Ana içeriğe atla

soluk

bugünlerde amerikan conisi gibi takılan,attı mı çantasını terkisine seni beni görmeyen kişiliğimden selamlar,

evet bugünlerde aynı amerikan conileri gibi dolaşıyorum ortalıkta.yoksa irlandalı yazarlar gibi melankolik ve bilgiç ve haydut kılıklı mı desem.
yok ya ,haydut kelimesi bana uymuyor.hele haydut kılığı hiç uymuyor.
Yok artık abart dedik de o kadar değil yani !
siz mesajı aldınız  değil mi benim bu halimi gözünüzde canlandırdınız.Süpersiniz !
***
ay siz beni görmeyeli lugatıma neler eklendi bakın.valla bak artık kendimi tanımıyorum ben.sabırlı mıyım.sabırsız mıyım.neye tahammülüm var bilemiyorum.allah bazen bir selamet veriyor kızmam gerek yerde ,tövbe bismillah deyip derin nefes alıp yüzüme de müstehzii bir gülüşü yapıştırıp karşımdaki insanı holddan(müzikli bekletmeden) çıkarıp kızgınken bile sakin kalmayı başardığım an'a şükürlerim olsun !
işte bu yüzden tahammül gösterebildiğim anlara böyle tevekkül eder oldum.
ha bu arada geçende çağrıya OBUL TEVEKKÜL diye biri aradı.normalde sorarım.ama buna soramadım.cesaret vermedi bana.açıkcası karakteri ile pek de iz bırakamadı bende.artık böyle ilginç bulduğum isimleri not alıyor TDK sözlüğüme bakıyorum.bugünlerde sizin deyişinizle entellektüel !(!)tek girişimim.
yazıda filan hak getire yani.şimdi bu yazıyı bile düzeltme zahmetine giremeyeceğim.zira gecenin 2.19'u.zaten günlerden bu yana yazmamışım.şeytanın bacağını bir çırpıda kırıvermekle kalmayıp cart diye ayırırken hem de, bırak bu da kusurum oluversin.
bu kez kendime hiç değinmeyeceğim.ay baydım kendimle uğraşmaktan zira.aslında bir çok şey baydı da bu yazıyı da bir nefes alayım diye yazdım.
ha beğenirsiniz beğenmezseniz bilemem,işin acı yanı artık beğenilmek takdirinde değilim.öncedendi o.
beğenilmesi iyi de.yine tabi öyle yazılarım da olur da.geçen gün bir arkadaş blogumu beğenmemiş beni bir başka blogla kıyaslamış.tuhafıma gitti.işin açığı diğer küstah Şükran tarafım bir tarafıyla (!) güldü.
çok beğendiğim,severek takip ettiğim bloglar var.blogger arkadaşlarım.çok da beğeniyorum.kimisi sayfama bile uğramaz. ama olsun ben onu okumaktan keyif duyuyorum. hem bu gün gezmesi değil ki bir gün gelirsen ben sana geleyim diye ,değil mi !
önemli değil ki.şu an bu bloga gelip ne olduğunu bile merak eden gerçekten iki okuyucum varsa budur önemli olan.beni ben yazdığım için beni ben olduğu için takip eden kim varsa gelebilir.ha beğenmiyorsan elbette gelmezsin.eyvallah.
görüşünü beyan etmesi pek hoşuma gidiverdi.ama şu kıyaslama konusu büyümemiş ergen cümlesi gibi.ben gidiyorum sayfasına diye biri de illa ki benim sayfama gelecek değil ya.hoşuna gider okur ;gitmez okumaz yani.
artık çok eğleniyorum böyle cümlelerle.
****

bir bardağa su koyarsın eline alırsın.ağırdır.
içersin boşalır çok hafiftir ya bazı insanlar kendi kendini yiyor böyle başkalarına hizmet vereceğim diye.(!)
yukarda bahsettiğim arkadaşın sözü de hafif geliyor bana.kaile almam için bir cümle söyle ciddi bir gerekçenin olduğunu bilmem için.
TAŞ YERİNDE AĞIR,
bilmem anlatabildim mi?

