Ana içeriğe atla

Mecmua Şololomu


Yılbaşı ışıklandırmam ve duvar sergim....


Biliyorsunuz ne zamandan beri elimde bu kitap var.
Şu anki işimle kitap okumak ancak böyle tıngır tıngır oluyor işte:(

Rusça : Sam (kendi) ve İzdat (yayım) kelimelerinin oluşmasıyla türemiştir. Kişisel üretilerek el altından dağıtılan yayınlardır ki, kendi kendine üretip, düzenleyip, sonrasında bunları basan ve dağıtan, zamanın cefakar ve vefakar rus halkının muhalif hareketininin en önemli aracıdır.

TİYATROSUZ YAZI OLMAZ...
HAYATA VE SANATA DAİR bloguna gidebilmek için....

Biraz da şiir okuyalım dedik ,o da Edip Cansever olsun hadi:-)
 

bir de bugünlerde temalar ilgimi çekiyor.Bir fotoğraf,illistrasyon,afiş,resim,grafik ne varsa koleksiyonunu yapmaya başladım.
önceden vardı bende bune benzer heves.Mesela pazarcı şemsiyeleri ilgimi çekerdi ya da yeni çiçeğe durmuş ağaçlar.mesela mart aylarında büyümekte olan bir ağacın nasıl beyaz çiçeklerle bezendiğini,o haliyle neleri neleri çağrıştırdığımı...gözüme hoş gelen ve o an bana anlamlı gelen fotoğrafları zaman zaman çekmişliğim hatta içimden dizelerin geçmiş olduğu fotoğraflar vardır....
Şimdi de onun koleksiyonunu yapıyorum.Mesela şimdilik koleksiyonuma Telefon,balon,kapı,pencere,şemsiye koydum.Bunlar bana çok anlamlı geliyor....

İLGİLİ KOLEKSİYONUM PİNTEREST SAYFALARINDAAAA !
kampüste bir sınav sabahında bahar çiçekleri

Turhan Selçuk'un çok beğendiğim karikatürü

Panorama Defterime kendimin yaptığı bir resim 

Benim çok beğendiğim Aile albümümüz.

babaannemlerin bahçesinden sevgi dolu bir havuz:)



Küçücük bir kasaba.Girişi var çıkışı yok.Annem buraya gelin gelmiş.Biz de yaşadık bir süre.Tam bir sayfiye yeri aslında.Denizi de olsaymış gizli cennet olabilirdi hani.Burası Kütahya -Şaphane !
Ayıptır söylemesi ,övünmüş gibi olmayalım ama kirazı,vişnesi bir başka olur.Kekik bile bir başkadır buralarda.bu yüzden buradan alınan hayvanın eti bile güzel olur.Hani laf aramızda kebabını yiyen bir daha yemek ister !



Şu an benim işimi anlatan en güzel karikatür :D

                                             

                                              ENNİO MORRİCONE- LE VENT, LE CRİ

        Tiyatro için kollarımı sıvıyorum.Tek kişilik oyunuma çalışmaya devam....Kolları sıvadım.Dua edin bana:)

Yorumlar

Unknown dedi ki…
:)) kekik kokulu dağlarda otlayan hayvanların ne kadar leziz olduğunu deneyimleyerek öğrendim ben de.bu arada yeni bir blog ve pinterest falan arttırmışsın ilgi alanlarını.takip etmekte daha da zorlanıcam desene:)
Şükran dedi ki…
yok yok zorlanmazsın ebrucum inan bana,
sen görmeyeli ben hayatımdan daha çok bahseder oldum burda,o var sadece:))

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

'21 Aralık Blog Coşması

Herkese merhaba, İyisiniz hoşsunuz afiyettesiniz inşallah. Günlerden bu yana 21 Aralık furyası sürüp gidiyordu.O da bitti gitti.Maya takivimine göre on yıl önce de kıyamet oluyordu zaten.Yine bir şey olmadı.Delinin biri kuyuya bir taş attı ,medya da bunu alladı dalladı süsledi püsledi bir alamet-i farika şekline dönüştürdü. Aklıma şimdi Hüseyin Rahmi Gürpınar geldi Kuyruklu Yıldız Altında İzdivaç.Bilen bilir kuyruklu yıldızın  günlük hayatta insanların arasında nasıl rivayetlere yol açtığını yansıtıyordu bu romanında, yazar. Aynı mesele, yine benzer konuşmalar arasında geçmiyor mu şimdi... Hay Allah ,hiç mi değişmeyiz kardeşim,hiç mi :) Bu arada Şirince'de şaraplar ucuzlamış  ve bu kez yerli turistler sarmış Şirince meydanını...Hani ilk Şirince etkilenecekti ya bu 21 Aralık kehanetinden:)    Ah bu Mayalar..Mayalarrrr...Neyse burdan hareketle bugünlerde dolaşan bir mimi yazmak istedim ben.Ebru'yu ziyaretim sırasında yorum yapıp seve seve bu mimi cevaplama kara