Ana içeriğe atla

Gel gel ne ararsan burdaaaa...Şükriye'ye gel..Şanse'ye gel..:)

Katina'nın elinde makası....Biçemez aahhh biçemez....biçmesini bilmez yavrum gülüm katinam .Getir biçeyim getir biçeyim...dikmesini bilmez yavrum gülüm katinam..getir dikeyim getiiiiir dikeyim...

Hop...hop yandan civanım..yandan..seviyorum seni candan,seviyorsan handan ,boşan gel kocandan...
teyteytey...hüüüüp !



Yavaş yavaş emellerime yaklaştığımı düşünüyorum.Zahmetli oluyor ama bu kadar zahmetin sonunda da duyduğum sevinç anlatılamaz !

Size geçen gün dikiş öğretmenimden bir kuple bahsetmiştim ya..bahsedip kaçıvermiştim hani.Ordan anlamışsınızdır biraz dikişe hevesli olduğuma. Öğretmenin bazı entrikaları sonucu yarım kalan dikişi tamamlanacak eteklerimin olduğuna ise girmemiştim...İşte sonunda onları da tamamlayabileceğim !

Promise 1409 . Dikiş kursunda kullanmıştım çoğu işi de görüyor hani 

Singer taşıma çantam.Bir beyazı bir ahşabı bir de ince kılıf gibi çeşitleri var.Ama ben bilhassa bundan istedim:)


Ben dikiş makinesi aldım a dostlar ! Ne zamandan beri nasıl özeniyordum nasıl ! Sonunda geçen gün araştırdım ettim, aldım geldim .Daha bir kere açıp da kullanmak nasip olamadı.Köylere,ilçelere gitmekten.Hafta sonu denerim ben bunu ,dedim. Sen misin plan yapan;hemen başka bir programla o günüm de doldu.Pazar da doldu.Üzerimi değiştirmek şart olmasa evin yolunu da zor bulacağım!

İşte bu telaşeli ,koşturmalı günlerimden bir fırsat olup da deneyemedim.İçim nasıl kuduruyor ya,içim kudurdukça evde boş zamanım olmuyor bir türlü.Uzun uğraşlar sonucu aldım bir de.
Günlerden bu yana işim arasında hem internetteki sitelere,hem şehirdeki mağazalara bakacağım ,hesap kitabını tutturacağım diye kafamın etini yedim.Sonunda aldım.Kutusunu elimde taşırken yolda durup durup gülümsedim.İçim içime sığmıyor nerdeyse 'ver hemşehrim ordan bir mendil şurda bir oynayak' diyeceğim ,o kadar ! 

Coco Chanel beni etkileyen isimler arasında. Erkek gömlekrini kadında vücut bulduran  stilist.

Bu dikiş makinesi ile beraber ilerdeki hayalime yaklaşmış bulunuyorum bir kısım.Meraklanmayın terzi olmayacağım.Bir Coco Chanel olmak için de iddiam yok.Ama ilerde kendim tiyatro kostümlerini dikebilirim.Değil mi :))

Aslında çok özellikli bir şey almadım.Dedim ya ileride bir terzi olmak gibi bir iddiam yok.Temel dikişleri,temel  becerileri olsun yeter.zaten günümüz teknolojisinde artık herşeyi yapabilmek mümkün.Bir ara Halk Eğitim Müdürü geldi mağazaya.Tanışıyorduk zaten.Tradi serisini niye almadınız ,dedi.O an bir kuşku geçti aklımdan.Acaba vermişken parayı öyle bir şey mi alsaydım,dedim.Sonra bu nene yetmiyor dedim kendi kendime:)

Zaten bugün bizim tiyatro minibüs ilçeden dönerken uçurumun kenarında kar da tipiye dönüştürürken yolda kaldı.Minibüs de bayağı döküntü bir şey.Sahnede şak şak şak alkış,ıslıklar,pek güzel oynadın abla'lar...yola çık o oyuncudan eser yoktur.Marça bas ,kontağı çevir,vites boşta,çok çalıştırma,rampa fazla benzin yiyormuş mesela..Araba kullanmasını bilmeden sanayi otosunu öğrendik ha ! Rezillik rezillik ! 
İşte o an düşündüm ilerde ben bunları çooook hatırlar gülerim anı hatıratımda bir gülücük anım daha olur ! 
Dikiş makinesini de alınca hayalime yaklaştığımı gördüm !Bugün rezilliğini yaşayan yarın gülistanlığını görür hesabı !  

Tabi benimkisi böyle değil.İçi polarlı kıvrılabilen,bilekte biyesi olan ,arkadan fermuarlı,tapuğu tahta görünümlü.Tapuk boyu ve rengi tutuyor ama :-))


Bugünlerde herşeye bri çocuk gibi sevinir oldum.Ömrümde ilk kez renkli bir bot aldım.Süyet,bordo ,tapuklu,hem de istediğim uygun fiyata.Körün istediği bir göz,allah verdi iki göz denir buna !
Şimdi hep tapuklu ayakkabı istemişimdir.Ama boyum uzun olduğundan bir türlü cesaret edememiştim.süet de istiyordum.O da yağmura çamura pek gelmiyor derken onların da spreyi çıkmış şimdi.Renkli de bir bot istemiştim.Ama tüm bunlar bir yana bütçemi de bu bot için az bir miktar ayarlamıştım.O da tam ben vazgeçmişken bottan,denk gelmez mi !

