Ana içeriğe atla

Aktüel Dergisi çıkarsam buna benzer bir şey olurdu...

Bir ara herşey üstüste gelmişti. Bir yeri ayarlasam bir yeri ayarlayamıyordum.Bir yeri düzeltsem diğer yerden patlak veriyordu herşey. Başladı mı hepsi başlıyor ,bitti mi de herşey aynı anda bitiyordu.Bir orta yol çaresi yok mudur acep diye hayıflanıp duruyordum.Hani bir ara bu kadar yorgunluktan başım sık sık dönmeye başlamıştı.Yine aynı koşturmacadayım ama şunu idare edeyim bunu edeyim diye bir kaygım yok.Şükürler olsun ki, alnımızın akıyla son provaları bitirdik.Yarın prova olsun diye buranın küçük bir ilçesinde ilk temsili oynayacağız.

Tam bir Fransız kadını oldum.Söylemesi ayıptır.Coman sava,comen se bien ,siyen bien levu desem Paris'te bile oynarım.Hahaha attım ha,şimdi tam bir özgüven patlaması yaşıyorum sayın seyirciler !:))
Aynı anda hem iş eğitimleri,hem wellness günleri,hem güzellik partisi bir yanda işlerimiz için eğitimler,şehirdışı eğitimleri;bir yandan sesli kitap okuma projesi.Bir yandan tiyatro derken şimdi sesli kitap okumam da bitti üzerinize afiyet.Yani bu hafta normal insanlar gibi olacağım.Sıradanlaşacağım azcık:)

Sesli kitap okuma projesinde sağolsun GETEM bir iyilik yapmış ve dipnotlu,bol bol yabancı kelimeler geçen,parantezli,bölümlü ders kitabı bölümleri göndermiş.Ayrımlarımın hepsini okudum ama cuma günü eksik ve yanlış olan yerler için küçük düzeltmeler yapılacak.Geçen dönemden okuduğum deneme kitabının bir kopyasnı TÜRGÖK'e göndermiştim.bu kez aynı kitabı GETEM'e göndereceğim.

Yaz ayları için serbest zamanlarımda elbise dikmek istiyorum ama pratik,şık ,kullanışlı olsun istiyorum.Varsa elinde modeli olan ve fikri olan benimle paylaşırlarsa memnun olurum...

Bugünlerde stantta görevliyim.Başlarda çok zordu.Önümden geçen tanıdıklarımın selam vermemesi beni oldukça üüzyordu.Bazılarına ise ben gözükmek istemiyordum.Ne bileyim başta alışamadım işte.sonra alıştım ve sevdim.Bu sayede insanları gözlemleme fırsatı buluyorum.Öyle tipik yürüyenler var ki.Eve gelince 'onu oynasam onun gibi nasıl yaparım' diye düşünüyorum.Beni çok geliştiriyor.
Başlarda rededen çoktu.Sonra kendiliğinden gelmeye başladılar.Bir süre o kadar kişiyi yönlendirmiş olmalıyım ki vücut analizi için  arayıp dinlenmemi söylediler.Bunun anlamı  'burası çok yoğun,yetişemiyoruz' demekti.
Rededilmek, hele de kasıntı durumlarda yüzüne bakmadan,asık suratlı bir şekilde önünden çekip gitmek hoş bir durum değilmiş ,bunu anladım.Ama almasanız ,ilgilenmeseniz bile sıcacık bir tebessüm ve 'teşekkür ederim ilgilenmiyorum'demek daha medenice.Söz konusu herşeyde güleryüzlü ve ilgili olmaya çalışan ben ,bu durumlarda kasıntı memuru gibi dolaşan,devamlı bir telaşesi olan,dalgın,umursamaz,ücretsiz ya çıkar bunun da bir yerden suyu 'diyen insanlardandım.Meğer neler kaçırıyormuşum ben !Stantta durunca aklım başıma geldi !
Siz siz olun,ilgilenmeseniz bile tebessüm edim,teşekkür ederim,deyin.İnan benim için böyle insanların tutumu çok farketti!

üniversite sınavlarına girmiştim.Barajı geçmişim.Ama benim ilk girdiğim dönemlerle şimdiki dönem değiştiği için sistemi pek anlamıyorum.'yıllık örgün bölüm okuyup öyle de değerlendirebilir ,hiç olmadı açıköğretimin dört senelik felsefe ,sosyal bilimler ,sosyoloji gibi bölümlerini tercih etsem diye düşünüyorum.felsefe çok ağır basıyor bende.Ama açıköğretimden ziyade örgün istiyorum.Ama ona da puanım yeterli değil. 

10-11 nisan tekrar tiyatro sahnesindeyim.Tüm yakın çevrem oyunu izlemek için can atıyor. Eğitmenlik ve yönetmenlik yaptığımı bilenler ,kaç seneden bu yana tiyatro ile ilgilendiğimi bilenler,beni tiyatrocu bilenler,iş arkadaşlarım,ekibim,öğretmenlik yaptığım çocuklarımın velileri,öğretmeni hep gelecekler.Bu yüzden kendimi daha çok güçlendiriyorum iyi olmak için.
Allah utandırmasın :-))

Facebook'ta herkes TC yazıyor.Bak bir şeylere duyarlı olabiliyoruz.Demek birlikte bir hareket başlatabiliyormuşuz.İmzala.com 'da kampanya bile başlatılmış.Gururla soyadımı paylaşarak katıldım.Bundan sonra tavrımı daha net koyacağım.Bakalım yakama taktığım ,onurla iliştiriğim Atatürk rozetim için de izin isteyecekler mi !

