Ana içeriğe atla

15 Farklı Düğün Gelenekleri



Bu sene izdivacım söz konusu olduğu için malumunuz düğün aktüel dergilerini de karıştırmadan edemiyorum.Hani biz düşünüyoruz ya sadece geline,damata,balayına dair bilgiler diye.Onların yanısıra ilginç bilgileri okuyup zaman zaman şaşırdığım, zaman zaman hayretle karşıladığım, zaman zaman  ""acaba biz de mi uygulasak böyle bir şey " diye aklıma hin fikirler gelmiyor değil;-)
Cosmopolitan Bride dergisinde 15 farklı düğün geleneğine değinilmiş.Ben de okuduğum bir bölümü sizlerle paylaşmak istedim işte !!


Telefonumla çektiğim bu görüntğlerden ilkinde Almanya yer alıyor. Burdaki en dikkatimi celbeden durum gelinin saçına pirinç serpilmesinden ziyade başında ne kadar pirinç olursa o kadar çocuğun olması inancıymış.Yani 10 tane düşse 10 tane olacak !!

                            
Yumurta ,salça,gelinin kirletilmesi ve gezinmesi ! Cık !
Diğer taraftan ayakkabıya bozuk para koyulması fena değil !Bereketle gel bereketle git inşallah anlamında :-))


Bu adetin bazı yerlerde uygulandığını duymuştum.

Bu bana Kütahya adetlerini çağrıştırdı.Orda da sık sık kıyafet değiştirirlermiş.Gelin de değiştiriyor mu bilmem ama yakınları değiştiriyormuş galiba.yanlış hatırlıyor olabilirim.Ama buna çok yakın bir gelenek.Bir de çok pahalı giysiler giyerlermiş, her oyunda bir tane değiştiriyorlarmış.Tarihte Germiyanoğulalrı Kütahya yöresinde kurulmuş ve kız alım durumu burda da yaşanmış ya beylikler kurulurken.Acaba onun etkisi mi bu  ? bir kültüre yansıması olur herhalde. dur ben bunu bir araştırayım.
Ellerin ve ayakların kına olması ? Yok o kadar da abartmayalım!
süt banyosu mu ? O güzelmiş bak;-)
Süt banyosu deyince Bülent Ersoy'un "yananı görür Allah ,Allaaah ,görür inşallah , inşallaaah ! " diye şarkısına süt banyolu klip çektiği geliyor.
Ve ben vazgeçerim :-)))


kim kimden etkilendi bilmiyoruz ama kültürel etkileşim mutlak ve bazen güzel olabiliyor .Şekil 1-A ,tık tık yukarısı !

Okunuyor değil mi ?
Aa bak yine Vikingler .
bu kadar mı olur .İnanın daha yeni okudum Semi'nin Vikinglerle ilgili yazısını.biliyorsunuz sık sık bahsetmişliğim var kendisinden.İşte bu kez de konu ona geldi.Hem de yeni yeni ona gitmişken !Bu kez de ondan bahsedeyim demeden.
Neyse uzun lafın şortu vikinglerin bu adeti bizim başlık parasına uyuyor.İşin kötü tarafı açık artırma gibir görünse de ,para kızın çeyizine gidiyormuş !
artık o taraflara bakar.Ne kadar iyi niyetli olup olmadığı orda belli olur!

Benim matematik zaten vasat , bu tarihi denk getirmek için de fibionacci sayılarını keşfetmek kadar meşakkatli.Çinliler mutlu mesut olsunlar ,aman aman bulaşmayalım biz :-))

Bize benziyor biraz .Fazla garipsemedim.Kız tacını veriyor ya ,çiçek de öyle verilebilir diyor yani atmaktansa.Ben zaten atma konusunda pek beceriksizim atma konusunda.Bir atarım ben çiçeği salonun kapısında beyzbol oynarmış gibi yakalarmışın ,bir de ağır çekim koşturma.Çiçeği kim kapacaksa ağzı dalgalı deniz gibi ağır çekimde :-)