Sonra ne zamandan beri saç kurutma makinesi diyordum.Maşa ile düzleştirici Philips olunca,Philips'in ürünlerinden de son derece memnun olduğum için kurutma makinesini de öyle düşünmüştüm tam set olsun diye.Onu da geniş bir piyasa taramasından sıkı bir pazarlık sonucu onu da aldım dikiş makinesi ile beraber. Mağaza sahibi bundan önce ondan alışveriş yaptığımı bilerek,sanırım azıcık da konuşkan ve sevimli oluşuma,tekrar ona geldiğimi bilerek yardımcı oldu sağolsun.

Ben de böyleyim işte.durur durur kaç sene.Sonra gözünü çıkartırım alışverişin.Tane tane olmuyor ki ,kampanyası filan denk geliyor,alıyorsun.Ee fındık fıstık şeylere harcama yapmayayım ,alınca uzun süre de kullanılıyor mantığından bir dönem sık alışveriş etmiş gibi görünüyorum.

Alışveriş etmesini sevmem ama etmeden araştırmakta fayda var.Bazen internette gördüğün ürünü bir dükkandan daha uyguna alabiliyorsun bence.

Geçen gün gazeteden Falih Rıfkı Atay'ın kuponlarını biriktirdim.Piyasasa satılanların aynısı.bir tek Hürriyet yazıyor üstünde.Ben memnun kaldım.Bilenler bilir ,yayınevine kadar dikkat ederim kitap alırken.Bunu da öyle inceleyerek almıştım.Yaysat'a gittim.Bir başka kitap için bilgi sorarken Yaysat amca bana biriktirdiğim kuponların haricinde iki Atatürk kitabı ve bir kitap daha hediye etmez mi ! 
Ki,o güne kadar bu kupon işlerine hep annem giderdi.

Ha bir de bugünlerde neyi söylesem sanki bir süre sonra oluyormuş gibi.Ne zamandan beri artık yetişkin tiyatrosu da yapmak istiyordum.Haftaya,akşam onun da provaları başlıyor.Benim en çok sevdiğim tiyatro yazarlarından biri Moliere'in Hastalık Hastası.Roller bize mesajla iletilecekmiş.Umarım bana orda başrol vermezler.Gerçekten çok büyük sorumluluk almak istemiyorum şimdi.Hem sınavlarım hem günlük tempom hem şiir günleri hem arkadaşlarla buluşmalarım aksamasın yani;)) 

Neyse tüm bunları sehpamın üzerine koyup bunlarla yatasım var ,Bayram çocukları gibiyim.

Allah nazardan korusun Yarabbim ! Çok şükür !Kısmetim bu konularda açık :))

Şimdi en çok istediğim antika bir daktilo.ama çalışıyor olacak ! Onu da aldım mı ,değmeyin keyfime :)

Sıra ona da gelecek ,ona da gelecek ,inanıyorum ben :-))

Bugünlerde böyleyim ben işte.Sayfanıza ucu bucak yetişiyorum.Unutuldunuz sanmayın sakın,sırayla giriyorum.  

Şanse'den haberleri dinlediniz.Bir dahaki haber bültenimizde görüşmek üzere.

Birlikte bol kısmetli günlere...:)     

Şiir günlerimiz cumartesiden perşembeye alındı.Geçtiğimiz hafta Ahmet Günbaş şiir günü yaptık.Bu şiirinde şu dizeler bilhassa yüreğime vurdu:

Şehrengiz


Ansızın uyanırsın bir yağmurun kucağından
Bütün oyuncakların ağlamaklı/Düşlerinse
bulanık akar/Takılır peşine kentin çiçekli
sarhoş rüzgarı sisli intiharlar sıcağından

-Haydi git gidebilirsen
Her göçte bir kırbaç izi-

Tel tel uzar özlemlerin kaynar dökülür
Hangi dostun gölgesine girip çıksan / Eski
bir sevgilinin saçlarıdır ellerine dolanan
İlk kadehte içinden bir istasyon sökülür

-Haydi dön dönebilirsen
Ufkunda kopuk kopuk umut eskizi-

Hangi algın yamaca vursan bir akşam üstü
Yüzün demlenir her dönemeçte / Kırım kıvrım
bir hüzündür şiiri eksik bir atlası teslim
alan sevdanın yenik askerinden suç üstü

-Haydi kal kalabilirsen
Dilinden düşürme o şehrengizi-

Ahmet Günbaş 
Dize Dergisi Mart 2000 sayısı



Boşluk  şiiri de ayrı bir etki bıraktı bende.:)  

