunun duyurumunu ve organizasyonda yardım ederim bile.:))
senin hayatını okumak eğlenceli ve manalı olurdu bence.Okumak isterdim ben.Peki şu anki sürdüğün hayat olmasını düşlediğin hayat mı..çünkü ben senin çalışmalarını ve anlatımlarını gıpta ile takip ediyorum.Sende bir gezgin ruhu ve anlatımcılığı var:))
Değerli Yorumun için gönülden teşekkrüler,yorumların beni mutlu ediyor...
Şükran dedi ki…
gooogooook,
Tanıştığıma çok memnun oldum. Hoşgeldin sefalar getiirdin.:)
Beğenerek yazımı okuman ve kayıtsız kalmayıp yorum yazman beni çok sevindirdi.
İadeyi ziyarete gelirim bir kahve içimlik ben de;)
Bundan böyle sık görüşebilmek dileğiyle
Teşekkür ederim:)

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o