Ana içeriğe atla

Evliliğin 3D Maddesel Eleştirmasyonları




Kültürümüzü oluşturan anane geleneklerimiz var bizim.ve şu bir gerçek ki çoğu anane geleneği yokluktan dolayı adet haline gelmiş. çünkü zamanın yaşam koşulları bu adetleri yapmaya mecbur kılmış. Bazı anane geleneklerini sürdürmek güzel bir şey tabi ama illa ki o geleneği sürdüreceğim diye bu kadar insanların kendini hezimete sokmasına karşıyım.

Bazı şeyler tabi ki değişiyor.Ama bazı şeyler olduğu gibi duruyor .İşin komik ve trajik yanı "O şöyle yaptı,Ben de yapayım " gibi gelenekler.İlginç özentiler varmış mesela.Yok kına gecesinden sonra bir caminin avlusunda kınalı eller yıkanırmış .
GİBİ !
İyi de kardeşim ,geçmiş zamanda insanların evinde su yokmuş.Bundan dolayı eller çeşmede yıkanırmış.Diğer taraftan  şimdi maşallah ve çok şükür ki evimizde her daim sıcak su bulunuyor . Bir de İzmir yöresinde testi kırma muhabbeti var ki ! Onun mantığını bilen varsa o açıklasın bana.



Daha önceden de duyar görürdüm ama ben nişanı taktıktan sonra neler duydum neler !
Neymiş efendim bir başka ailenin gelin kızı "benim ailem kardeşimin dünürüne 1 milyarlık eşarp almış.Siz de ALACAKSINIZ " üsluba bak.Maksat başınızı kapatmak değil midir kardeşim bir milyarlık eşarp da olmayıversin "
Sanırsın 1 milyarlık eşarbı diğer tarafta alacağı köşenin taksidi yapıyor. Ben bilmem söyleyenlerin yalancısıyım.
Hah bir de bedavaya gidiyorsun demezler mi bana .Kahkahalarla bir tarafımla gülüyorum yani .tövbe tövbe !
Bana da eğlence çıktı tabi :-))
Sonra bir de düğün yapmak için elindeki arsayı satanlar var.Durumun yoksa düğün de yapmayıver.Başını sokacak bir ev al. Değil mi !  Ay dediğin geliyor !
Hoş nikah yapalım deseler de burda nikaha halen devrik gözlerle bakıyorlar.Sözüm meclisten dışarıdır:
-Dul karı mısın sen! Niye istemiyorsun !
-Niye nikah olacakmış !
-Düğününde şöyle şöyle oynayıvereceğiz.
Düğüne katılım ücreti alacağım valla bu gidişle.Bir spor merkezine yazılsalar en az 50 verirler.Şakka Şakka :-))
Yaftalamaya bak ! Kardeşim özeniyorlarsa durumları varsa dul kadın da düğün yapabilir .Alnında Led ışıkla mı donatmış ben dulum diye .Hey Allahım !
Hadi diyoruz ortam bunu gerektiriyor .Tamam düğün olacak.Kabul ettik.



Bana göre şöyle bir adet olmalı.Malum evin yatak odası ile mutfağı damat tarafı alırmış ya.Salonu döşemeye ne var.Paran oldu mu peşin kapa ! Ama mutfak öyle mi ya !Yatak odası !Küçük parçalar daha çok .Büyük eşyalar gibi hep birden değil parça parça alınıyor :)
Bence mübarek olsuna gelme inceliği gösterilsin. O gelenler kızın ihtiyacı olan şeyleri ister arkadaşlarıyla birleşerek ister gücü yettiğince alsın.Hatta aldıkları eşyanın kullanılmasını beğenilmesini çok önemisiyorlarsa gelin kız ürünlerini beğendiği bir mağazayla anlaşsın.Herkes bütçesine göre alsın.Alan razı satan razı.Düğünden sonra hediye getirip her eşyadan restoran takımı düzercesine eşyası olacağına;  seveceği, kullanacağı eşyadan adamakıllı bir tane olsun yeter.
bir şey söyleyeyim ufak tefek şeyler daha pahalıya geliyor.Hele ki zor beğeniyorsan bu dediğim alternatif en iyisi .
Tabi bunu yapmak şu an sıkar beni .Ama yapmak isteyen varsa pekala uygulanabilir bir şey.
Aynı şey bebek beklerken de.Kullanmadığınız beşiği ,bebek malzemelerini güzelce dezenfekte ederek ihtiyacı olan yakınınza vermek ne güzel bir destek aslında .
Üç al bir öde yorgandan almak yerine kullanacağınız gerçekten kaliteli ,kullanışlı bir yorgan yastık almak en mantıklı.İşte mübarek olsuna giderken bir fikir.