Yorumlar

Unknown dedi ki…
canım ne güzel haberler bunlar!
keyfinin yerinde olması ayrıca mutlu etti beni.
tiyatro için kendi kostümlerini dikmek,yetişkin tiyatrosunda oynamak harika gerçekten de.keşke bir gün seni izleme fırsatı bulabilsem.hastalık hastasını daha önce izlemiştim tiyatroda ve çok eğlenmiştim.umarım birgün seni de izlerim bu oyunda:)
botlarını nereden aldın?uşakta bulamıyorum demiştin:)
başka gelişmeler var mı?anladın sen:)
Şükran dedi ki…
çok şükür canım herşeye rağmen bir gülen dünya tarafı var bu yaşamın:)
İnan benim de öyle oluyor artık.Sizin mutluuğunuz benim ,üzüntüler de hepimizin oluyor değil mi,seviniyoruz mutlu olduğumuza:)
İnşallah bir gün o da olacak ve sen benim davetlim olacaksın:))
Kısmet de orda ya.Aklımdan çıktığı bir gün olmaz dediğim yerde ,pek alışveriş etmediğim mağazaların birinde tesadüfen gördüm.Fiyatı da gördüğüm o fahiş fiyatlı botlara göre çok uygundu.Yani gelip gittiğime değmezdi İzmir'e şuraya buraya:-))
Boyum bir karış daha uzadı,kulaklarım Manisa oldu:))


Mutlu Eller dedi ki…
Çok sevindim:)
Dikiş makinesi almana özellikle sevindim. Terzi olman gerekmiyor gerçekten. Basit tekniklerle dikilecek çok şey var. Stres atması da cabası:) Ben dikişi küçükken annemin yanında ona bakarken öğrendim. Bize hazır kıyafet pek almazdı. (yoktu zaten) Kendisi dikerdi.
Çok da iyi yapmış. Şimdi çok daha iyi anlıyorum.
Güzel günlerde keyifle kullan. Diktiklerini göstermeyi unutma:)
Sen böyle tiyatrodan bahsedince, aklıma Cem Yılmaz`ın anlattığı bir şey geldi. Sahnede varsın, alkışlanıyorsun, iniyorsun, kimi gösteri salonları yetersiz, orada sanatçılık bitiyor işte demişti.

Kitaplarını da keyifle oku:))
Profösör dedi ki…
Güzel bir paylaşım olmuş. Ben de ilkokuldan sonra tam altı ay terzi çıraklığı yapmıştım. Dikişi severim. Hatat pantolon paçalarını kendim balık sırtı yapar teyellerim.:))
Şükran dedi ki…
Semi Mutlu eller,
benim annem de bize hazır almaz,elinde dikerdi.Çok özeldir ,ben de yeri ayrıdır:))
dikiş dikmeye karşı benim de acayip bir iştahım var.Yaptıklarımı paylaşacağım elbette.Bakalım senin gibi güzel önlükler dikebilecek miyim;)
aynen aynen,cem yılmaz'ın o stand-up'ını ben de izlemiştim.Benzer durumlar :)
Şükran dedi ki…
Profesör,
siz benden bile becerikli çıktınız.Dikiş değil mi,güzel !
MEğer ne çok dikiş seven blog arkadaşlarım varmış,ne güzel ya:-))
siyah kuğu dedi ki…
Çok sevindim senin adına, güle güle kullan arkadaşım.
Bende istiyorum dikiş makinası kullanıncada ilk izlenimlerini yazarsan sevinirim
Sevgiler.
Şükran dedi ki…
Siyah Kuğu,
çok teşekkür ederim.Evde bir olduğum gün deneyeceğim,izlenimlerimi mutlaka yazacağım.yazmazsam çatlarım:))
sevgiler
Şahin Şirin ERDEM dedi ki…
güle güle kullan makinanı. :)
bu ülkede sanatçılar ne yazık ki hakettikleri karşılıkları alamıyorlar. bunu istiyorsan yurt dışını düşüneceksin..oralarda sanatçılar hakettikleri değeri görüyorlar.
hastalık hastası nı tiyatroda izlemiştim. umarım bir gün seni de izleriz.ve çok mutlu oluruz.. :)
Şükran dedi ki…
Shirin serkan ,
çok teşekkür ederim,güzel söz ve temennilerin,önerin için...
Kafam kızar da bir gün deli damarım tutar da bir yolunu bulur yurtdışına da giderim,
Moliere çok sevdiğim bir yazar.Yaşamı da bana çok asil ve erdemli gelir.
Umarım bir gün daha iyi yerlerde oynama şansımız olur da ,benim davetlim olursunuz,ben de memnun olurum:))
Şahin Şirin ERDEM dedi ki…
bir gün elbette çok daha iyi yerlerde oynayacaksın şükriye.. davetlin olarak izlersek ne güzel olur. :)
yazı fontu çok iyi oldu. ama yorum fontuna daha bişey yapamamışsın galiba :))
ben mercek kullanmaya alışkınım. :)
kayaçların içeriğindeki mineralleri görmek için mercek kullanırız.. :)
selamlar.. sevgiler..

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o