Ana içeriğe atla

Akan bir musluktan aklıma düşenler...





Musluğu açtım.Su dümdüz yolunu şaşırmadan akıyordu.Onu engelleyen bir güç yoktu.Suyu tutmaya çalıştım.Oysa su,zaman gibiydi.Tutulamazdı.Ellerim suyu avuçluyordu.Su ellerimin kenarından kurtuluyor,3-5 tane su yolu oluşturuyordu.

Aklıma geldi o vakit.Şimdiye dek  böyle bir şey düşünmemiştim oysa.
önlerine engel konulmamış bireyler hayatlarını rutin bir şekilde yaşıyor;yaşam tarzlarını kendi belirliyor,ömründeki mesleği kendileri seçiyor.Onlar için hayat tek bir su yoluydu.Tek bir yörüngede akıyordu.Böylece kendilerine alternatif yollar aramak zorunda değillerdi.

Önlerine engel konulmuş bireyler ise istedikleri mesleği,yaşam koşulları için bir yöntem bulmak zorundaydı.
Ne kendi hayallerinden ödün vermek ne de ebeveynlerini kırmak isterler.Aslında ebeveynlerinin evlatlarından istediği meslek de olmazlar,kendi istediği de olmaz.öylece ortada kalırlar.Tek yapabildiği kendi ilgi duyduğu alanda kendini diplomasız geliştirebilmektir.Böylece çeşitli ortamlara girmekle bulur çareyi.Her bir çevre ona farklı bir şeyler kazandırır.Koro çalışmaları,dikiş kursu,sesli okuma çalışmaları,felsefe kitapları,şiir -kısaca edebiyat-
Hatta işi abartıp nakış,mekik,iğne oyası...bir gün bu da lazım olur düşüncesiyle su yolu bir kaç yörüngede akar.

Musluğumdan akan suya engel konuşuna mı sevinsem bilmiyorum aslında.

Çünkü diğer yandan musluğu tek yörüngede akan insanlara bakıyorum da hayata bakışları daha kesin daha kurallı ve daha acımasız.Bana kalırsa bazıları o kadar dar düşünüyor ki hayatı sadece kendi gözleriyle görüyorlar,geniş bir bakış açısına sahip değiller.Bazen öyle cümleler sarfediliyor ki,duyduklarım beni hayrete düşürüyor.Demek halâ felsefe yapabilecek yaştayım bu insanlar sayesinde.

Ben kendime bazen bu çeşitlilik hakkında maymun iştahlı diyorum.İşin şakası bir yana,bu çeşitliliğimi sevmiyor değilim.Her çiçekten bal almak deyimi nerdeyse yerini buluyor.



Yorumlar

deeptone dedi ki…
sende edebiyat ruhu var biliyor musun.
:)
Şükran dedi ki…
çok mu belli oluyor demek:-)
deeptone dedi ki…
bi de arada ortaya çıkabilsen.
:)
Şükran dedi ki…
Arada? Çıkıyorum işte,burdayım,ben bu işte ustayım:-)))

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

'21 Aralık Blog Coşması

Herkese merhaba, İyisiniz hoşsunuz afiyettesiniz inşallah. Günlerden bu yana 21 Aralık furyası sürüp gidiyordu.O da bitti gitti.Maya takivimine göre on yıl önce de kıyamet oluyordu zaten.Yine bir şey olmadı.Delinin biri kuyuya bir taş attı ,medya da bunu alladı dalladı süsledi püsledi bir alamet-i farika şekline dönüştürdü. Aklıma şimdi Hüseyin Rahmi Gürpınar geldi Kuyruklu Yıldız Altında İzdivaç.Bilen bilir kuyruklu yıldızın  günlük hayatta insanların arasında nasıl rivayetlere yol açtığını yansıtıyordu bu romanında, yazar. Aynı mesele, yine benzer konuşmalar arasında geçmiyor mu şimdi... Hay Allah ,hiç mi değişmeyiz kardeşim,hiç mi :) Bu arada Şirince'de şaraplar ucuzlamış  ve bu kez yerli turistler sarmış Şirince meydanını...Hani ilk Şirince etkilenecekti ya bu 21 Aralık kehanetinden:)    Ah bu Mayalar..Mayalarrrr...Neyse burdan hareketle bugünlerde dolaşan bir mimi yazmak istedim ben.Ebru'yu ziyaretim sırasında yorum yapıp seve seve bu mimi cevaplama kara