Bugünlerde aynı anda bu kitaplar elimden geçiyor.Bölüm bölüm olduğu için ve birbirini tamamladığı için dikkatimi yoğunlaştırabiliyorum.Bir bölüm bitti mi,diğer kitabın bölümüne geçiş yapıyorum.diğeri bitince de bir diğerine...Böyle böyle devam ediyorum işte !Ne zaman mı okuyorum ?Akşam yatmadan ,sabah da kalkınca.Eve erken geldiğim ender vakitlerde ,müzik dinlemediğim zamanlarda !
Bu kitabı beğendim....
Beni her bölümü çok etkiliyor inanın.Okuyun ,düşünün ve uygulayın !

Louis Ignarro nobel ödüllü tıp adamı.Nitrikoksitin vücuttaki önemi  ve varlığını anlatıyor.Hangi besinimiz de l-arginne ve l-utcutrille var ;tüm bu bilgileri bu kitapta  paylaşıyor.Gururla söylemeliyim ki,gıda takviyesi ve bitkisel olduğuna inandığı için ürettiği bir ürünü de Herbalife'a veriyor hakkını.
Kendisi yıllar önce Viagrayı buluyor.İlaç firmaları amaç dışı piyasaya sürdüğü için kalp için ürettiği ürün cinsel amaçla satılmaya başlanıyor.Bunlardan yorulan Ignarro nitrikoksit buluşunu da Herbalife'a hediye ediyor.Kitabın içinde bu hikayeden de bahsediyor.Sağlığımız için okunması gereken bir kitap.
Hani aracımız kaza etmeden kaskolatırız ya,Ignarro da kalp rahatsızlığı olmadan sağlığımızı sigortalatma vizyonu amaçlııyor....İnternette bununla ilgili kaynaklara gözatabilirsiniz.

bilhassa arka kitap görselini de paylaştım.Kitap ülkelerin oyuncak müzelerinin tanıtımıyla  başlıyor.Keyifli bir oyuncak tarihi sunuyor okuyuculara.İmge Kitabevi yayınlarını oldum olası severim zaten.Bu kitap da oldukça farklı bir tarih sunuyor bize.İlgimi çekmesinin bir nedeni de Bekir Onur'un Felsefe mezunu olması  ve çocuk üzerine psikoloji kitaplarının olmasından da kaynaklanıyor.İlgi yoğun ya kan çekiyor herhalde :-))
Bu kitabı kütüphaneden aldım ama kendi kütüphanemde de olsa hiç fena olmaz hani:)
Belki ben de ondan feyz alır ;tüm bu çalıştığım alanlarla ilgili ilerde klinik felsefe alanında çalışmalar yapabilirim.
Yine uçtum,tutun beni :-))

Yavaş yavaş kendi halime dönmeye başladım.Uzun yazılarımdan görüyorsunuz.Sıkılıyor veya zaman yokluğundan,bilgisayarda okunması zor olduğundan hızlıca geçiştiriyor olabilirsiniz....Olabilir...ama kesemiyorum...Çünkü konuşurken de böyleyim ben !Konuşmadığım zamanlarda dinlediğim vakti de hesap alarak tabi...

Bize ayrılan sürenin sonuna geldik.Bir daha görüşene dek sevgiyle ve umutla bakın kendinize ve sevdiklerinize....

Yorumlar

Dönence dedi ki…
hayat ne kadar yoğun olursa olsun tiyatroyla uğraşıp oyunu sergileyince alkışı duymak tüm yorgunluğunu alır insanın..
Şükran dedi ki…
evet çok ama çok haklısın....Haklı gururunu yaşıyorum alkışın:)
teşekkürler

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Üniversiteli Anne

Evlenip de çocuk sahibi olduğumdan beri hayatım öyle bir değisti ki...bir türlü rotamızı kaybettiğimiz günler bile oldu.. 6-7 ay İzmir Tire'de yaşadık...O başka bir hikaye...burada bahsetmeyi istediğim en güzel şeylerden biri... Umarım yakın zamanda bunu size güzelce anlatırım. Zaten bundan sonra bu blog sayfamda bir takım değişiklikler yapma kararım var...Bunun için artık daha organize daha planlı gitmek için yöntemler edindim. Evet bu da başka bir gün yazısı .Burda bir gülümseme smile'ı görmüş gibi gülümseyebilirsiniz . Benim bilgisayarım biraz arızalı olduğundan eşimin bilgisayarından yazıyorum.Onun klavyesi de kırgız-kazak alfabesi ...Yani bu satırları yazana dek ben bir süre idman yaptım.Ama yine smile yapamıyorum... ben aslında gülümsemeyi seven yazı dilinde bile seven gerçek hayattaymış gibi bunu yansıtmayı isteyen biriyim. bu yazımı okurken bunu düşünüp hissederek okursanız doğru iletişimi kurmuş olacağız  burda bir gözlüklü smile düşünebiliriz işte...