Ana içeriğe atla

ŞANSE'CE MECMUA:)



MECMUA : EDEBİYAT : İKİ KADIN BİR ERKEK DUYARLILIĞI 
Hep erkek şairler var dendi.Şairlerin çoğu erkek ,dendi.Ne yani dedi içimizden biri ,erkekler bizden  daha mı  duygulu,daha isteri? Oysa bir Turgut Uyar erkek diye okunmaz değil mi ;onu Göğe Bakma Durağı için başka şiirleri için de okuruz.Şair şairdir.Şairin kadını erkeği olmaz.Ancak bir kadın duyarlığı vardır yazanda,o kadar ! Birhan Keskin'i de bu anlayışla okuduk.İyi ki okumuşuz...Ne güzel şiirler yazmış...Hayat ne ironik değil mi ,bazı insanların sancı ve acı ile yazılmış ,hırpalanmış ruhlarının içtenliklerine bizler dilimizden düşürmüyoruz..Üstüne kıskanıyoruz,keşke bu dizeleri ben yazsam diye...İlk hırpalanmamızda mızmızlanacak olsak bile...  

Aşk

Sevgilim sabahın erkenini seviyor,
ben geceyi ve esmerliğini onun,
o dorukları sevior, korkuyor bundan
ben rüzgarla buluşan tepeyi, tuhaflığı,
ona bir yeşil gülümsüyor,
ben, hayatı delice sevdiysem nasıl,
diyorum, seni de öyle.
O kendi boşluğunda oyalanan günlerde
canı sıkılan bir çocuk gibi uyuyor,
ben göğe bakıyorum geceden,
kendi çukurunu bulmuş deniz gibiyim
diyorum, yanında,
o sabahları eğilip öpüyor denizi.

Çıplağın çıplağımda, rüzgarın dağımda olsun,
esmerliğin gecemde, öyle kal.
"Bulutlara bak, gidiyorlar, hızla" diyorsun,
yağmur bir yalıyor yüzümü,
bir duruyor. Sabahları eğilip yüzüme
öpüşün geçiyor bir, bir duruyor aklım.

Su ve rüzgar, dağ ve doruk, sonsuz hepsi,
oysa camdaki sardunya gibi üşür
bana biçtiğin ömür, ölüm geliyor aklıma bir
bir, çıplağın çıplağımda.

Rüzgarın dağımda olsun esmerliğin gecemde
öyle kal, sana sonsuz sarıldığımda.

Birhan Keskin

Sonra sürdürdük kadın duyarlığımızı. derdimiz yok öyle kadın olsun erkek olsun.Ama bu tabiatta farklı  şiirler yazıldığını bilelim.Farksa fark !  Deli Kızın Türküsü,Suavi'nin şarkılarına güfte olan şair Gülten Akın'a kulak verdik.Çok iyi ettik , çok iyi etmişiz.Her şiiri ayrı bir tabiat ama Seni Sevdim yüreğime dokunan şiirlerinden biri oldum...Bilmem ben de mi acaba bir şair duyarlılığındayım bugünlerde... 


SENİ SEVDİM

Seni sevdim, seni birdenbire değil usul usul sevdim
"Uyandım bir sabah" gibi değil, öyle değil
Nasıl yürür özsu dal uçlarına
Ve günışığı sislerden düşsel ovalara

Susuzdu, suya değdi dudaklarım seni sevdim
Mevsim kirazlardan eriklerden geçti yaza döndü
Yitik ceren arayı arayı anasını buldu
Adın ölmezlendi bir ağız da benden geçerek
Soludum, üfledim,yaprak pırpırlandı Ağustos dindi
Seni sevdim, sevgilerim senden geçerek bütünlendi

Seni sevdim, küçük yuvarlak adamlar
Ve onların yoğun boyunlu kadınları
Düz gitmeden önce ülkeyi bir baştan bir başa
Yalana yaslanmış bir çeşit erk kurulmadan önce
Köprüler ve yollar tahviller senetler hükmünde
Dışa açılmadan önce içe açılmadan önce kapanmadan önce
Nehirlerimiz ve dağlarımız ve başka başka nelerimiz
Senet senet satılmadan önce
Şirketler vakıflar ocaklar kutsal kılınıp
Tanrı parsellenip kapatılmadan önce
Seni sevdim. Artık tek mümkünüm sensin

Gülten Akın

Ece  Ayhan.Çanakkaleli şair diye zihnimde kalmış.Okunması zor şairlerden deniliyor.Her sene Keyif Sanat Kahvesi'nde okunur.Ben de her sene gider gider alıştırırım birden kayıplara karışırım.İşte o zamanlar okunurmuş Ece Ayhan.Bu sene bu ritüeli aşmak istiyorum.Gidip gidip kaybolma durumları yaşamak istemiyorum.Bu yüzden Ece Ayhan için hazırlanıyorum.Talat İçöz der ki : şiirlerinde ve diğer yazılarında da sert üslubu olan şair. kendine özgü. uçtur. sıradanlığı reddeder. ödünsüzdür.
Bana kalırsa ve okuduğum kaynaklardan da çıkardığım sonuç : O Türkçe yazmaktan ziyade kendini dilini oluşturmuş Ece'ce bir şair.....



