Ana içeriğe atla

................




Ayyyy sabah sabah duydum şoklara girdim ! Meğer gündemin yüzeyselinde takılı kalmışım ben. Sabah annemle sohbet ederken ağzından şöyle bir cümle çıktı annemin : "artık kurumların adı Atatürk ile başlamayacak" "Atatürk Kültür Merkezi ,Atatürk Kapalı Spor Salonu...." bu ne ?
Şaka mı bu ,dedim.Aslında beklenilmeyecek bir şey değil bu.Ama ne bileyim onlar benim uydurmalarımdı ,gerçek olmamıştı.
Tüylerim diken diken diken oldu.Atatürk ibaresi kaldırılıyormuş.Bayramlarım kutlanmıyormuş.
Kanım dondu resmen ya.
Hele ki evlerimize astığımız bayraklar ve atatürk resimlerimiz bile izinli olacakmış.
Oktay Sinanoğlu'nun Bye Bye Türkçe'sinin ilk bölümü vardır hani.İlk okuduğumda çok korkmuştum ,endişelenmiştim.bir o kadar da içimdeki o ataleti yenmemin bir sebebiydi o örnek.
Nasıl korkmuştum o kitabı okurken ben !
İnsanlara bir silkelenin, bir kendinize gelin,herşey bu kadar iyi olamaz ,yaptıkları bazı yanlışlıkları da görün,bu kadar da kendi hatalarınızı görmezden gelmeyin.
Bir silkelenin, bir yorumlayın ya.
Atatürk gibi büyük lideri tarih sayfasından çıkarmaya çalışıyorlar.Yanılıyorlar bunu da biliyorum.Onlar istediği kadar böyle şeylerle sildiklerini düşünsünler.
Ne yapabilirim silkelemek için ?Nasıl başa çıkmalı ?Neler yapmamız gerekiyor ?
Onlar örgütleniyorsa biz de örgütlenelim.Bu öyle mitinglere çıkmayla bas bağırarak olacak şey değil.Biz de bayramlarımızı onlarsız coşkulu kutlayalım.Onlara rağmen ,onlara rağmen ,ona buna sataşmadan,onu bunu provoke etmeden eylemlerimizle anlatalım ,bize Atatürk'ü unutturamayacaklarını.  Daha çok çalışmamız lazım.Bilginin,ilmin,mantığın,kültürün sanatın ekip gücünün ne olduğunu görmeliler.Soruna odaklı değil çözüme odaklı olabilmek.Onlara rağmen bu eserleri koruyabilmek,bu değerlerimizi korumak,Atatürk'ü hep hatırlamak ve onun izinden yürümek...Çocuklarımıza daha fazla zaman ayırmak,etkinliklere vakit ayırmak,kendinize değer verip çevrenizdekilere de o değeri gösterebilmek,imrenilmek ,farklı kültürel aktivitelerden bulunmak ....Bahaneler yerinize yaşam tarzımızı değiştirelim.Biz değişirsek çevremiz de değişir.Biz değişirsek,çocuklarımız da değişir.Çocuklarımızı daha fazla dinleyelim mesela.İleride büyüyecekler ve yaşadığımız hayatta onlar aktif olacaklar.Çabalayalım.Benim yapışımdan ne olur demeyelim,yapalım ve bak onun için farketti diyelim.
Sorunlarımızı yeterince konuştuk zaten.Çözüm bulup eyleme geçmek gerekiyor artık.
Bu ülkede insanlar düşünceleri yüzünden bile asılsız iftiralar uydurularak hapishanede yatıyor.Belki beni bile birgün balyoz davasından mahkum edebilirler !Trajikomik değil mi ! Ama gerçek ! Çünkü geçen gün Doğan Perinçek'in oğlunun bile bu konuda bir söylemi yokken iki yıl mahkum edildiğini öğrendim Ayşe Arman röportajında. Çok üzüldüm.Sesimi duyurmak istedim o an ona .İyi şeyler söylemek istedim.İçimden dua ettim onun kurtulması için....
Üzülüyorum.Canım da acıyor . Tek başıma bu kadarını yapabiliyorum diyorum.

