Ana içeriğe atla

2.Dükkan Ziyaretim.

Merhaba millet,
Bak bugün huzurunuza şıkır şıkır geldim.Ne,tam entel mi olmuşum !Amaaan boşversene yemişim entelliği.Bugün içimden serserilik yapmak geldi.böyle giyiniverdim işte.Bir hafta sonra döpiyesimle görürsün,resmileşiriz yine.No problem;))
Eee nasıl gidiyor bakalım ,anlatın hayat nasıl gidiyor ?Ne o yüzünüz niye turşu satıyor bakayım! Cık cık cık !
Olmaz,beğenmedim.Gidiyorum ben.döndüğümde bir daha böyle görmeyeceğim.
Gülmeyin.İlahi kız'mış !Teee nerelerden gelmişim.tutmuş bunlar beni nasıl karşılıyorlar !
Neyse kitap bırakmıştım ben buraya.Onları almaya geldim.Okudunuz mu ?
Zaten bak ,Beki İkala Erikli'nin kitapları,Bilinçaltının gücü,The Secret,Evrenin İlahi dili hemen hemen aynı güzergahta kitaplar.
Beki İkala erikli isteklerimize yoğunlaşalım derken ayrı bir spritüel bir gerçeklik sunarken Nilda Ferhan Efeçınar Bilinçaltının Gücü adlı kitabında daha bilimsel yaklaşıyor.Mesela namaz kılarken neden Kabe yönünde secde ettiğimizi anlatıyor.Her ikisi farklı yöntemlerle aynı konuya parmak basıyor.Bülent Gardiyanoğlu Evrenin İlahi Dili kitabında da Beki İkala Erikli esintilerini anlatıyor kısmen.
Hüseyin Rahmi Gürpınar ise biliyorsunuz benim vazgeçilmezim arasında.Takip edenler bilir bir ara onunla ilgili bir yazı yazmışlığım bile vardır.edebiyat kategorisinde bulabilirsiniz onu da. 
Cengiz Erşahin de kişisel gelişimi öykülerle somutlaştıran okunmayı kolaylaştıran anlatımıyla sohbet havasında bir kitap yazmış.İlk defa okudum.Keyifle okudum ben.Hemen de okunuyor hani.
Okurken 'aynı ben 'dediğim anlar oldu.Aslında zaman zaman Mümin Sekman'a benzettiğim de oldu.Buna çok takmazsanız kitap oldukça verimli.
Simon De Bouveoir ise ne zaman okumak istediğim yazarlardan biri.Oldukça kalın.Felsefik,toplum ve siyaset konuları içeriyor.Bakalım konu nasıl ilerleyecek ! daha devam ediyor anlayacağın:))

Ha bu arada bayram dönüşü Felsefe bölümüne kayıt yaptırıyorum arkadaşlar.Not ortalamam 80'in üzerinde olursa örgün eğitime geçebiliyormuşum.İşin içinde sembolik mantığın olması azcık hevesimi kırmadı değil ama ne yapalım başa gelen çekilir.
Lise yıllarında mantık dersini pek sevmezdim de,övünmek olmasın.Sağolsun hocası çok düzenli defter tutuyorum diye beni mimlemişti.Notum düşüktü de dönem ödevini o dersten almıştım.bir ödev verdi hoca.Bulamadım.sonra değiştirdi.sonra kendimin yazacağı kompoziyon ödevi vermişti bana.Ayyy! İlk defa ansiklopediye bakmadan dönem ödevi hazırlamıştım.Herkesten kuple kuple fikir alıp kendiminkilerle birleştirip on sayfalık ödev hazırlamıştım.Hoca bana ödevimden 99 vermişti.Böyle de nevi şahsına münhasır bir hocam vardı işte ;))
Hey gidi günler hey !Hangi dersten zorlanacağımı düşünsem ödevimi ondan alırdım.100 alırdım.en zor hocalardan tek 100 alan kişi olarak tarihe geçmiş kişiyim anlayacağınız.arkadaşlarım benim yüzümden hoca ile kaç kez tartıştı!Ben şaşkoloz gurur meselesi yapar 'hocam olmazsa vermeyin bana 100 ' derdim.Şaşkoloz!hocanın tavrı kesin tabi 'onlar da iyi hazırlansaydı ''
Tiyatrocu ya da welness danışmanı olmasaydım afilli bir gazeteci olurdum  kesin !Gerçi bir ara basında da çalıştım ben ! Unutturmayın böyle bir on numara hikayem daha var benim.İsterseniz anlatırım.

neyse ya iyi oldu ,lise anılarım,kitaplar derken ziyaretim uzadı.
ha bir de derste kitap okudum diye kitabımın atılış hikayesi vardır.Ama o benim için buruk bir anıdır.Sonradan hocaya yazmıştım bunu ben.Kitabım bir yandan atılırken bilim tarihi hocamızın kitap okuyorum diye beni gözde öğrencisi yapıp kanaat notunu bol bol kullandığı da olmuştu.Hocamızın adı da Banu Alkan'dı. Sonradan evlendi de Aydın oldu soyadı hocanın.

telefonum çaldı.beni bekliyorlar.Hadi görüşürüz.E hep ben hep ben olmuyor böyle,bir kere de siz geliverin;değil mi ya değil mi ya !!

Sevgi ve ışıkla kal   

Yorumlar

deeptone dedi ki…
:) hihi, keyfin yerinde.
Şükran dedi ki…
evet keyfim yerinde çoğu zaman;gel berabber olsun deep:-))
Şahin Şirin ERDEM dedi ki…
ne güzel bazan serserilik yapmak.. :)
lisede bende 100 alırdım bazan.:) ne büyük sevinçti ya..
hımm demek gazetecilikte varmış ha.. amma çok yönlüsün..:)
anlatmanı isteriz elbette.
Şükran dedi ki…
önceden daha güzel serserilik yapıyordum shirin hele sonbaharsa mevsim deme keyfimeydi yani:-))
100 almak haklı bir duyguydu,neden dönem ödevlerimizi sonra bize vermiyrolar ki,kesin kopya çekiyor hocalar ondan:)
hayat ve karşılaştığım durumlar beni çok yönlülüğe itti,faydasını da görüyorum,bundan sonraki postumda anlatırım,izle beni:))

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o