Ana içeriğe atla

Belgeselden Gündemime Düşüverdi




Bugünlerde bir program izledikçe kafamda yine soru işaretleri oluşuyor.Beynim trank trank diye soru sorup duruyor.Devamlı bir sormaca düşünmece eleme süzmece durumundayım.
Seksenler dizisini izlediğimde geçen gün bir replik dikkatimi çekti : O yıllardan bugünümüze bakıp insanlar site içinde oturacak insanlar güvensizleşecek sonra kendi kabuğumuzda yaşamaya yalnızlaşmaya başlayıp başka insanlarla konuşmaya tahammül edemeyeceğiz gibilerinden bir söz ...






Sonra düşündüm acaba biz kaplumbağa olma yolunda ilerleme mi kaydediyoruz yoksa maymun soyundan türediğimiz gerçeğini öne süren Darwin acaba rotayı mı şaşırdı?Yoksa biz kaplumbağa soyundan gelebilir miydik?Madem yalnız olarak geldi insanoğlu doğaya,kendi halinde yaşarken türedi bu insanlar ve türemek için sevişildi ...Kaplumbağa olarak dünyaya gelen ilk örnekler olarak yoksa yine özümüze mi dönüyoruz?Yoksa başını kuma gömen devekuşları mı olduk,sorunlarımızla yüzleşmemek için kendi kabuğundan sıyrılmayan?

Bunlar ne biçim sorular demeyin bana?Saçma da olsa bunlar benim düşüncelerim.Bunları düşündüren elbette izlenimlerim.İzlenimlerimi görmeme sağlayan da bu tür diziler işte.Beğeniyorum ben Seksenler dizisini.
Tee o günlerden bugünlerden panoramiğini görmüşcesine bir hal edinmiş.Yoksa biliyoruz herhalde dizinin senaryosu bugünlerde yazılmakta.Bence başarılı bir dizi.Zihnimde de mıh gibi çakıldı kaldı o repliği de.
Amerikan sinemasının en büyük göstergesidir.Kendi içinde yalnızlık.Hatta Seven Pounds filminde Will Smith'in yardım ettiği bir zenci kadın vardı,ismini hatırlayamıyorum.Bana ne kadar yalnız ve zavallı görünmüştü.Kimsesi yoktu.Aile bağları kopuk ve çevresine güvensiz.
İşte o replik bana bunları düşündürmüştü ve arkadaşlar arasında konuşmuştuk 'oranın insanları ne kadar yalnız,aile bağları kopuk zamanla biz de onlara benzemeye başlıyoruz 'diye...


Buna bir kaç etiket adı da takıyorlar .Bunlara değinmek istemiyorum elbette.Niyetim burda siyasi ideolojileri ve uluslaraarası ilişkileri tartışmak da değil.Zaten tek sebebi onlar da değil.
Neyse az önce de NTV de akıllı hayvanlar üzerine bir belgesel izledim.Şempanzelerin zihni %98 insan zihniyle çalışıyormuş ve tıpkı insan yetiştirir gibi yetiştiriliyor ilgi ve beceri kazandırılabiliyormuş.Karar verme,karar değiştirme,dil öğrenme becerisine sahipler.Şunu düşündüm ben de % 98'i insan beyni gibi çalışan bir canlıdan %2 farkımız nedir ?Yani %2'yi eksik kılan hangi özelliğimiz?Bizde varolup onda olmayan nedir?
Yemek içmek,tuvalate gitmek,elini yüzünü yıkama,banyo etme,gezme,karar değiştirebilme,dergi kitap okuma gibi tercihler yapabilen şempanze bizim yapmadığımız neye aklı ermiyor ?
bana kalırsa küçük oyunlar,entrikalar,hırs,kibir,kıskançlık ,ukalalık ,kendini beğenmişlik gibi davranışları gelişmemiş.Aslında çocukken ,bebekken bizim de haberimiz olmuyor bunlardan.Bunlar kazanılmış dürtülerimiz olsa gerek.

Bu resimde de bir fil kendini aynada izliyor.Bir erkek filin ayna karşısında kendisini izlemesi görünüyor.Belgeselde filin kulağının sağ tarafına x işareti konuyor beyazla.Kendini aynada izleyen fil hortumuyla x işaretine değiyor.İnsan nasıl bu hayvanları sevmez ki!Nasıl onlarda çalışan bir insan zihni varsa bizim de içimizde hayvani bir güdü var bence.Burdan o ortaya çıkıyor!!




