Ana içeriğe atla

Bir Pazar Günü

Uşak'ın kurtuluşu bugün.Ayın başı.Sonbahar başı.Bir Pazar günü.Babannem bizde.Yine beni güldürmeye devam ediyor.Onunla uğraşmak keyifli,laf aramızda bazen içten içe sabrımı zorluyor.O da söylenmeyecek şeyleri tutup dedikoducu komşumuza anlatması yüzünden.Kaç kere söylüyoruz,hep aynı...
onun dışında aramız iyi.
bazen bir şey söylüyor,tamam mı:
-ben bu telefonlarla konuşamıyorum oğlum ,diyor.
ben de dayanmıyorum sözü yapıştırıyorum.hatta biraz ege şivesiyle çakıştırıyorum :
-spiker mi oluvecen,konuşursun ,diyorum.
onunla böyle tatlı tatlı uğraşıyorum ya .bizimkiler bir eğleniyor bir eğleniyor.
geçen gün de yaşlılığından dolayı dışarı çıkamıyor ya pek.
-ne yapıyorsun babaanne,diyorum.
-ne yapalım evde hapısıs,diyor.
annem bir süre onunla kaldığı için :
-annem de gardiyan oldu gari,diyorum ben.
babaannem gelince egeye kaçıyor ağzım.Koca egeli :-))

az önce bilgisayarı açtım da.Hemen soruyor "bugün Zeki Müren" yok mu diyor.Pek seviyor .Sesini duyunca hayat hikayesini anlatmaya başlıyor.Evde çaldığım klasik müzik,blues,new age,caz maz şarkıları hak getire.babaannem direkt bir süre sonra :
-Zeki Müren yok mu?
şimdi yok ,diyorum.sonra içime sinmiyor.başlıyorum çalmaya " Ne sevincin Ömrü Varmış" diye başlayaraktan gerisi devam ediyor.
Bazen kendim söylüyorum coşup.Yine soruyor:
-Zeki Müren yok mu bugün?
Radyodan çaldığımı sanıyor çünkü.Bende olan kayıtlar Radyo Günlerinden kalma ya,ondan.
-güzel mi,diyorum 
-güzel deyip gülüyor bembeyaz saçlarıyla.

geçen sene parka götürmüştüm.Yedirdiğim bir dondurmayı her konuşmada herkese anlatmış.Zaman zaman balkona çıktığında karşımızdaki kafede oturan sevgilileri gözetliyor.
-ne çok düğün oluyor burda,diyor 
-seninkiyle bilgisayarda konuşuyor musun ?

Babaannem,seviyorum seniiii.....Nevi şahsına münhasır :-))


Yorumlar

deeptone dedi ki…
çok tatlı kiiii.
:)

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

'21 Aralık Blog Coşması

Herkese merhaba, İyisiniz hoşsunuz afiyettesiniz inşallah. Günlerden bu yana 21 Aralık furyası sürüp gidiyordu.O da bitti gitti.Maya takivimine göre on yıl önce de kıyamet oluyordu zaten.Yine bir şey olmadı.Delinin biri kuyuya bir taş attı ,medya da bunu alladı dalladı süsledi püsledi bir alamet-i farika şekline dönüştürdü. Aklıma şimdi Hüseyin Rahmi Gürpınar geldi Kuyruklu Yıldız Altında İzdivaç.Bilen bilir kuyruklu yıldızın  günlük hayatta insanların arasında nasıl rivayetlere yol açtığını yansıtıyordu bu romanında, yazar. Aynı mesele, yine benzer konuşmalar arasında geçmiyor mu şimdi... Hay Allah ,hiç mi değişmeyiz kardeşim,hiç mi :) Bu arada Şirince'de şaraplar ucuzlamış  ve bu kez yerli turistler sarmış Şirince meydanını...Hani ilk Şirince etkilenecekti ya bu 21 Aralık kehanetinden:)    Ah bu Mayalar..Mayalarrrr...Neyse burdan hareketle bugünlerde dolaşan bir mimi yazmak istedim ben.Ebru'yu ziyaretim sırasında yorum yapıp seve seve bu mimi cevaplama kara