Ana içeriğe atla

Sohbet Muhabbet...Konu Evlilik Azizim !




Değişiyoruz...ve bazen değişirken farkına varmıyoruz hayatın bizden ne alıp ne verdiğinin...İşin esası hayatın aldığı bir durum yok.Hayatın bize verdiklerini biz teslim ediyoruz o duyguya o yaşanılırlığa ait olanlara....
Bazen diyorum ki ben mi çok hızlı değişiyorum ?bir gün düşündüğümü ertesi gün düşünmüyorum.Sonra görüyorum ki hayat ne siyah ne de beyaz ;gri net bir kontrast ayarlığında.
Hiçbirşey göründüğü gibi değil.Duyulduğu gibi değil.Belki de hissedilir bile değil.Gerçi hisler bazen duyularımızdan güçlü oluyor.Onları nasıl yorumladığımızdır önemli olan.
Ne çok değişiyorum diyorum ya ,Dış görünüş olarak değişiyor olsa bile insan ,Sanma ki sadece dışında değişiyordur .Tırtıl gibi düşün mesela.Nasıl ki bir tırtıl gömleğini değiştirir dahili ve harici.Öyle !
Bak yine değiştim.Kısa kıpkızıl saçlı kız gitti.İşin garip bir yanı biyolojik yaşım 30.
Ooo lise yıllarımda 30 ne büyük bir yaştı.Bu yaştaki ablalar genelde çoluk çocuğa karışırdı.Evlenmezse de vahim tablo resmederdi zihnimde.
Oysa ben hala uçarı hallerimi ergenliğime , kırılışımı ağlamalarımı ise bir çocuğun gözünden dökülen sesiz gözyaşları gibi görüyorum.Sinirden yaygara koparışım ise bir bebeğe mamasını vermeden önceki açlık halinin sinirine.bilmem anlatabiliyor muyum ;) Anlayacağın benim içim büyümemiş arkadaş !


Hatırlarsın evlilik yoluna girdiğimi söylemiştim. Bahar yaz aylarında düğün olur muhtemelen.(nikah en iyisi ama..neyse bunun yazısı sonraya kalsın ;)
Hiçbir zaman evliliği hayatımın merkezine oturtmadım.Hep şunu düşündüm ölene kadar birbirimizi sevebileceğimiz , her gün büyüyen bir aşk , anlaşamadığımız noktalarda bile bir orta yol bulabildiğimiz ,birlikte eğlenebildiğimiz , birlikte gülebildiğimiz, birbirimizin acı tatlı anlarında yanlarında olabildiğimiz sadece BİRİ istiyordum.Ama her nedense evlilik terimini hiç kullanmadım.Ve ona odaklanmadım.

Çok şükür ki Allah utandırmasın o kişiyi bulabildiğimi düşünüyorum,Hissediyorum.
Tabi yine de kararı vermek benim için zor oldu.Onun açısından değil.Yani onu sevip beğenme hoşlantı duygusundan değil.
Bu benimle alakalı. ben gibi eserekli kafasına estiğini yapan,özgür ruhlu kız olarak tanınan ben evlilik yolunda yürüyebilecek bir olgunluğa mı sahiptim ;bunu düşündüm.
birgün bıraktıklarım yüzünden kimseyi suçlamak istemezdim.hatta artık kendimi bile suçlamaktan istemiyordum verdiğim karardan dolayı.elbette evlilik sorumluluktur.çocuk mocuk karıştığında işe kendi hayatını otomatikman 2.plana atıyorsun.görünen bu.Mantıklı mıdır bunu da analiz ettim bu süreçlerde.
Evlilik iyi bir şey midir kötü birşey midir? Geçen gün arkadaşımın ağzından böyle bir cümle çıktı.
O gün çok yürüdüm.Düşündüm.Evlilik dediğin ne iyi ne de kötü birşey.Yolculuğa kiminle çıktığına bağlı tamamen.Bir süre ailenle kalıp daha sonra bu yolculuğu başka bir er kişinin yer almasıdır.
Evliliğin boyutu farklı tabi.Hayata açı kazandıran bir ritüel bana göre.
Düşünsene aileni kendin seçemiyorsun.Ama bazen ailenin de  sana kazandırdığı koşullar  ağır olabiliyor. Maddi olabilir Manevi olabilir.
Neler duyuyoruz ;ama evlilik yolunda da aynı şey olabilir. bu yüzden salt iyi veya salt kötü olarak değerlendirmek ,bu yolun sorumluluklerının değiştirdiğini gözardı etmemek gerekiyor diye düşündüm.Yoksa çok zor şöyle böyle ;ya da çok iyi diye matahlaştırmanın gereği yok.
Olduğu bu. İşte bu yüzden diyorum hiçbirşey göründüğü gibi ne siyah ne beyaz .Ara renklerin olabildiği dünyada yaşıyoruz.