MOR KÜLHANİ
1.Şiirimiz karadır abiler

Kendi kendine çalan bir davul zurna
Sesini duyunca kendi kendine güreşmeye başlayan
Taşınır mal helalarında kara kamunun
Şeye dar pantolonlu kostak delikanlıların şiiridir

Aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler

2.Şiirimiz her işi yapar abiler

Valde Atik'te Eski Şair Çıkmazı'nda oturur
Saçları bir sözle örülür bir sözle çözülür
Kötü caddeye düşmüş bir tazenin yakın mezarlıkta
Saatlerini çıkarmış yedi dala gerilmesinin şiiridir

Dirim kısa ölüm uzundur cehennette herhal abiler

3.Şiirimiz gül kurutur abiler

Dönüşmeye başlamış Beşiktaşlı kuşçu bir babanın
Taşınmaz kum taşır mavnalarla Karabiga'ya kaçan
Gamze şeyli pek hoş benli son oğlunu
Suriye hamamında sabuna boğmasının şiiridir

Oğullar oğulluktan sessizce çekilmesini bilmelidir abiler

4.Şiirimiz erkek emzirir abiler

İlerde kim bilir göz okullarına gitmek ister
Yanık karamelalar satar aşağısı kesik kör bir çocuğun
Kinleri henüz tüfek biçimini bulamamış olmakla
Tabanlarına tükürerek atış yapmasının şiiridir

Böylesi haftalık resimler görür ve bacaklanır abiler

5.Şiirimiz mor külhanidir abiler

Topağacından aparthanlarda odası bulunamaz
Yarısı silinmiş bir ejderhanın düzüşüm üzre eylemde
Kiralık bir kentin giriş kapılarına kara kireçle
Şairlerin ümüğüne çökerken işaretlenmesinin şiiridir.

Ayıptır söylemesi vakitsiz Üsküdarlıyız abiler

6.Şiirimiz kentten içeridir abiler

Takvimler değiştirilirken bir gün yitirilir
Bir kent ölümünün denizine kayar dragomanlarıyla

Düzayak çivit badanalı bir kent nasıl kurulur abiler?

 Ece Ayhan


MECMUA : ŞANSE MAGAZİN : 10 GÜN ORTADA YOKUM !



Pink Floyd pazar sabahıma eşlik ediyor.Güya bugün uyuyacaktım ben.Yapmam gerekenler uykumu dağıtıyor.Günler yetmiyor bana desem.Zaman yönetimi ile ilgili bir seminer olsa fena olmaz.Bugünlerde yetişemiyorum,hep geç kalıyorum bir yerlere.Gönül istiyor ki sık sık yazayım.Bugün bile zamanımdan çalarak ,paylaşmak istediklerim çok birikmeden ,ertelemeden geleyim dedim.
Tüm günlerim sabah öğle akşam şeklinde bölünmüş şekilde.Yılbaşı akşamını bile evimde dinlenmek için fırsat biliyorum.anlayın siz:)
Yılbaşı için aldığım dört daveti nazikçe geri çevirdim.İçimden de
Tanrı'ya dua ediyorum :
-Tanrım ne olur ,bu dört daveti geri çevirdim diye beni cezalandırma.Biliyorsun ,haklı bir mazeretim var :(


Önümüzdeki günlerde gireceğim sınav,tiyatro çalışmaları,koro çalışmaları,sonra bir daha tiyatro çalışmaları derken yapmam gerekenler birikti.Anlayacağınız şu önümüzdeki 10 günlük süreçte oturduğum,yattığım,gezdiğim günlerin(ne gezdiysem artık!)acısını keyifle çıkartmış olacağım.
Ee haliyle bu süre zarfında ben buralarda pek olamayacağım.



MECMUA : CİLT BAKIMI : HERBALİFE 

Tabi bu koşturma arasında yeni deneyimler elde etmedim değil.Mesela ben gibi cilt bakımı ,kozmetik ürünleri konusunda bilginiz pek engin değilse,bu tür şeyler konusunda şüpheli hareketler içindeyseniz ,doğru adrestesiniz. 
Benim ,çok şükür cildimle çok aşırı sorunlarım yok.Ama yüzüm karma bir cilt olduğu için yüzümün bir kısmında siyah noktalarım mevcuttu.Cumartesi sabahında yaptırdığım cilt bakımı sonucunda harika neticeler aldım.Öğrendiğim ve gördüğüm şeyler ,bizzat kendim tecrübe etmiş biri olarak, beni olumlu yönde etkiledi. 
Evimize gelen bir uzmanın sıcak,ilgili,bilgili anlatımları sayesinde cilt bakımını ihmal etmememiz gerektiğini öğrendim.
Çok küçük bir deneme söylüyorum,dikkat edin :