Gelelim başka anane göreneklerinin bir çeşitine daha.
Söz nişan alışverişi yapmak.Gelin kıza alışveriş yapılır.O gün giyeceği kıyafet,ayakkabı,çanta,ıvır zıvır şeyler.Sanki birşeyimiz yokmuş gibi.Aslına bakılırsa bayan tarafından küçültücü bir şey.Arsızca hediye bekler gibi.Benim alışverişimi niye damat ödüyormuş  ?
Geçmiş zamanlarda varmış. Zaten o zaman bu kadar tekstil önde değilmiş ki.O zamanlar gerekmiş.Şimdi artık bayram seyran demeden ihtiyacımız olduğu zaman alıyoruz.Çok şükür her birşeyimiz var.Ha olmazsa alırsınız hediye anlamında o ayrı.
Ben çok direttimalınmaması konusunda.Sonunda gönülleri olsun diye alışveriş yapıldı.Allaha şükür alnımızın akıyla kimse kimseyi kırmadan su gibi akarak oldu herşey.

Bir de kaç bilezik yapacaklar diye bir terane olur. Şu kadar .Yok olmadı .Kavgalar filan.
Ben sevmem zaten öyle sohbetleri.Bana kalırsa da söylenmemeli.
Eskiden kaynanaların ,büyüklerin elleri pek sıkıymış belki de istenirmiş o koşullarda . Günümüzde zaten durumları olduğunda, sen istemesen bile yapmak için çabalıyorlar.



Bundan yaklaşık 6 sene öncesine kadar nişan töreni kalkmıştı aslında.Özenen binde bir yapıyordu.
Ben hep onu aile arasında diye düşünmüştüm.Ki,öyle de oldu.
Fakat kalabalık bir aile ortamına giriyorsan,aile ilişkileri de iyi ,her biri farklı ilde oturuyorsa ,gelin kıza bakmaya hevesleri varsa aile bireylerinin nişan yapmak en iyisi. hepsiyle bir gün de tanışabiliyorsun.diğer türlü iş yükü cefakar annelerimize düşüyor (!) Şekil A1 ben :)
Yine 6 sene evvel öncesinde evlerde oturma odası da yapmamaya başlamışlardı.Şimdilerde ise hem salon takımı hem de oturma odası alınıyormuş.
Mehter marşı kareografı gibiyiz.bir ileri,iki geri.Neymiş salon batmasınmış !
Siz kendinize değer vermeyin.misafirleriniz için saklayın o salonları.
sonra sizinle ömür yaşar inşallah :-)

Allahıma bin şükür hep endişem şuydu.İnşallah daha sonrası da öyle olur.Aileler anlaşsın.Aile bireyleri iyi olsun.Kayınvalidemi de seveyim,kayınpederimi.Sonra ne olur bilmem ama şimdilik iyiyiz. İlk başta yedi kardeş olduğunu duyunca kemküm oldum ama hepsiyle tanıştık.Sıralamada karıştırıyorum ama :-) Anlaşılmayacak kişi görmedim aralarında. Sıcaklar.

Hep bi kaynana görümce durumları olur gelinlerde.Arada söyleniyor işte "daha dur bunlar ilk günler "diye. Ama ben saygının sevginin içtenliğin iyiniyetin herşeyden önemli olduğuna inanırım.



Çeyiz durumu konusunda akıl veren çok.
Unuttukları bir detay var.ben üşengeçin tekiyim.ev konusunda çok da ayrıntıcı değilim.kısacası ev kendimi yansıtsın ama ıvır zıvır kullanmayacağım eşyalara da hizmet vermeyeyim.haliyle herşeyden birer tane.
Zaten durum karışık.yurtdışına çıkabiliriz.burda idareten 1+1 evimizi döşeyebiliriz .O kadar.
Bunun dışında geçen gün mutfak takımı muhabbeti olmuş arkamızdan.
-Elinde bir mutfak takımı görmedik.Yoksa yardım edelim ,diye.
Mazallah mutfak takımı da olmazsa biz ne yeriz içeriz bilmem ;-)

Çok mu ukalayım ben be ! Bilgiç bilgiç !