İnandığım ve bildiğim bir şey var :
Milli mücadele dönemine girerken Enver Paşa Damat Feri Paşa'nın damadıydı.Enver Paşa ,Atatürk'ü kendinden uzak tutmak istiyordu.Çünkü güçlü ve asil olduğunu ,karakter sahibi olduğunu biliyordu.Ülkenin padişahı başka ülkenin manda ve himayesine girmeye razıydı.Çok zora girince de zaten Rusya'ya sığınmıştı.
Bildiğim, siyaset ile hayatını sihirli değnek sahip olmuşçasına değiştiren insanlar bir süre sonra sihirilerinin bir gün biteceklerine inanmadılar.Siyaset hayatımızın bazı kurallarını değiştirir.Kendi ataletimizi yenmedikçe,sağlığımızın kıymetini bilmedikçe,oturuğumuz yerde dövünüp çaba sarfetmedikçe siyaset hayatımızın çoğu yönünü etkiliyormuş gibi geliyor insana.Güçlü duran bir kimseye ne yaparsanız yapın, ağlasa da zırlasa da ayağa kalkacaktır.Çünkü onun hayatta bir amacı ve hayali vardır ve bunu gerçekleştirecek karakteri de.....Atatürk gibi....

Yiğidi öldürüp haklarını yemeyelim.Gıdalarımızın çoğuna denetim getirmedikleri,GDO'lu ürünler sağlığımızı tehdit ettiği için şimdi gıda takviyeleri daha fazla çoğaldı...
Haklarını yemeyelim şimdi :
Öncekinden daha fazla yiyoruz.Evvelden lüks dediğimiz kaşar peyniri gibi besinleri yılın bir mevsiminde yerken şimdi herkesin mutfağında.Marketler bile çoğaldı.İnsanlar kredi kartı kullanıyor.1 milyonluk promosyonlu ürünler zayıf kalan bedenlerimizi şişiriyor.Küçük esnaf zaten işini sürdüremiyor. 
Hakkını yemeyelim şimdi ,
önceden yılın bir günlerinde gençler,çocuklar güzel güzel giyinir caddeden bam bam bando sesleriyle gelirdi.okula gitmeyenler bile anlardı o gün bayram var.Şimdi ise başımız ağrımıyor bam bam diye.Çünkü bayram olduğunu elime aldığım kırmızı karanfilden anlıyorum.Ne güzel değil mi ,çiçek veriyorlar !

Benim bildiğim kutlu doğum haftası da kutlanır mevlid okutulurdu ülkemde.Benim büyüklerim öyle dolanmazdı bir çok eşarpla.Bir eşarp yaparlardı boynundan bağlarlardı.Hergün kuranını okuyup namaz kılarlardı.Kürt Türk ayrımı yapılmazdı .Türbanlı açık diye namuslu namussuz ayrımı da olmazdı.Bunlar övünülmezdi.Çünkü bunlar bir görgüydü.Kaça aldığını,nerden aldığını söylediğinde kızılırdı.Dinimiz mütevazilikti.Dinimiz övünmeyi bilmezdi.Kimin namaz kılıp kimin kılmadığını bilmezdik.Kimin ramazanda niyeti kimin ramazanda oruç tutmadığını bilmezdik.Çünkü bu bir adaptı.annelerimiz evde dikerdi bayramlık giysimizi.Bir kıyafet aldık mı üç kardeş erkek -kız farketmez giyerdik.
Çocukluğumdan hatırladıklarım....

Çok konuştum ya yine...Bir Sırrım Var Ebru sabah sabah kulağını çınlatan bendim arkadaşım.ben söylüyorum sen anla :

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE !  

Yorumlar

Şükran dedi ki…
Ses deneme 1...2..1.2..Geliyor mu sesim:))

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Üniversiteli Anne

Evlenip de çocuk sahibi olduğumdan beri hayatım öyle bir değisti ki...bir türlü rotamızı kaybettiğimiz günler bile oldu.. 6-7 ay İzmir Tire'de yaşadık...O başka bir hikaye...burada bahsetmeyi istediğim en güzel şeylerden biri... Umarım yakın zamanda bunu size güzelce anlatırım. Zaten bundan sonra bu blog sayfamda bir takım değişiklikler yapma kararım var...Bunun için artık daha organize daha planlı gitmek için yöntemler edindim. Evet bu da başka bir gün yazısı .Burda bir gülümseme smile'ı görmüş gibi gülümseyebilirsiniz . Benim bilgisayarım biraz arızalı olduğundan eşimin bilgisayarından yazıyorum.Onun klavyesi de kırgız-kazak alfabesi ...Yani bu satırları yazana dek ben bir süre idman yaptım.Ama yine smile yapamıyorum... ben aslında gülümsemeyi seven yazı dilinde bile seven gerçek hayattaymış gibi bunu yansıtmayı isteyen biriyim. bu yazımı okurken bunu düşünüp hissederek okursanız doğru iletişimi kurmuş olacağız  burda bir gözlüklü smile düşünebiliriz işte...