(burda araya girer blog kişisi.nerden hangi lafa atlamışım.bağlayacağım diye göbeğim çatladı.aslında hepsinin bir bağı var birbiriyle.ama yazarken sapıtıyorum.neyse konuyu bağlamışım değil mi.sözün burasında kendime bir aferin çakıp SAÇMA'larıma devam ediyorum.)

bir de akıllı olacaksın ,akıllıyım diye geçinirsin.bir bakmışsın herkesten daha fazla ahmaklık yapmışsındır.
ama öyleee,ne karşı çıkıyorsun!

(bak hele bak,nerdeeen nereye konuya girmişim.içim dolu karrdeşim.bir yerden çıkacak.illa bağlantılı mı olsa gerek,silmiyorum devam böyle.düzeltmiyorum da. ama arada blog kişisi laf sokar böyle :-)


çağrıda geliyorlar ,ben aptal mıyım diyor?ben söylemiyorum ki .sen kendin söylüyorsun.1 dinlemeyi bilmiyorsun.2,ben konuşurken ne diyeceğini hesaplıyorsun gerçekten dinlemiyorsun.3.sorunun için geliyorsun ben A der demez sen de çok konuşuyorsun beni dinlemiyorsun diyorsun.
haaaha ben o zaman kusura bakma da seni ciddiye almam bile.

size bir şey söyleyeyim mi,şu an size aslında belki size saçma gelebilir ama psikolojik ve sosyolojik tespitler sunuyorum.sadece tek eksiğim terim sözcükler kullanmamam ve dağınık cümleler kurup sizin kafanızda yorumlayıp tahliller oluşturmanız.
bu davranışları hepimiz gündelik hayatta hepimiz farkında veya değil YAPIYORUZ !
Kimse kimseyi gerçekten dinlemiyor.daha karşımızdaki konuşurken ego derdinde oluyoruz.dinlemiyoruz,dinlemediğimiz gibi o konuşurken ne diyeceğimizi düşünüyoruz.kimseyi anlamıyoruz çünkü dinledikten sonra bile özümseme,süzgeçten geçirme sürecimiz olmuyor.lap diye lafa giriyoruz.kalpler kırıyoruz.sonra da BEN NE DEDİM ŞİMDİ!

ben aptal mıyım cümlesini kurmak ise bana göre külliyen hata.söz veriyorum.bu kelimeyi milyonda bir bile kullanıyor olsam bile bunu katrilyonda çeyrek yapmam lazım.çünkü kim ki bana telefonda ben aptal mıyım derse,kusura bakma ama içimden öylesin diyesim geliyor.dışımdan ise eğer aklı varsa anlar "rica ederim ben demiyorum"diyorum.sen kendine diyorsun ,ben de sana katılıyorum diyorum imalı anlatımı.

şimdi çağrıya gelen her müşteri elbette böyle değil.herkese böyle de demiyoruz.herkese böyle arkasından türküler de söylemiyoruz.çünkü içlerinde tekrar bana düşse de tekrar konuşsam dediğim çok insan da var.
ama bazıları yardım etme gereksinimimi köreltiyorlar.üzgünüm böyle insanlar da çok.o insanların sosyal hayatlarında şu an bile gözümde canlandırıyorum.hep birilerinin sırtından geçinen,şikayetçi,bedavaya alışmış,gurursuz,utanmasa caminin önünde mendil yerine çift kişilik nevresimi serecek türde ahlak ve kişilik yoksunu insanlar,
ve üzgünüm bunların çoğu toplumda statü kazandığını  mesleğiyle parasıyla vasfıyla yaptığını düşünen insanlar.
var böyle günlük hayatta.kendisine güvensiz olduğu için sırtını başkalarına sıvazlatanlar.YAZIIIIK,NE ÇEKTİNİZ BEEE !