Ne kadar eşya odaklı yaşıyoruz. Aslında evlensek de evlenmesek de durum bu.Tamam doğamızda bu var.Alıyoruz. Ama yaşamın merkezine oturtmak ne kadar mantıklı !
Eşya odaklı olmaktan hayatı ıskalıyoruz.O eşyaların temizliğini yapacağız diye sevdiklerimizle geçirieceğimiz zamandan çalıyor ,kimi zaman kırıyoruz kendimizi.

Bir de ev döşenecek ya.Nasıl olsa ilk baştan alınıyor diye evleri mobilya mağazasına dönüştürüyorlar.Eve girdiğinde sizden bir parça yok.
Alınmış olması için alınması ,nasıl olsa gelinim,damadım şımarıklığı.
Üç kuruş fazla olsun,kullanışlı olsun,ev senin tadın tuzun olsun.Eve girince huzur hissediyor musun,eşinle anlaşabiliyor musun ; budur önemli olan.



Uzun süre önce bir arkadaşımla konuşuyorduk.Evliliği bitmişti.Arada sırada baktığım dekorasyon ürünlerinde onun bir özenci kalmamıştı.Oysa o da ilk evlendiğinde ne kadar çok hevesi vardı.Hiç düşünmüyordu Ailesi geçinecek mi?Kayınvalidesi sevecek mi?Kocası ilişkileri dengeleyebilecek mi?O bunların neresinde kalıyor ?Kocası her iki aileye de saygı gösterecek mi?
Ne örnekler duyuyoruz.Öyle ya iki farklı insan.farklı insanların kültürüyle yetişiyor.Ne kadar orta yol bulabileceksiniz?
İşte o zaman bunu düşünmüştüm.Mesele Pierre Cardin kahvaltı takımı değil tatlım,
mesele o kahvaltıda kiminle huzur bulduğun.Bunlar ise huzuruna güzel detay katacak somut enstanteneler.

Ki,bir insanın durumu olmasın.Dünyanın sonu ve sorunu değil.Yaratıcılıklar bile imkansızlıklar olmasa çıkmazmış.
Küçük bir örnek kendimden : (Söz de uzadı ama )
Ortaokul yıllarında maddi durumumuz iyi değildi.üç kardeştik.yaşımız çok yakındı birbirine.abim ,ben ortanca,bir de erkek kardeşim vardı.birbirimizin kıyafetini giyerdik.annem dikerdi çoğu zaman.bir tane pantolonum vardı sadece.hiçbir zaman yüksünmedim. o zamanlar kot pantolon pek modayken, ben etek giyiyorum diye dışlandığımı bilirim.Gel zaman git zaman yakınlarımın kıyafetiyle büyüdüm.Ama çok sevdiğim insanların.Şimdi bile birini özlüyorsam ondan bir parça giyiyorum.şimdi alabilecek durumum da var.ama benim böylesi hoşuma gidiyor.sonra gel zaman git zaman insanlar giyinme tarzımı sevmeye farklı bulmaya başladılar.hatta gel zaman git zaman onları kendime göre çevirmeye başladım.hatta tiyatro kostümlerimi bile kendim kombinlediğim ve bulduğum olmuştur.İyi ki yokmuş diyorum .İyi ki yokmuş ve ben bu konuda yaratıcı yeteneğimi bulamayacaktım.
Bazen siz de iyi ki olmamış bir sehpam, bak elimdeki tekerlek nasıl sehpa oldu ,herkesin hayranlığını kazandı diyebilin.



bir söz yazmıştım bundan ay ay önce ,paylaşmıştım :

benim bir evim olmalı arkadaş,
girdin mi odaları davetkar ,uğursuz düşünene tavırı net olmalı,
öyle her köşesinden bir şeyler sarkmamalı,
kırmamak için nesneleri dikkatli,
oynaşık olmayacak kadar asker duruşu olmalı,
bir evin kitapları olmalı arkadaş,
girdin mi gözü kapalı girebilesin...
ev dediğin İNSAN KOKMALI biraz.....

"Hayat bir tiyatro sahnesi;sen nerde istersen oyna.Ama rolün bittiğinde dönebileceğin lüks bir kulisin olmalı !! "

"En güzel ev ne köşk ne saray ne de lüks döşenmiş bir evdir. En güzel ev kondugun yürek ve huzur duyduğun evdir. "

bunlar bir sosyal medya paylaşımlarında kendi sözlerim.Alt tabanında böyle bir yazı yazabileceğimi hiç düşünmemiştim.benim için süpriz oldu.

zaten ben kendime süprizim.İnan bana ne yapacağımı ben de bilmiyorum.O an onu istiyorum hissediyorum ve yapıyorum.Ve kendime yaptığım bu süpriz pek hoşuma gidiyor :-))

Sanki konunun dışına çıktım.tipik ben :-)

Biraz da uluorta konuşuverdim.Yazı yazma aşkıma ,size yazarken heyecanıma verin artık.

