Ana içeriğe atla

Aldım verdim ,ben seni yendim!

Bir gün bir dilek diledim.İçtendim bu konuda.Koşulu yoktu.Yaşlanırken sağlıklı kalmak için ,yaşlılığımda bile fit bir ihtiyar olmayı düşünerek diledim.Belki de gördüğüm manzara beni korkutmuş,ondan içlice böyle bir dilek dilemiştim.Ama oldu !
Hem de hiç ummadığım bir anda !
Tiyatromu ertelemeden,hatta geliştirmem için büyük fırsat sundu bana.
Kendimde beğenmediğim ve zayıf gördüğüm özelliklerimi hep değiştirmek istedim.O tarafımı da tamamladı.Hayatımda parçasını bulamamış büyük resimin parçaları tek tek yerini buluyor.
Ne eksikse onun üzerine gidiyorum şimdi.Aslında ben bu süreci bir kaç kez daha yaşadım.Bir kaz kez mi dedim ?Ahhh yapma bir çok kez,birçok kez !
Değişmek elbette zor .Çelişkiler,fırtınalar,ikilemler,suçlamalar olmuyor değil.Oluyor.ama geliştiğimin farkındayım.
bu dünyanın ve insanların görünmeyen yüzünün bir başka boyutunun olduğunu biliyorum artık.Görünen kadar görünmeyen ardındaki gerçek ...
Fikirler mi Gerçekler mi Bizim için Önemli ,sorusunun bile ardındaki boyutu...
Fikirlerimizin ve yaşadıklarımızın ardındaki spritüel gerçeklik...
Yazdıklarım kiminiz için ne nitelik taşır bilmem ama ben bugünlerde burayı bir iç hesaplaşma olarak görüyorum.Belki kiminize göre cazip de gelmeyebilir ama şu bir gerçek ki içinizde birileri bunları duyumsuyor.
Bir şey öğretmeye kalkmıyorum.O an o zaman ne düşünüyorsam onu yapıyorum,onu yazıyorum.Bu önceki yazılarımda da böyle oldu.Bir Cemal Süreyya yazdığım zamanlar da oldu ama benim için o günler Cemal Süreyya'nın alegorili,imgeli,teşbihli şiirleriyle doluydu.Bir zaman onunla da tamamlamıştım çünkü parçamı.Şimdi de bu şekilde tamamlıyorum.
Karnım aç ama acıkan ben değil ruhum ve zihnim sanki;ne diyorduk biz eğitimlerde önemli olan gözümüzün ve karnımızın doyması değil,hücrelerimizin doyması !
Bugünlerde bir acayiplik var.Mutluluk ve huzurun fazla doz alımından mı,yoksa kendime itiraf edemediğim ,arkadaşlarıma yakıştıramadığım bir halin bana yansıması mı bilmem ama hemen geçmesini diliyorum.
Biri ce dese ağlıyorum.Alıngan diye ismim ayyuka çıktı.Alakası yok.İçimde bir şey fazla içli.
ben ağlayınca 'bu kızı evlendirmeyelim.Ha bire ağlarsa bu ,adam bize kızar ' diye şakası yapılıyor.Genelde çocuk bekleyen anneler her şeye ağlarlar ya o hesap.Desene başımıza böyle bir şey gelse iyice muşmulaya dönecem :-))Allah saklasın !
Çok sinir bozucu.Göz yaşlarını tutamamak daha kötü .allahtan ki bahar havası gibiyim.Bir bakıyorsun yağmur bir bakıyorsun güneş açmış.
Eğer siz de böyle hissediyorsanız zaman zaman oturup yerinizde geçmesini dilemeyin.Hareket hareket...Kendinizi suya atın.Su sesi dinleyin.Müzik sesi açın.Hareketli olsun.Güzel şeyleri hayal edin,adım adım.Sonra en sevdiğin elbiseyi giy,dans et.Derin nefes al ve negatif düşüncelerinden arınmak istediğini söyle.Güzel bir söz paylaş sevdiklerinle.Onların geri dönüşümü havanı değiştirecektir.İnsanlarla konuşarak alışveriş et.Ki,bir dahasında alışveriş etmesen bile seni beklesin.Sevdiğin birini her gün aynı saatlerde ara.Bir süre sonra senin aramadığın gün o seni arayacaktır.Kendini star hisset.ama alçakgönüllü,mütevazi bir insan olarak.Başkalarının ne giydiği ne olduğuyla değil ,kendinin ne olduğunla yarış.Alemi mutlu edeceğim diye kendini parçalama.Mutlu olmak isteyen senin en küçük adımınla bile mutlu olmasını biliyor ve senden çok şey beklemiyor.Senden çok şey bekleyenden uzak dur.Enerji sömüren insanlar bunlardır.Yapacaksan bile yapmayasın geliyor.
Nasihat masihat değil.Kendime söyledim.İşinize ve mantığınıza uyuyorsa buyrun  açççık ve seççik buraya yazdım !
Wellness satılmaz hak edilir ve kazanılır !

Yorumlar

Gamze Esra Ersöz dedi ki…
Bu durum sanırım her şeyi kafaya takan insanlarda oluyor.Ben de sizin gibiyim.Bu yazı ne güzel bir yazı olmuş, çok motive edici :)
Merhabalar,
Ellerinize emeğinize sağlık. Bloğunuzu çok beğendim ve izlemeye aldım. Bana da bekliyorum. Güzel paylaşımlarda buluşmak dileğiyle. Sevgilerimi bıraktımmmm…..:))
Şükran dedi ki…
merhabalar gamze,
herşeyi kafaya takanlardan biri miyim,evet haklısın öyleyim.ama artık kafaya taktıklarımla değil hayatıma kattığım güzel şeylerle hayatıma daha özel anlamlar katmak istiyorumm.Bunun için kişisel değişim yapıyorum:))
yazımın motive edici olduğunu söylemen beni daha çok motive etti.böyle bir iddiaam yok ama duymak için paha biçilemez tabi;))
Şükran dedi ki…
Selda merhabalar,
blogum hakkında söylediklerin için teşekkür ederim.
Sayfana geliyorum şimdi:))
Şahin Şirin ERDEM dedi ki…
enerji sömürenlerden uzak durmak gerek..haklısın..
değişim gelişim çabaları çok güzel..tiyatrodan kopmayışın güzel haber..
biraz sitem de mi var?
Şükran dedi ki…
tiyatro haberlerim önümüzdeki günlerde daha fazla gelecek,çok güzel gelişmeler olacak inşallah :-))
kime sitem ediyor olabilirim ki,bilmem niyetim sitem değildi ama bazen öyle anlaşılabiliyor:))

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o