Ana içeriğe atla

Koyu Perdeler Ardında Güneş

Merhaba Güneş,
Biliyorum aslında sen saatler önce doğmuştun.Odamdaki koyu perdeden ışığın hala geliyor.Loş odaları severim ben belki de senin doğduğunu ancak ben kalkarsam yatağımdan görebileyim diye koyu perde seçiyorum.Peki yataktan kalkınca hemen perdeyi mi açıyorum dersin ;elbette hayır .Çünkü ben loş odaları severim.Arada bir aklım eserse ancak öyle perdeleri açarım.Aklım ne zaman eserse,duydun değil mi !
Aklım eser benim öyle.Bir ara bakarsın sigaranın s'sini almam ağzıma.Bir bakarsın bir dönem elimden düşürmem.Mesela bugünlerde az senaryo üretmedim sigara ile ilgili.Sen doğup da batınca güneş,ben hep o aralarda yaşadım.Sigara içen asil bir kadın da oldum,döpiyesli ve tapuklu ayakkabılarıyla ; şortlu tişörtlü akdeniz kadının sigara içmiş hali de,kimi zaman sigarasını dost edinmiş bir öğrenci veya gazeteci;kimi zaman serseri bir kadın,kimi zaman bedeni başkalarının ellerinde çürümüş bir yosma gibi hissettim.Sigara ile kaç karakter çiziliyormuş öğrendim.Dinlediğim müziklerle,sigara eşliğinde odamda bangır bangır şarkılar söyledim mesela.Karakterimi tam oynadım madam.Ne bir eksik ne bir fazla.Yaşadım onu.Öyle hayatlar çiziktirdim ki,hem yosma olduğumu kabul ettiler hem de üzüldüler benim için.
Biliyor musun bu sanal dünya bir garip.Kendimizin içindeki yalnızlıklarımıza üzüleceğimize ,bunları düzeltebilecek kişinin kendimiz olduğuna inanıyoruz ama başkalarının hayalini,fantezilerini sohbet odalarında arıyoruz.Güneş sen doğmadan geçer vaktim,şimdi bana nasıl tükenebileceğimizi ,tükenmişken nasıl doldurulabileceğimizi gösterdi.Tükenmişlik yokkk!
Nerden nereye geldim değil mi ;estim yine.Esti yine aklım.
Umay'ın Hareket Vakti şarkısnı gece gece avaz avaz bağırarak güneş doğmadan söyledim.
Ferzan Özpetek'in Şahane Misafir filmini izledim.Güneş doğmadan önce...
Güneş doğdu ,gün başladı.Ben bu ay sigarayı bıraktım yine.
Bu yazıdan ne anlarsınız bilmem .
Heyecanını yitirmiş Merloni."heyecanımı yitirmiş olmak bile şu hayata karşı,güçlü bir intihar sebebi"      

Yorumlar

Muzurella dedi ki…
güneş hoş gelmiş o zaman :)
Şahin Şirin ERDEM dedi ki…
Yaşam enerjisi ve heyecanı ile dolu olmak sana çok yakışıyor..
tükenmişlik yokk.. asla..

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

'21 Aralık Blog Coşması

Herkese merhaba, İyisiniz hoşsunuz afiyettesiniz inşallah. Günlerden bu yana 21 Aralık furyası sürüp gidiyordu.O da bitti gitti.Maya takivimine göre on yıl önce de kıyamet oluyordu zaten.Yine bir şey olmadı.Delinin biri kuyuya bir taş attı ,medya da bunu alladı dalladı süsledi püsledi bir alamet-i farika şekline dönüştürdü. Aklıma şimdi Hüseyin Rahmi Gürpınar geldi Kuyruklu Yıldız Altında İzdivaç.Bilen bilir kuyruklu yıldızın  günlük hayatta insanların arasında nasıl rivayetlere yol açtığını yansıtıyordu bu romanında, yazar. Aynı mesele, yine benzer konuşmalar arasında geçmiyor mu şimdi... Hay Allah ,hiç mi değişmeyiz kardeşim,hiç mi :) Bu arada Şirince'de şaraplar ucuzlamış  ve bu kez yerli turistler sarmış Şirince meydanını...Hani ilk Şirince etkilenecekti ya bu 21 Aralık kehanetinden:)    Ah bu Mayalar..Mayalarrrr...Neyse burdan hareketle bugünlerde dolaşan bir mimi yazmak istedim ben.Ebru'yu ziyaretim sırasında yorum yapıp seve seve bu mimi cevaplama kara