Ana içeriğe atla

SÜPRİZLİ SAHNE KUMPANYASI




Günlerden perşembeydi.bir kız girdi şu kapıdan abi,göreceksin kızın boyu abartmayayım şu adamdan uzundu.senin boy kaçtı abi?
-1.76.
-senin boy böyleyse kızın boyu kesin 1.80.ayağındaki tapuk fazla değil ama onunla 85 oluyordur kesin.Şenay akay'ın öyleydi boyu,öyle işte,hani çiroz miroz diyeceğim ama endam yerinde abbicim.Kız sanki ajanstan fırlamış gibi.kaç saat dolandı bilmem bir kitapla çıktı geldi.sonra bir kitabı daha sordu.onu da buldular getirdiler.sonra bir defter kalem filan aldı.sanmazsın o kızdan okuduğu kitapları.yani bu mu,dersin.şehirdışında oturuyor galiba ,buralı değil derken ben demezler mi burda oturuyor ,bize devamlı gelir diye.şaştım kaldım yani.
kıza bir soru sordum.
-pek bir bilgim yok bu konuda ama hakkında bir kaç yazı okumuştum dedi.
-sık sık gelir buraya,dediler hakkında.sık sık gittim.sonra görünmedi bir ara.sonra benim işlerim çıktı bir daha uğrayamadım.
yıllar sonra arkadaşlarla Ankara'ya gittik.
-burda bir yer açıldı.bir sahibi var.canı isterse şiir okuyor.bazı zaman şarkılar söylüyor.bazı zaman bazı cümbüş oluyor oyunlu filan.bazen kendisi bazen de oraya gelen gençler yapıyor.bazen gelen konuklar da dahil oluyor bu cümbüşe.SÜPRİZLİ SAHNE KUMPANYASI.hadi gel gidelim bugün oraya.bahtına ne çıkarsa.
-hiç çekemem şimdi öyle cümbüş filan.
-sen gel bak,beğenmezsen gideriz başka yere.
mekana girdiğimde bir genç kız karşıladı bizi.mantomuzu alıp vestiyere astı.
-lan bartu dedim cepte para yok bizi nereye götürüyor!
kıza bahşiş uzattım.kız almadı.yüzüme baktı.biz burda bahşiş usulü çalışmıoruz efendim ,dedi.pek de terbiyeli bir şey.güzel de bir kız ,çıtı pıtı.sonra girdim.gençler yaşlılar,çocuklar birlikte kaynaşmışlar.bizim bartu da selam verdi grubuna.
-yok mu süpriz hanım ,dedi.
-bugün gelmeyeceğini söyledi.
bartu bana baktı : abi şansına küs bugün yokmuş.
içimden dedim "sen öyle san.Allah'tan başka şey isteseymişim olacakmış"
gruptan bazı arkadaşlar da geleceğimi duymuşlar onlar da katıldılar.her gelen Süprizli hanımı soruyordu.
Kim ki bu diye hafiften merak etmeye de başlamıştım.biz kahkaha kıyamet Lala coşkun'un esprilerini dinlerken kahkaha koparken birinin geldiğini hissettim.sonra bizim lala coşkun bir süre daha devam etti.mutfaktan bir kahve kokusu geldi.
ardından konuşmalar,selamlaşmalar.ama ben başka biri daha geldi başka grubun diye sanıyorum!
bir bayan geldi yan grubun bölümüne oturdu.bir süre sonra kadının şiir okuduğunu duydum.acı çekiyordu adeta.yaşıyordu.ben ilk defa gördüm öyle şiir okuyan.çünkü biz hep şiiri haykırarak okuduk.oysa kadın hiç de abartılı değildi sesi ama şiiri içinde hissettiriyordu.ne müzik var ne enstrüman.sonra şiir bitti.herkes sustu.bir grup genç oyununu oynadı.sonra bir müzik çaldı.Gece bitti.o güne kadar hiç şiir okumamış ve dinlememiştim.meğer ne güzelmiş...O kadın,benim kitapçıda gördüğüm kadındı.tanışmak istedim.gitti dediler.
bir daha hiç görmedim onu ben.ne zaman hatırlasam o günü açar bir şiir okurum. 
Şiiri böyle sevdim ben işte......

CEMAL SÜREYA

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular. Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o