Burda tabi kendinize göre çıkarım yapabilirsiniz.
yazmak böyle bir şey işte.düşünmek,sorgulamak,üretmek.hoş ben şu an hayatımın en üretkensiz dönemini şimdi yaşıyorum.kimseye bile faydam olmuyor artık da.en azından bir farkındalık oluşturmak istedim.
mesela ressam bile resim yapar da bunu anlatmaya çalıştım,şunu resmettim demez.o hisseder,hayal eder,düşünür,resmeder.sen ondan ne anlam çıkarırsan...bir ressama bir yazara tutup da BURDA NE ANLATMAYA ÇALIŞTIN denilmez ,anlatırsın,senin ne demeye çalıştığını ,onu yaparken ne düşündüğünü,ne yorumladığını anlar ya da anlamaz .HAYIR BEN ONU ANLATMADIM demezsin.zaten sanatın edebiyatın gücü orda.ben tabi edebiyat medebiyat yapmıyorum da yazı yazmaktan mütevellit söylüyorum.

bugün bri de bir şey çok kızdım.söylemesi ayıptır bayanlar lavabosunda kocaman yesyeni bir tuvalet kağıdı rulosunun nasıl çöpü boyladığını..artık herşeyi hoyratça tüketmeye başladık.FARKINDA MISINIZ?
yarın bir gün çocuklarımız,yarın gelecekleri ,senin geleceğin bunun acısını çekecekler.tıpkı babalarımızın bir zamanlar rahat içinde olduğu dönemlerin acısını biz çektiğimiz gibi.o tuvalet kağıdı rulosu dediğin kaç emek kaç ağaç kaç elektrik kaç işçi çalışıyor .daha bir şey derim de terbiyem müsade etmiyor.
söz konusu elbette tuvalet kağıdı değil.HERŞEY ! somut -soyut !
bugün harcadığın insanlık ilişkisi bile yarın bir insanın kalbinde iz bırakıyor ve o da diyor ben de artık akıllandım bundan böyle güvenmeyeceğim sevmeyeceğim yapmayacağım etmeyeceğim...SEN OLUŞTURUYORSUN SEN... şikayet ettiğin toplum,insanlar sen öyle yaptığın için böyle acımasızlaştılar.herkes bir şeyler öğrendiğini sanıyor.ben bile !hiç bir şey öğrenmiyoruz. gittikçe kötüleşiyor kalbimiz.ne alkol ne sigara ibadete zarar verern ,içindeki o melûn his...böyle böyle harcıyorsun işte..o ona o buna o şuna...aaaa kazığı saplayan saplayana.herkes FAUST OLMUŞ DOSTUM !

Sezen aksu'nın gürgörmemişler şarkısını dinleyelim beraber,keyifle dinledim.
zaten habire popüler olmayan müziklerin anlamını keşfetme ritüellerindeyim ben.önceden sık sık kitap okurdum.şimdi şarkı sözlerine takılıyorum.
keşfettikçe paylaşırım burdan.
kitap okumak dedim de bu ara distopya türüne takıldım.yakma zevki,fahrenait 1451,efendi uyanıyor,hayvan çiftliği,1984,aldaux huxley-cesur yeni dünya,ayn rand kitapları. bilim kurgu romanı olarak da geçiyorlar.bir kaç inceledim.hoşuma gitti.

(bu yazıyı yazarken pc hata verdi.telefon da bir yere kadar.bazı bölümü gitti.ne yazdım hatırlamıyorum ama bu aralar çok sık dinlediğim müziklerden bahsettiğimi kesin biliyorum.

bülent ortaçgil - bu su durmaz
ceylan ertem-birsen tezer-jehan barbur yorumuyla ;

bülent ortaçgil yorumu - aynı şarkı ;


ha bir de bu şarkının gülben ergen yorumu var.birazcık dinleyeyim dedim ama .yok başlarken bitti yorumu.Kulağıma hitap etmedi.




Yorumlar

Şahin Şirin ERDEM dedi ki…
Oya Baydar in gittikçe çirkinlesiyoruz hoyratlasiyoruz yazısını hatırlattı yazın.
Aptal gerizekalı hoyrat insanlar yüzünden dünya yasanamiyacak bir yere dönüşecek.
Dinlemek ile ilgili yazdıkların da çok güzel.
Ancak belli bir gelişmislik düzeyinde olan insanlar dinlemeyi becerebilir.

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o