Ana içeriğe atla

Mim yazısı : Bugün hayattan ben neler öğrendim?


                                                       Fotoğraf : Enver Şengül


Blog dünyasında pek ünlü biri sayılmam.Belki bir çok katılımcı blogger arkadaşıma kıyasla pek aktif ve katılımcı da değilim galiba.Ama takip ediyorum,elimden geldiği kadar.
Blogger dünyasında mimlemek durumunu da yeni yeni çözmek üzereyim.Şimdiye kadar sağolsunlar deeptone,biricit beni mimleyip duruyorlar ben de bu konuda fikir fakiri sayıldığım için akmaz kokmaz ,soğuk nevale bir blogger profili çiziyordum bakış açılarında.Eee haksız da sayılmazlar hani,nerden bilsinler benim bu konuda ne kadar cahil (!) olduğumu.
Sözünü ettiğim blogger arkadaşlarımın blog yazmalarındaki seriliğe ve katılımcı olmalarını da bizzatihi tebrik ediyor ve destekliyorum.Çünkü benim de söyleyeceğim çok şey olmasına rağmen gerek günlük işlerim ve meşgalemden,gerek serbest zamanlarda da olsa üşengeçliğim blog yazısı yazmamda beni engelliyor.
Dışardan çok çalışkan,her anı gibi dolu gözüken beni evde görseler hele bu aralar adım miskine çıkardı.Neyse ,şimdi yaz geldi ,yaz misafirleri geliyor şu bu derken yine çok yazabilecek miyim bilmem!
Laf aramızda facebooka girmekle çıkmak arasındaki en kısa zaman dilimini kıran guiness rekorlarına girecek olan ben bugünlerde habire facebook duvarlarını süslemeye başladım,iyi mi!!
Esnek zamanlarda çalışmak,daha doğrusu aylaklık bana göre değil...
ben sıkışık zamanlarda bir çok işi araya sokuşturuveren ,böylece birçok işi de aynı anda tamamlayabilen bir tipim.
Şimdi de bitirmem gereken şeyler var ama ben nasıl olsa bugün işim yok,nasıl olsa yarın işim yok,nasıl olsa ay sonuna kadar on defa okurum diye erteleyip duruyorum.

BUGÜN HAYATTAN NE Mİ ÖĞRENDİM?

odamın penceresinden kaçamak içtiğim sigaranın kahvenin yanında iyi gittiğini,odaya sinen masif sigara kokusunu çıkarmanın tek yolunun iki pencereyi açıp ardından kapıyı da açıp cereyan yaparak çıkmasını sağlamayı öğrendim.
Bir kez daha yorgun,bir kez daha kırık olduğumu öğrendim.
Günler öncesinden içimde hiçbir art niyet yokken ,bir kötü niyetim yokken hatta arkadaşımı düşünerek yaptığım bir program önerisi yüzünden bana darılışını,üzerinden günler geçse de aramayışını gördüm.
Bazı insanlara onlar için iyi düşünüşün ,ince düşünüşün onlara yaramadığını,bazı insanların dostluklarını daha çabuk harcadıklarını öğrendim.
Bir daha karşımdaki insanın iyiliği için bile olsa onları düşünmemeyi,hatta onlara onların değersiz olduğunu hissettirmem gerektiğini öğrendim.Bunu nasıl yapacaksam!!!
Çok fazla insanları kafaya taktığımı öğrendim.
Demek ki,kaybedilecek bir dostum,dedim kendi kendime.
Bugün çocuklarla beraberdik.Harcanmadığım en güzel gözlerin çocuklara ait olduğunu gördüm.

Ben zaten biliyordum,cümlesini pekiştirerek öğrendim....
Bugün belki de nedensiz depresif,melankolik bir günümdeyim..
Ben yine akşam yatarken penceremde olacağım.Yanıbaşımda Frank benim için My Way söyleyecek.Siz derdinize yanın:)

                                                   SOKAĞIMDA BUGÜN ÇINLATTIKLARIM


                                         VALSE DE JULİET


bugün ilk kez uzun zamandan beri dinlediğim müzikleri kulaklıktan dinlemedim.Ses bombasını en yüksek sesine getirdim.Pencereleri açtım.Sokağıma şarkılar aksettirdim.Hem de öyle onların dilinde demet Akalın,Serdar ortaç ya da günümüz şarkıları değil ,