İnsan şaşırıyor !!!Düşünmeden de edemiyor.
Bir keresinde de yine şempanzelerle ilgili bir belgesel izlemiştim.Jane Godall adlı bir bayan şempanzelerle iletişim kuruyor ve aynı onlar gibi konuşup ses çıkartıyordu.Aslında ne kadar çok benziyoruz!Bak işte şimdi de aynı noktaya geldik;madem %98 insan beyni gibi çalışıyor zihnimiz ,onların soyundan da geldiğimiz bilimsel bir gerçeğimiz!http://www.ntvmsnbc.com/id/25369537/#storyContinued
Tam bir çelişki !!!Belgesel izlemesem mi ne :-))
Bu konuyla ilgili her görüşünüze açığım,dostlar!

Yorumlar

deeptone dedi ki…
ay ne görüşüm olsun.
valla insan olmaya çalışıyoz işte.
:)
merhabalar
galiba yalnizlasiyoruz dediginiz gibi bence en kotusu bunun modern hayatin geregi olarak sunulmasi,cunku bireysellik ve yalnizlik beraberinde depresyonu getiriyor avrupada oldugu gibi...
Şükran dedi ki…
Peki %98 insan zihni olan bir maymundan fazlamız olan %2'lik zeka dilimimiz hakkında ne düşünüyorsun ?:)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o...

Guguk Kuşu'ndan Uyanış'a

Gecenin kör vaktinde fikirlerim üşengençliğimin esiri olmadan fırından yeni çıkmış bir simiti ağzımda erimesini bekler gibi yazıyorum buraya.Taze ve çıtır çıtır etkisini kaybetmeden.Çünkü soğuyunca aynı keyfi almıyor insan.Çay, kahve, çorba nasıl sıcak içilmeliyse öyle de yazılmalı yeni bir sinema filminin tadı. Ben filmi uzun uzadıya anlatmayı pek sevmem aslında.Anlattıklarım  filmin müzikleri ,karakterleri ve oyunculukları ve konunun nasıl ustalıkla işlendiğidir ,beni ne derece etkilediği ve bende neler uyandırdığıdır. Henri Carter Bress fotoğrafı İnsanları severim.İnsanları izlemeyi çok severim.İnsanları yürürken kulağımdaki soundtrack müzikle izlemeyi severim.Alışveriş merkezinin cam kenarına oturup bilgisayarımı masaya koyup hem yazı yazmasını hem insanları izlemesini severim.Bu yüzden fotoğraf gerçek gelir bana.Tiyatro ayrı büyü .Sinema ise ayrı bir beyaz cam büyüsü.Karakter ve durum sinemaları ise bir o kadar etkiler ve büyüler beni.Bu sebepten olacak ;ben ...

Anitta'nın Laneti

KENDİME YAZILAR: Matematikte Sondan İkinciymişiz : Türkiye’ye bir açık oturumda konuşma yapmak üzere gelmiş olan Nobel ekonomi ödüllü matematikçi John Nash, Türkiye’nin matematik bilgisinde... http://www.mutlueller.com  bloğunda yeni gelişmelerini takip ederken Mahfi Eğilmez'in sitesine rast geldim.Doğrusu Semi'nin bloğuna ne zaman uğrasam öğreneceğim mutlaka bir şeyler bulunuyor.Bu yüzden kendisi en sık takip ettiğim blogger arkadaşlarımın arasına girdi. Ordan hareketle Mahfi Eğilmez'in matematikle ilgili yazısını okudum. Mahfi Eğilmez de zaten sık takip ettiğim bir yazar.Kendisi ekonomist dışında tarihle de yakından ilgileniyor.Özellikle Hititlerle ilgili yazdığı Anitta'nın Laneti adlı kitabını okuduğumda Hititlerin şimdiki türklerin yaşayışıyla birebir örtüştüğünü gördüm.Yemekleri,kültürü ,ekonomisinin şimdiki yaşayışımıza benzerliği bende hayret uyandırmıştı.Önceden bu tür tarihe ilgi duymayan ben artık eski çağların medeniyetleriyle de yakın ilgilenir oldum.Y...