Sanırım bundan sonraki yazılarım evlilik irdelemeli,anane görenekleri olan bir yazı olmaz .

Acıbadem esanslı öpücükler ya da naftalin kokulu sandık lekeli güzel anılarla...

Seviliyorsunuz,
Öptüm 


Yorumlar

deeptone dedi ki…
evlilik artık eskisi gibi çok cazip bulunan bişi değil yaaa :) izmirde testi mi. du anneme sorayım bunu :)
Şükran dedi ki…
evlilik zaten cazip bulunmaz deep ,seni evliliğe cezbedecek bir ömür boyu yaşayacağını düşündüğün kişi vardır ;-)
ben de düşünmezdim ama düşündürten bir kişi oluyor.hayatının merkezine koymadığında bile koydurmaya yöneltecek kişi diyoruz biz buna :-)
deeptone dedi ki…
yatak odasında terör simenon diil de sade yaaa :) aşık olduğum kişi diyon yaneee :)
Mutlu Eller dedi ki…
Ben senin diğer yazını da okudum, yorum bıraktım sanmıştım oysa ki.
Neyse yazacaklarımı şimdi toparlayayım: Evlilik nasıl ve nerden baktığına göre değişir. Evlilik hayatın amacı değil (çocuk da öyle), evlendiğinde öyle başın göğe ermiyor bunu bilmek lazım öncelikle:) Gelenekler iyi de bu kadar eşya, altın, ev işleri çok gereksiz. Bana çok saçma geliyor kisme kusura bakmasın. Ev düzme denilen şeyi iki genç insan birlikte çalışarak zamanla yapar, kendi zevklerine göre, ihtiyaçlarına göre. Bu acele neden? Evlenince her şeyim olsun, neden?? Günlük ayrı, misafire ayrı bardakların, yemek takımların, ya da tencere takımların, tava takımların vs. olmayınca ne oluyor ki? Biri bana bunu anlatsın. Bunların hiçbiri mutluluk garantisi değil. Tam tersi insan birlikte ve ortak zevkine göre hedef koyup yerine getiriyorsa mutluluk oluyor. Çok mu sert oldu bilemiyorum:) Beni sorarsan; ben hiçbir şey yapmadım. Eşimin yabancı olmasının bunda payı var tabii:) Ben hayatımda öyle çeyiz toplayan bir tip hiç olmadım, dolayısıyla cuk oturdu:) Zamanla toparladık ihtiyaçlarımızı, arada yurt dışında taşındık, 3 sene sonra geri döndük falan filan. Ev dediğin yerde yaşanmışlık olmalı, dört dörtlük ve müze gibi evleri oldum olası sevmedim.
Bu arada senin yazıda bahsettiğin evin ihtiyaçlarını hediye olarak alabilirler kısmı yurt dışında zaten yapılıyor. O kadar pratik bir uygulama ki. Evlenmeden önce kız ve erkek gidip ıvır zıvır eşyaları seçiyor ve davetiyeye de kibarca yazıyor, falanca mağazadadan hediye alabilirsiniz diye. Bu ürünler çeşitli fiyatlardan, yani sadece bir baharat takımı da olabilir, mumluk da olabilir, tabak-çanak da olabilir vs. Herkes bütçesine göre alıyor hediyesini, kart yazıp mağazada bırakıyor. Düğünden sonra mağazaya giden çift evleri için alınmış hediyeleri topluyor:)) Gayet mantıklı bir çözüm:)
Sana çok kolay gelsin, umarım en kestirme yoldan halledersiniz bu düğün öncesi işlerini...
Şükran dedi ki…
Semi,
Yanımda olsan büyük bir içtenlikle öpmek ister sıkıca sa sarılırdım.Hiç de öyle sert mert değil.Çok doğru ,çok mantıklı !Seviyorum senin hayata bakışını.Benimkiyle uyuştuğunu düşünüyorum.
Duana ve güzel temennilerini eksik etme üzerimden,
Ağzına yüreğine sağlık :-))
Şükran dedi ki…
Semi,diğer yorumun gelmemiş.tekrar kontrol ettim ama olsun sen güzelceme özetleyivermişsin ;-)

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o