Ana içeriğe atla

Tiyatronun Ardından...

Boşuna bugünlerde aklıma Gratowski düşmedi.Meğer aynı günde doğmuşuz biz.Hakkında bugünlerde ufak çaplı bir araştırma yaparken öğrendim bu gerçeği de.Enid Blyton da böyle düşüvermişti aklıma.Bir baktım onunla da aynı gün doğmuşum.
Gratowski ,deneysel tiyatro kuramcısı.Enid Blayton da çocuk kitaplarının macera romanı yazarı.İkisiyle de bir ortak noktam var kendimce.
Nerden mi aklıma geldi bunlar !
Uzun bir süre içinde klasik bir tiyatro oyunu oynadığım için artık daha doğal,kendi halinde,bir o kadar da zıt karakterleri bir arada oynamak istediğim  için neden olarak sayabilirim.
Bir de klasik tiyatro anlayışında kostüm,dekor,makyaj daha çok ön planda oluyor.Oyuncu ne yaparsa yapsın ,kostüm onun havasını verdiği için kendi kişisel gösterin arka plana atılıyor.
ayrıca tiyatro oyunu oynayacak salon sıkıntın olunca çalışma şartlarını etkiliyor. Haliyle bununla beraber büyük bir ekip olunca bu sıkıntılar artıyor.bu yüzden sanıyorum bugünlerde Gratowski'nin kulağını çınlatıyorum sık sık.Çünkü kendisi tiyatronun sadece salonlarda yapılamayacağını öngörüyor.

Sanıyorum bugünlerde benden sık sık Uşak mekanları duyacaksınız. Sık sık esnaf ziyaretleri yapma niyetim var.Mesela haftanın bir günü bir kuaförde çalışabilirim.Haftanın diğer bir günü de bir spor salonunda çalışabilirim.Bir yerde gördüm karate kursu veriyorlarmış.Belki hareketlerime farklı bir form vermek için bir fırsat olur bu.Ay ay çok bedavacı gördüm kendimi şimdi;)

Kafam boşaldı ya .Dinlenmeye zaman ayıracak durumumda yine zihnimi ve vaktimi doldurmaya çalışırken buluyorum kendimi.

Bu kadar lak lak ettiğim yeter.hadi ben biraz müzik dinleyip zıplayayım.sonra stantta mankenlik yapmaya...
Sözüm ona dün önümden geçen çocuklar beni gösterip manken diye bahsetmişler.İyi güldüm hani:))

güzel bir gün olsun....

Yorumlar

Unknown dedi ki…
çocuklar haklı sayılır,tam bir manken fiziğindesin canım gerçekten de.:)
Şükran dedi ki…
ayy çok teşekkür ederim.Zaten o fizik olmasa azcık da sahnede görmeseler kimse stantın yanına bile sokulamayacak ebru:-))
Mutlu Eller dedi ki…
Uşak`a hiç gitmedim.
Manken olmak da fena değilmiş:))
Şükran dedi ki…
evet yakında moda çekimlerinde görürseniz şaşmayın,dermişim:-))
şaka bir tarafa Uşak'a bir gün yolunuz düşerse ağırlamak isterdim sizi:)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o...

Guguk Kuşu'ndan Uyanış'a

Gecenin kör vaktinde fikirlerim üşengençliğimin esiri olmadan fırından yeni çıkmış bir simiti ağzımda erimesini bekler gibi yazıyorum buraya.Taze ve çıtır çıtır etkisini kaybetmeden.Çünkü soğuyunca aynı keyfi almıyor insan.Çay, kahve, çorba nasıl sıcak içilmeliyse öyle de yazılmalı yeni bir sinema filminin tadı. Ben filmi uzun uzadıya anlatmayı pek sevmem aslında.Anlattıklarım  filmin müzikleri ,karakterleri ve oyunculukları ve konunun nasıl ustalıkla işlendiğidir ,beni ne derece etkilediği ve bende neler uyandırdığıdır. Henri Carter Bress fotoğrafı İnsanları severim.İnsanları izlemeyi çok severim.İnsanları yürürken kulağımdaki soundtrack müzikle izlemeyi severim.Alışveriş merkezinin cam kenarına oturup bilgisayarımı masaya koyup hem yazı yazmasını hem insanları izlemesini severim.Bu yüzden fotoğraf gerçek gelir bana.Tiyatro ayrı büyü .Sinema ise ayrı bir beyaz cam büyüsü.Karakter ve durum sinemaları ise bir o kadar etkiler ve büyüler beni.Bu sebepten olacak ;ben ...

Anitta'nın Laneti

KENDİME YAZILAR: Matematikte Sondan İkinciymişiz : Türkiye’ye bir açık oturumda konuşma yapmak üzere gelmiş olan Nobel ekonomi ödüllü matematikçi John Nash, Türkiye’nin matematik bilgisinde... http://www.mutlueller.com  bloğunda yeni gelişmelerini takip ederken Mahfi Eğilmez'in sitesine rast geldim.Doğrusu Semi'nin bloğuna ne zaman uğrasam öğreneceğim mutlaka bir şeyler bulunuyor.Bu yüzden kendisi en sık takip ettiğim blogger arkadaşlarımın arasına girdi. Ordan hareketle Mahfi Eğilmez'in matematikle ilgili yazısını okudum. Mahfi Eğilmez de zaten sık takip ettiğim bir yazar.Kendisi ekonomist dışında tarihle de yakından ilgileniyor.Özellikle Hititlerle ilgili yazdığı Anitta'nın Laneti adlı kitabını okuduğumda Hititlerin şimdiki türklerin yaşayışıyla birebir örtüştüğünü gördüm.Yemekleri,kültürü ,ekonomisinin şimdiki yaşayışımıza benzerliği bende hayret uyandırmıştı.Önceden bu tür tarihe ilgi duymayan ben artık eski çağların medeniyetleriyle de yakın ilgilenir oldum.Y...