Ben bu yazımı kendimi eğlendirmek için yazmışım anlaşılan ;-))
(fonda final countown çalar ihtiraslı bayan kız arkadaş tapuklu ayakkabılarını çıkartıp gözlerindeki müthiş hırs ve kızgınlıkla masadan masaya koşar ve alır ve herkes ayağaaa :-))


Pakistan'a bakar mısınız evlenmeden bin pişman ediyor insanı.bim nasrettin hoca'nın testiyi kırmadan önce durumuna benziyor.Damat olmak zor meslek ya !
İyi ben Moritanya koşullarına uyuyorum.Ucundan kıyısından kurtardık.Nasıl cezalandırıyorlar ki !
Ye deyip durduklarına göre güzel leziz şeyler yapıyor olmalılar.Yoksa "ye "diyebilirler bana.Yemek buldun mu ye,dayak buldun mu kaç ,benim için söylenmiş olmalı:-)

(bunu söylediğimde bana şaşırıyorlar.bu lafı söyleyen kişinin obez olmasını bekliyorlar.Ölçüyü her zaman kaçırmış olması gerek diye düşünüyorlar.Yemek yemeyi seviyoruz dediysek kıtlıktan çıkmış gibi değil ölçülü! )
Polonya  çok eğlenceliymiş canııım .Türkiye gibi işte !Dansöz kıyafeti yok ama maşallah kıvırma mıvırma tam yerinde maşallah :-))


ÇEK CUMHURİYETİ 

bak onu çekmemişim işte, iki sütunlu olunca sıkıntı olmuş belli ki.

En çok sevdiğim âdet olunca atlayamazdım.efendim mesele şu :
damadın yakın arkadaşları gelini kaçırıp bir yerde saklıyorlar.

(yok bu kısmı değil benim sevdiğim ,sabır ,bekleyin hele )

damat gelini bulursa damadın gelini hep koruyup kollayacağı simgesi kabul ediliyormuş.

(Ne bu ya ,ciddi ciddi oyun oynuyor bunlar !)

düğünün sonunda duvak ve gelinin ayakkabısı misafirler arasında dolaştırılırmış.

(Hımmm! Demek ki duvak şart ! )

Misafirler de çiftin balayısı için ayakkabı ,duvağın içine de para koyuyorlarmış.

(ayakkabı istemez . balayı tatilinin programını da onlar yapıverseler iyi olurmuş.Süpriz hediye anlamında fena olmaz hani ;- )

Hindistan coşmuş  işi Kırkpınar güreş etkinliklerine benzetmiş .Ben olsaydım şimdi bu tür bir düğünde direkt galibiyet benimdi.Çok mu iyi koşturduğumdan ? Değiiil ! 
Nişanlımdan biraz uzun olmamdan dolayı.

-Devede de var boy derler .
Eh diyelim Orhan Gencebay'daan koro eşliğinde "BENCEE SEN DE HAKLIĞSIN " hani var ya onların böyle bir ınını sesi ,o yani.Yoksa yanlışlıkla olmadı :-)))


İsveç'in düğünü de bir tuhaf.Tamam aslında düğünde öpen öpene maşallah daaaa...Öyle sıraya girmek filan.Gelinin bu konuda kurtuluş projesi hiç tuvaletten çıkmaması :-)))

Konuyu bağlayalım 
gönüller bir olsun efendim.Akıl ve gönül birliği bir kalemde buluşsun !
( Amman da aman )




Dedim ya ben bu yazıyı kendimi eğlendirmek için yazmışım.Yazarken farkettim.
Olsun çok eğlendim ben.Bir kere de kendim için yazı yazıvermiş olayım ,olamaz mı yani :-))

Düğün bayram seyran bahane ,sevdiklerinle ,dostlarınla ortam şahane ,
biz de güler oynarız....

sonu yok :-))

not: hatırlatayım fotoğrafları telefonumdan çektim.Cosmopolitan Bride dergisi.Kış dergisi sayısı.Sayfa 149 / Yıl 2014-2015























Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o