Ana içeriğe atla

İç güveyinden hallice bir blog yazısı :)

Öykü başlıkları biriktiriyorum bugünlerde.
İşin esasında kafamdaki kurgulardan hiçbiri edebi eser gibi şekillenmedi zihnimde . Hepsi sanki bir küçük bir oyun niteliğinde .Reklam da olabilir .Bir müzik eşliğinde klip bile olabilir.
Önce bir öykü olarak oluştu.Sonra değişti de değişti .
Yok ; sanırım onlar hakkında yazacağım yazıyı yazana dek böyle bir dalgada yüzecekler....
hıh,her zamanki yükselen terazi dengesizliğim işte :)
Bir nevi hazırlık yapıyorum sanki şu an,şu günlerde .Öğrenci ruhumu eylemim ile paralleleştirmek istiyor gibiyim .

Elimde Marquez var .İlk defa okuyorum kitabını .Çok şey kaçırmışım.Çok beğendim .Önceden taışsaydım daha hızlı okuduğum günlerde....neyse geç olsa da tanışmak iyidir...Sağlığında okumak iyiydi ama...Ne yapacaktım sağ olduğu günlerde okusaydım..
Laf işte bende ki de :-)



Kitabın adı mı ?
Yüzyıllık Yalnızlık...
Karakterler biribirinin ismiyle çok yakın olduğu için ve nerdeyse bir soyağacından bahsettiğinden olsa gerek ,olayın bağlantısını koparmak istemiyorsanız kitaba hiç öyle 1 gün ara filan vermeyin Zaten kitap hızlı okunuyor. Bir kere alırsanız da iyi akıyor kitap.
Betimlemelerine ayrıca hasta oldum ,yazarın :-)
Gözünde nasıl canlanıyor insanın,okuyunca beni anlarsınız .
Bitirdikten sonra diğer kitaplarını da okuma arzum pekişti.

  

LYS sonuçları bugün açıklanıyor.Bakalım ben de yerleştirilecek miyim ?
belki bu kazandıklarımı ,lisans eğitimimde yatırım olarak ürüne dönüştürebilirim,
kim bilir...

Uzun zaman sonra tekrar yazmak güzel de ;
o havayı yakalayabilmek kendimde ,bu ne derece başarı bilmem,

Yakında daha iyi yazılar yazabilirim ,
hadi bakalım,bismillah 😂

 

  

Yorumlar

Şahin Şirin ERDEM dedi ki…
Hoş geldin. Safalar getirdin. :)
Okumuştum bu kitabı.karakter isimleri çok karman çorman gelmişti.
Kitaplarında bir zamani var galiba. O zaman gelmeden elin varmıyor o kitaba.
Selamlar. ..

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Köylerde Tiyatro İzlenimleri

Günün  Çocuk Sözü : "Öğretmeniim,bu abla çok güzel ama burda çok çirkin olmuuuş." 20-30 kadar çocuk merdiven trabzanına çıkar.Karşılarındaki rengarenk,şimdiye dek gördükleri ablalarından farklı olan ablaya inceleyerek bakarlar.Sorular eksik olmaz tabi haliyle : -O afişteki abla niye gelmedi ? Bizim Sevcan'dan bahsediyor.Direksiyon öğretmenliği yapmadığı günlerde aramızda katılan bu arkadaşımız grubun en hareketli ,en delişmen ,en  organizatörcüsünden... -Adınız ne? -Seneye gelecek misiniz? -abla be ,parayı vurdunuz heee Nedense bir de böyle bir cümle var.Sanki parayı bedava alıyoruz.Sanki hepsini biz alıyoruz.Çocuğunda da böyle ,erişkininde de ,yaşlısında da..Gel sen bir gün bize katıl,bakalım içine girince ne oluyormuş !  Cem Yılmaz' ın kulakları çınlasın:)) -Abla,seneye de olacak mısınız ? Sonra öğretmenleri  gelir : -Öyle öcü gibi bakmayın kıza.Uzaylı mı o !Senin benim gibi bir insan ! Ufak tefek kıpırdanmalar olur.Kimileri gider.Kimileri ka