Ana içeriğe atla

GÜNLÜK AVANGARD SANAT GÜNCELLEMELERİ

bu sabah internette dolanırken bir arkadaşımın paylaştığı videoya yaptığı yorum dikkatimi çekti.bu videoyu izleyince müzikte sınır olmadığını ARTIK anladığını söylemiş. müzik de elbette sınır yok.çünkü sanatın bir parçası.Sanat boyutsuz bir kavram,boyutu olmayan bir kavramın sınırı olabilir mi ki diye düşündüm hemen.

muhalefet olacağım ya ,her son söz bana ait olacak ya !

sonra benim de aklıma geldi bir fikir .hatta hemen defterime kaydettim.

şu an ki gribal enfeksiyonumla ilgili ben de bir müzikal çıkarabilirim.

bir yandan öhöö öhöö diye ritmik öksürürken bir yandan aralarda müziğe ahenk katarcasına hapşuuuuu diye bir ses çıkarırken arada da nefes alırken hırrr diye ciğerlerimden ses gelince benimkisi minik bir opereti bile temsil edebilir.mendille burnumu çıkarırcasına sümkürmelerimiz bile araya zilin farklı alternatifini akla getirebilir.(arada da iğrençleştim,farkındayım ama bunu daha farklı bir şekilde dile getirmemin yolunu bulamadım)
hatta arada bir sıcak basıp üzerimdeki ceketi çıkartıp daha sonra tekrar üşüyüp tekrar ceketi giymek ritmik jimnastiği bile içinde barındırabilir.
bir düşünün hele ,hiç fena olmaz!
illa ki avangard olacaksak illa ortama barış manço'nun nane limon kabuğunu koyup araya zehra şarkısını koyup bünyenin dengesini şaşırttığını anlatırcasına tekrar konçertomuza devam edebiliriz.
hatta bu işe bir absürdlük katarsak bilimkurgu ögeleri koyabiliriz.geleceğin gribal enfeksiyonu şeklinde bir zaman yolculuğu yapabiliriz.hatta daha ileri gideceksek sağlıklı beslenmenin bile cıcığını çıkarabiliriz.

ay ay ay dur ,uçtum yine ben!

dün üzerinize afiyet gribal enfeksiyonumla savaşaraktan hiç halim yokken bir de sinemaya gittik sevgili nişnalımla!nişanlım demek bana pek alaturka gelse de tebrikler bu yönde gelince alıştırmaya çalışıyorum ben de ,laf aramızda ;-)
akşama doğru memlekete gideceği için hadi sinemaya gidelim hazır da cem yılmaz'ın filmi vizyonda.
gittik.beğendim.ne beklediğinize bağlı filmden ama .ben beğendim.hatta zaman zaman ağlama noktasına geldiğimiz oldu.artık o bizim sulu gözlülüğümüzden olsa gerek.beni bırakın ama nişanlım sanırım benden bile duygusal,kulakları çınlasın :)
neyse PEK YAKINDA filmini pek beğendim.atıfları,dokundurmaları ,hatta kısa bir türk sineması yolculuğu yaptırması güzel oldu.yine bilimkurgusal bir uzaylının filmde olması bize süpriz olmadı.
uzay yolunun cem yılmaz'da bıraktığı etki çok kalıcı olmuş.zira çoğu stand-up gösterisinde uzaylılara değin espriler yapmış ve bir kaç uzaylı film çekmiş olarak söylüyorum.bana kalırsa biraz ferzan özpetek'in filmi Şahane Misafir filminden de etkilenmiş olsa gerek.yani bri şeyler katmış olsa gerek bu filme.aslında beş sene önce yazılmış bir senaryo olduğu yazıyor PEK YAKINDA filmi için.elbette bu süreç içinde ön çalışma içinde kesinlikle bir şeyler eklenmiş olsa gerek.çünkü ben olsam sanırım etkilenirdim bir yerde.ana teması kalır bazı yerlerinde bir kaç değişiklik olabilir.
neyse yorumum bir kenara film içinde bazı yerler beni oldukça çok güldürdü.eğer sonuna kadar gülme beklentisiyle giderseniz bence gitmeyin.hatta filmden beklentisiz gidin.işte o zaman keyfini çıkarıyorsunuz.çünkü film aslında dram niteliğini taşıyor.bir nevi ironik anlamları içeriyor diyebiliriz.
neyse film hakkında yorum yapıp filmi de bu yorumum ışığında izlemenizi istemem.çünkü insan ne de olsa etkileniyor.bu kez de kendi görüş açınızı bulamıyorsunuz.

aslında farklı bir yazı yazma niyetim vardı ama neyse hazır değilim galiba henüz.
önümüzdeki günlerde bir oyun provasına başlayacağız bakalım.bu süreçte bir şeyler daha oturacak.eminim.zaten bu satırları yazarken ciğerlerim öksürmekten kopuyor.haliyle bu da özgür yazmamı engelliyor.

benim bayramım sanırım hareketli geçecek bu kez.gelebilir yazabilir miyim bilmem ama
şimdiden size MUTLU BAYRAMLAR diliyorum...
seviyorum sizi,beni özleyin anacccımmm

olacak o kadar aklıma geldi bunu deyince ,

atfım olsun o da :-))




Yorumlar

deeptone dedi ki…
çok geçmiş olsun yaa. iyi bayramlar. bi de hep meşgulsun. dinlen biraz bayramda. cem yılmazın filmine gitcektim bugün üşendim. madem iyimiş sevindim. izliycez tebisi :)
Şahin Şirin ERDEM dedi ki…
Çok geçmiş olsun. umarım iyileşmişsindir...
daha izlemedim.. ilk yorumu okumuş oldum.
Şükran dedi ki…
Deep,
Teşekkür ederim.bayramdan bu yana gitmiş olabilirsin belki ama güzel bir filmdi.
Bir süre ben de dinlenmeye karar verdim.haklisin:-)
Şükran dedi ki…
Henüz degil.ilk defa bir kutu antibiyotik bitirdim bir de.cok şükür buna da. Umarım beğenirsin görüşlerini merak ediyorum :-)

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o