                                                       FRANK SİNATRA-MY WAY



                                                        

                                                 Tenor Sesiyle Frank Sinatra şarkısı ' MY WAY '



İster bir tenorun sesinden dinleyin,
ister bir Frank'tan
Farketmez hiç,My Way için,
Kimine gelir yakın Frank'tan
Kimine daha heyecan vurur
Tenorun aksisedasında.n
Alışması zor gelir önce
 Frank'a alışmış olan için
Dinledikçe gireceksiniz ruhuna
tenorun 'My way'şarkısına....
                                                   

                                                              PİNK FLOYD-MOTHER


Bunların üzerine nat king cole'un love şarkısı,Louis Armstrong'un What a wonderful world şarkısı,James Brown'ın İt's a man world's şarkısı eklenince insanın canı kırmızı şarapta da atıyor ama biz şimdilik hayaliyle avunakoyalım;-))

İşte bugünün en mutlu anı...
Uzun zamandan beri kulaklık haricinde müzik dinlemiyordum yüksek sesli.Ne kadar özlemişim,onun da yeri ayrıymış,onu öğrendim!!! :-)

 Mimliyorum :
Deeptone,Biricit,Nil,Sude,Mariposa,Navle,J.Yo.Okie,tunes,sokrates junior,firari,ebru:-)

Sevgilerimle....:)

Yorumlar

onun ıcın yapılan ıyı seye darılan bı dost bana hıcte yabancı gelmedı:)
sanırım bende yasamıstım aynı seyı cocukluk arkadaslarımdan bırıyle hemde.sonra o cok pısman oldu ama ıste kıncıde değılım ama bazen ınsana affedılmeyecek sekılde davranılıyorsa affedemıyorum benımde huyum bu:)
yenı bı mım sokağımı cınlattıklarım seklınde mı yapacağız sevdığımız sarkılarla ben oyle anladım ve en kısa zmndada yaparım bak:))
deeptone dedi ki…
heeeey sana geliyorum zaten bikaç günde bir bakıyorum yazılarına. ama uyardığın iyi oldu yine de.
:)
deeptone dedi ki…
bu önemli yazına gelicem tekrar.
uzun yorum yapıciim.
:)
Şükran dedi ki…
deeptone uzun yorumunu dört gözle bekliyorum :-)
sevgili biricit,beni anladığını hissedebiliyorum.Ben de kinci biri değilim,uzatan biri de.Ama bu kaçıncı artık bu arkadaşımla yaşadığım.Kaybetmemek adına,bir dostluğu harcamamak adına alttan aldım.Ama bu kez çok fazla kırıldım.Gelse küslüğünü sürdürmem ama eskisi kadar yapıcı olacağımı sanmıyroum.Öyle sanıyorum ki,sen de öylesin:(

Sokağımda çınlayan şarkılar veya bugün çınlattıklarınız olabilir,mim yazısı,kulağa güzel geliyor...
başta öyle düşünmemiştim,ama olsa ne güzel olur değil mi:D
deeptone dedi ki…
ya baksana ünlü olmak diye bişi yok. sadece bloguna az giriyosun ki sen. daa sık gir birazsana. her zaman yazı yazman lazım değil. yazmasan da okursun biraz blog yorum yaparsın. zamanla okurun da artar. sen de daa çok yazarsın ki.
:)
deeptone dedi ki…
mimler işte blog arkadaşlığını artırıyor. sevimli yollar. anlıyorum seni zamanın olsa bile üşengeçlik yapıyorsun. zamanla alışırsın ki. yakın blog arkadaşlıkları kurarsın yazarsın heyecanlanırsın. bloglar sosyal medyada en güzel yol. düşünceleri yazarak paylaşarak arkadaşlık.
:)
deeptone dedi ki…
feys twitte daha çok zaman geçiriyo insanlar tebi. daha çok ve kolay iletişim oluyo ama blog daha iyi, daha seviyeli.

seni sıkıştırmak lazım o zaman.
:)
deeptone dedi ki…
ya arkadaşlıklara takma kafanı. boşveeer üzme canını. oluyo öle şeyler. fazla düşünme işte insanları.

kahve pencere sigara my way yeter işteee.
:)
deeptone dedi ki…
dinlediğin müzikler ne güzel. yüksek sesle dinlemek de. frank, tenors, pink, brown.

bi de I feel good dinle o zaman.
:)

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o