Hayat bizim akıp giden trenimiz.Sadece yolcu değiştiriyor bu tren.Az önce tonton amca vardı burda.Şimdi yerini genç üniversiteli kıza bıraktı timsali.
Bakalım bu yolculuk nasıl geçecek ? Bu bana da bağlı? sana da bağlı ?
- Ya tren raydan çıkarsa ?
 - E o zaman biz de makas değiştiririz.
- Eşek çarparsa ?
- Durur ,devam ederiz.
-Tren bozulursa ?
-Yollarımızı ayırırız.
çeyiz hazırlığı durumları ,evlilik hazırlığı durumları ise ayrı bir trajikomik.Benim gözlerimden bunu okumak isterseniz bundan sonraki sohbetimiz de bu konu olsun.
Zira bu sohbeti de sonra yapalım diyorum kahve eşliğinde . olur mu olur valla :-)

Sevgiyle kalın...

Yorumlar

Şahin Şirin ERDEM dedi ki…
Çok güzel düşünceler. güzel tespitler..
evliliğe bütün sıkıntılardan kurtaracak bir can simidi gibi bakan pek çok insan var. aşırı büyük bir beklenti bu. pratikte gerçekleşmeyeceği için mutsuzluklar kavgalar ayrılıklar oluşuyor çoğu zaman. evlenmeden önceki durumuna göre çok daha mutsuz bir duruma düşebiliyor insan.
umarım küçük sorunları büyütmeden sevgi dolu mutluluk dolu bir beraberlik yaşarsınız..
Şükran dedi ki…
evet yağmurdan kaçıp doluya tutulanlar gibi.çevremde böyle örnekler görünce bende de tabi birtakım çıkarımlar oluştu.
teşekkür ederim shirin,kalbinden gelen sıcacık güzel dileklerin için,
sen de mutlu ol arkadaşım:-)
deeptone dedi ki…
aa kutlarım yaaaa :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o...

Guguk Kuşu'ndan Uyanış'a

Gecenin kör vaktinde fikirlerim üşengençliğimin esiri olmadan fırından yeni çıkmış bir simiti ağzımda erimesini bekler gibi yazıyorum buraya.Taze ve çıtır çıtır etkisini kaybetmeden.Çünkü soğuyunca aynı keyfi almıyor insan.Çay, kahve, çorba nasıl sıcak içilmeliyse öyle de yazılmalı yeni bir sinema filminin tadı. Ben filmi uzun uzadıya anlatmayı pek sevmem aslında.Anlattıklarım  filmin müzikleri ,karakterleri ve oyunculukları ve konunun nasıl ustalıkla işlendiğidir ,beni ne derece etkilediği ve bende neler uyandırdığıdır. Henri Carter Bress fotoğrafı İnsanları severim.İnsanları izlemeyi çok severim.İnsanları yürürken kulağımdaki soundtrack müzikle izlemeyi severim.Alışveriş merkezinin cam kenarına oturup bilgisayarımı masaya koyup hem yazı yazmasını hem insanları izlemesini severim.Bu yüzden fotoğraf gerçek gelir bana.Tiyatro ayrı büyü .Sinema ise ayrı bir beyaz cam büyüsü.Karakter ve durum sinemaları ise bir o kadar etkiler ve büyüler beni.Bu sebepten olacak ;ben ...

Anitta'nın Laneti

KENDİME YAZILAR: Matematikte Sondan İkinciymişiz : Türkiye’ye bir açık oturumda konuşma yapmak üzere gelmiş olan Nobel ekonomi ödüllü matematikçi John Nash, Türkiye’nin matematik bilgisinde... http://www.mutlueller.com  bloğunda yeni gelişmelerini takip ederken Mahfi Eğilmez'in sitesine rast geldim.Doğrusu Semi'nin bloğuna ne zaman uğrasam öğreneceğim mutlaka bir şeyler bulunuyor.Bu yüzden kendisi en sık takip ettiğim blogger arkadaşlarımın arasına girdi. Ordan hareketle Mahfi Eğilmez'in matematikle ilgili yazısını okudum. Mahfi Eğilmez de zaten sık takip ettiğim bir yazar.Kendisi ekonomist dışında tarihle de yakından ilgileniyor.Özellikle Hititlerle ilgili yazdığı Anitta'nın Laneti adlı kitabını okuduğumda Hititlerin şimdiki türklerin yaşayışıyla birebir örtüştüğünü gördüm.Yemekleri,kültürü ,ekonomisinin şimdiki yaşayışımıza benzerliği bende hayret uyandırmıştı.Önceden bu tür tarihe ilgi duymayan ben artık eski çağların medeniyetleriyle de yakın ilgilenir oldum.Y...