Bayan annemin bir eline marketlerden satın aldığımız şampuanı sürdü.Diğer eline ise kendi ürünlerinden bir şampuanı sürdü.Bir süre sonra kendi ürünlerini deri içine hapsedip krem etkisi yapıp içine hapsetti.Marketten aldığımız ürün ise emilmedi ve içine hapsetmedi.Üstelik bir süre sonra kaşıntı yaptı.
Bunun nedeni ,ürünlerinin vitaminli ve aloe vera özünün doğal olması.Gözümle görmesem atıyor derdim amaaa...Saatler sonra bile annemin eli krem sürmüş gibi yumuşacıktı..Diğer elini ise kaşıntı yüzünden yıkamıştı.Hem bu ürünlerin yapımında amerikalı bir profesör yeralmış ve kendisi Nobel Tıp Ödülü almış.
İşte cumartesi sabahında cilt bakımı seansında öğrendiğim bilgiler.Bu harika ürünün markası ise -belki duymuşsunuzdur- HERBALİFE !
Bize gelen bayan oldukça genç bir bayandı.19 yaşlarında aşırı kiloları dolayısıyla yaşı 45 gibi görünen bu bayan Herbalife'ın ürünleri sayesinde düzenli kilo vermiş.Fotoğrafını gösterince gözlerime inanamadım çünkü fotoğraftaki bayanı ,bize gelen bayan arkadaşın annesine bile benzetemedim,düşünün !

Biliyorsunuz,sayfamda bu tür şeyleri pek paylaşmıyorum.Çünkü tecrübem ve bilgim az bu konuda.Ama yakından tecrübe ettiğim bu ürünleri sizinle de paylaşmak istedim.
Çünkü inandım ki,ürünlerinde multivitamin var.Vücudumuzun neye gereksinimi varsa cildimizin de olduğuna inanılarak üretilmiş.

Mutlaka HERBALİFE sayfasını ziyaret etmelisiniz :-))



MECMUA : TİYATRO : OYUN VE OYUNCULAR 

*Haldun Taner'in Fazilet Eczanesi ve Ay Işığında Şamata oyunları arasında gidip geliyorum.Oyunda bir kaç oyunculara göre uyarlama yaparsam iyi.Grup istekliğini koruyor...
*Hani bir çocuktan bahsettim,merak edenler için söylüyorum,beklemeye alınan çocuk bir kaç seneden beri geliyormuş.Buna rağmen grup onu benimsememiş görünüyor.Veee artık gelmiyor :( 
Sanırım hocadan telefon numarasını alıp onu gruba davet edeceğim,bilmiyorum sonra ne olur :))
*Görme engelli Sevgi Ablamız da oyunda oynayacak.Çok heyecanlıyım çok:-))

Her Telden mecmua okudunuz.Ben gelene kadar afiyette kalın...Yeni yıl hepinize hayırlı uğurlu olsun...
Hoşçakalın şimdilik... 
 

  



Yorumlar

Profösör dedi ki…
Mecmuanı beğendim. Ayda bir, kısa kısa metin ve belgelerle devam ettirmek güzel bir paylaşım olur.
Unknown dedi ki…
şanze pazar radyo yayını benimle son buldu sanırım,kaç zamandır sorucam unutuyorum ama mecmua bu boşluğu dolduracak gibi.bu yorumu yayaınlamayabilirsin,sen oku yeter:)
deeptone dedi ki…
neşeli verimli yıllaar.
:)

keskin çarpıcı şair.
bi kitap yazmıştım.
kahramanı keskindi.
hatırlarsın belki.
sema kaygusuz, karaduygun.
:)

ayhan nasıl ölmüş biliyor musun?
Şükran dedi ki…
Profesör,
hımm aslında bir kereliğine oluşan bir yazıydı ama ,tabi neden olmasın,iyi fikir:)Önerinizi önemle dikkate alıyorum.Teşekkürler:)

Ebrucum,
radyo yayınları yine o zamanki yoğun şartlarımdan dolayı kaldı.Ama olsun ,seninle güzel bir son oldu o da.Tadında iyiydi.Bu yazıyı da sadece bir kerelik yazmıştım ama sanırım devamı gelecek..Ki,zaten bundan böyle çoğu yazım böyle olur görünüşe bakılırsa:-))
Yorumların benim için kıymetli,bunu bilesin:))

Deep,
Sana da blog meleği,gönlünce ve senin için ne iyi olacaksa onların olması dileğimle..
evet hatırlıyorum,sema kaygusuz ,benim ise okumayı istediğim,merakımı cezbeden yazar..

Ece ayhan ,
aslında tam çanakkaleli bile değil.1940'da ailesiyle birlikte Çanakkale'den İstanbul'a taşınıyorlar.Şiirlerinin bazılarında Çanakkale'den bahsettiği için mi olsa gerek zihnim onu hep nedense Çanakkale'li olarak kodluyor.
Ece Ayhan İzmir'de bir huzurevinde hayata veda ediyor.O zamanlar için Yalova'ya bağlı Eceabat'a gömülüyor naaşı.:(
Aklımda kalanlardan bir kaç bilgi.bu hafta Ece ayhan için hazırlanıyorum.Şiirlerinin okunması gerçekten bana da zor geldi:)

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o