Ana içeriğe atla

Henüz Başlıksız



Nasıl geçiyor günler ah nasıl o yaman günler diye iç çekip geldim bu satırlara ...
geçtiğimiz günlerde oldukça atraksiyonlu günler geçirdim.Uzun süre olmuştu sosyal hayatımdan kopalı.10 saat müşteri temsilcisi olarak çalıştıktan sonra ve düzensiz vardiya sistemimden sonra bana yapacak bir şey kalmıyordu haliyle.İzinli olan günlerimi ise hızlı geçivermesin diye evde pineklediğim zamanlarım olmuştu.Şimdi ise eski sosyal halime dönüverdim.

Bu kez ki sosyal halime dönüş kendimin bile adlandıramadığı bir şekilde oldu.Zaten ne zaman adlandırabildim ki bir şeyleri ...Ben ki şuralıyım şu mesleğimdir bile diyemem kendimi etiketsiz bulmakla tehlikeli bir gidaşata mı itiyorum bilmiyorum...Neyse yine kalkıp size bitmek bilmez düşüncelerimi sorgulayışlarımı yazmak niyetinde değilim...

bu kez daha farklı girişimlerde bulunuyorum. Elimi ayağmı daha rahat atar oldum.Daha bir cesur görüyorum kendimi.Geçen gün yapmayı düşündüğüm tiyatro projesiyle ilgili üniversite ayağını sağlamlaştırmış oldum.Eski dostlardan diyelim artık bir karşılaşmamızda öğretim üyesi olan arkadaşım üniversitenin de destek sağlayabileceğini söyledi.Bu haftalarda temas kuramadık elbette.
Başta yerel yönetime güvenerek birşeyler düşünmedim ama sanırım gidişat o yöne de gidiyor.Ne diyelim olursa ne alâ olmazsa pekala !

bir ay sonrasında bu çalışmanın bir ürün vermesi gerekiyor tabi ivedilikle.Her zaman sokak sanatını ve amatör ruhu savunan biri olarak bu yolda çalışmaya devam ...devam...devam....

Bilenler bilir 2013'den bu yana sağlıklı beslenme alanında Herbalife ile çalışıyorum.bir dönem müşteri temsilcisi olduğum dönemlerde sadece sağlıklı beslenmek adına kullanmaya başlamış ve devam etmiştim.Ama tabi işimi yapamıyordum.Şimdilerde ise ona yine başladım. Bu serüveni seviyorum.Beni heyecanlandırıyor. Belki araştıranlarınız vardır uluslararası bir şirket .Ve bu sene kısmetse Barcelona'da uluslararası eğitime katılıp bilimsel danışma kurulu üyesi Nobel Ödüllü bilim adamından Louis Ignarro'dan eğitim alma ihtimalimiz olduğu söyleniyor.

Çalışmalara devam....

tabi tüm bunlar ivedi bir şekilde küçük bir fragman olarak yetişmek durumunda ;kendimi de güdülemek anlamında :-)
Küçük bir başlangıç...bu benim atacağım minik bir adım sadece....
3 mayısta düğün tarihi belli olmuş gelin adayının kafasındakilere bak hele...Bana öyle diyorlar ...bunlara değinmeyeceğim içimi sıkıyorlar :-(

3 Aralık Dünya Engelliler günüydü.Benim de çevremde engelli arkadaşlarım var.Bu günü onlarla birlikte geçirdim.Hepimiz de bir engelli adayıyız demogojisi yapmak istemiyorum.Çünkü onların istediği bu şekil bir anlayış değil onu biliyorum.Sırf bu sebeple onları da bu amatör çalışmamın içine dahil etmek istiyorum.İşte onlarla geçirdiğim bir günden kareler :









Bürokratik engelli duyarlığı.Kendi adıma umduğumu bulamadım. Sevgi Abla'ya sordum :
-Sizin için oluşturulan bu platformlarda sizin önerileriniz dinlendi mi ve bunlar hayata geçirildi mi ?
Neyse ki çoğu geçmiş.
Sevindim.Çünkü engelli duyarlılığının yemek ve kahvaltı daveti vermekten daha önemli olduğunu düşünüyorum.
Rektörlükte verilen kahvaltıdan beklediği atmosferi bulamadığını da kaydetti Sevgi Abla.
Kendisinin bu konuda önder olabilecek olumlu girişimleri var . 
****
Geçmişte sesli kitap okuma projlerinde ve türk sanat ve türk halk müziği korolarında yer aldık.Bu kez bakalım sadece Türk halk müziği korosuna katılıyoruz.

******

ve günün assolist konusu....Bunu sona sakladım...Çünkü bu durum beni çok mutlu etti hem de çok gururlandırdı.

Geçtiğimiz tarihlerde bir akşam yine internetin başında sörf yaparken (bir zaman pek moda bir terimdi )  aklım eski bir anıya takıldı.Anımı anlatıp konuyu çok da özele dökmek istemiyorum işin açığı.Uzamasın ayrıca. Eski bir blog yazım olan Tozan Alkan ile ilgili bir yazı yazmıştım. 


Ordan hereketle başladı herşey. Sonra bir baktım ki Tozan Alkan postada.....
İnce detayları atlıyorum.
Size şu an sadece resmin küçük bir bölümünü paylaşıyorum.
Henüz hepsini okumaya fırsatım olmadı.sindire sindire..Çünkü ben şiirin tadını öyle alıyorum.Çay ile..sohbet ile...
damıta damıta....
hepsini bitirdiğimde belki sizler için de bir süprizim olur ,bilemem ;-)




Sosyal medyanın gücünü gözardı etmemek gerekiyor. Eleştiriliyor filan ama doğru şeyler yapıldığında büyük güç !

Sevgiyle kalın.....

Yorumlar

Profösör dedi ki…
Umarım herşey yolunda gider. En çok da tiyatro ile olan bağını koparmamanı isterim profösyonellik para da, itibar da kazandıracaktır. benim görüşüm bu yönde.
Şükran dedi ki…
ben de hep tiyatroyla içiçe olmayı ve hatta şu anki işimle beraber sürdürmeyi ve bunu da yaşam tarzım olarak solumak istiyorum profesör :-)

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o