Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Konuk Yazar : Semi Mutlu Eller

Çocuk Olmaktan Birey Olmaya Giden Çizgiye ...   yazıma devam ediyoruz. Anne gözüyle Semi Mutlu Eller 'in düşüncelerini aktarıyorum bu yazımda. Ayrıca bir önceki yazımda linkin açılmadığını öğrenmiş bulunmaktayım. Mutlaka okunması gereken bir makale olduğunu düşündüğüm için bağlantıyı tekrar paylaşıyorum. SEMİ MUTLU ELLER sitesine tam da burdan giriş sağlayabilirsiniz :-) Evet sazı şimdi Semi Mutlu Eller'in anne perspektifine çeviriyorum : " K usursuz değiliz, teknolojiden uzak durmak imkansız. Bizim evde de çocuklar kullanıyor, ancak sınırlı sürede. Tamamen yasaklamak da çok doğru gelmiyor bana. Okullar artık ödevlerin bir kısmını internet üzerinden veriyor, proje araştırmaları vs. için gene internet lazım. Bir bakıma tamamen kurtuluş yok yani:) Ancak yazdıklarına tamamen katılıyorum, şimdiki çocuklar bizden zeki falan değil. Bu yanlış bir algı. Bu kadar çok uyarılanın olduğu bir dünyada çok normal davranışlar bunlar.   Kolayca elde eden çocuk hep daha iyis

Çocuk olmaktan Birey olmaya giden çizgiye...

Yaşlanıyorum galiba ben. Çünkü ne zaman bir çocuk ,kendimden küçük bir genç görsem " bizim zamanımızda böyle miydi " diyorum içimden. Bazen de annemle sohbetlerimizde dillendiriyoruz bunları. Çevremize bakıyoruz değerlendiriyoruz . Bazen kişilerden yola çıkıyoruz ama amacımız onun arkasından konuşmak filan değil . Amacımız ve gittiğimiz yol ,onlardan hareketle değişen toplum sürecimiz .Hayat akışımız . Ne zamandan beri bu konuyu gündemime getirmek hep aklımda . Bu hafta misafirlerimiz vardı.Ama bunun yanında toplam 4 çocuk vardı farklı yaşlarda.Bizim eve gelirken hep bilgisayar oyunu diye hevesle geliniyor ve saatlerce kalkılmıyor o ekranın başından.Biri ben geçicem biri sen çok geçtin diye ağlamalar da cabası. Çocukların erken yaşta bilgisayarla bu kadar haşır neşir olması ben de zeka belirtisi uyandırmıyor. "Şimdikiler fena ,bizimkisi daha 3 yaşında bilgisayarı açıyor kendisi oyun da açıyor " vs. söylemleri. Hadi açıyor filan tamam ,bir nebz

Karşılıksız Ne Kaldı

O bana geldi.Ben de ona gideyim.O bana alsın.Ben de ona alayım.O benim için bir şey yapsın .Ben de yapayım.O bana yazsın ben ona yazayım.Bu çizgide gelişiyor herşey... Çevrenize bir bakın hele.Hatta kendimize dönüp bakalım.Neyi karşılıksız yapıyoruz? anne baba sevgisinin bile karşılıksız olduğunu düşünüyoruz ya.Yok ,aslında öyle olduğunu hissettirmiyoruz. Böyle olursan biz de böyle yaparız.Bize karşı çıkarsan biz de sana böyle davranırız.Sen bize böyle yaptın ya ,biz de sana aynısını yaparız. Eleştiririz .Yargılarız.Bildiğimiz her nasihatı sıra sıra söyleriz .Sıra davranışlara geldi mi tutarız aynısını yaparız. -O bana şunu söyledi. -cevabını yapıştır hemen hemen hemen eksik kalma .altında kalmayıver.Yapıştır lafı. Eleştirdiğin bir şeyi ,doğru bulmadığın bir şeyi niye o sana yaptı diye yapasın ki ! Kimse içinden geldiği gibi davranmıyor. Karşısındaki insanın yapamayacağına emin oldukları halde "yaparsın sana inanıyorum" nesine inanıyorum nesine ! Şimdiye kadar

Henüz Başlıksız

Nasıl geçiyor günler ah nasıl o yaman günler diye iç çekip geldim bu satırlara ... geçtiğimiz günlerde oldukça atraksiyonlu günler geçirdim.Uzun süre olmuştu sosyal hayatımdan kopalı.10 saat müşteri temsilcisi olarak çalıştıktan sonra ve düzensiz vardiya sistemimden sonra bana yapacak bir şey kalmıyordu haliyle.İzinli olan günlerimi ise hızlı geçivermesin diye evde pineklediğim zamanlarım olmuştu.Şimdi ise eski sosyal halime dönüverdim. Bu kez ki sosyal halime dönüş kendimin bile adlandıramadığı bir şekilde oldu.Zaten ne zaman adlandırabildim ki bir şeyleri ...Ben ki şuralıyım şu mesleğimdir bile diyemem kendimi etiketsiz bulmakla tehlikeli bir gidaşata mı itiyorum bilmiyorum...Neyse yine kalkıp size bitmek bilmez düşüncelerimi sorgulayışlarımı yazmak niyetinde değilim... bu kez daha farklı girişimlerde bulunuyorum. Elimi ayağmı daha rahat atar oldum.Daha bir cesur görüyorum kendimi.Geçen gün yapmayı düşündüğüm tiyatro projesiyle ilgili üniversite ayağını sağlamlaştırm

Bu Pazar Sokaklardayım, Anlaşıldı !

Sokakta yapılan sanatı seviyorum.Doğaçlama çıkan düşünceleri de.Tiyatroda Gratowski buna deneysel diyor.Bana göre herkes sanatçı olamaz,olmak zorunda değildir zaten.Ama herkesin kendisini ifade ediş biçiminin olması gerektiğine inanıyorum.bir fotoğraf çeksin,bir resim yapsın,hatta yapmasın ilgisi olsun sadece merak etsin sosyal medyayı bunun için kullansın.Herkes bir Yıldız Kenter olmasın herkes kendisi gibi olsun sahnede.Başkasının sözcükleri yerine kendi bedenini bulsun. Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı 15.yıl Reklamında Sokak Sanatına dair ayrıntı hoşuma gidiyor. İşte bu yüzden sokak sanatını önemsiyorum.Sokakta yapılan dansı ,müziği,tiyatroyu beğeniyorum.Sadece entellektüel aydın çevresi için sadece parası olanlar için değil o saatte sokakta olan çöpçü de o anı izlesin.Farkındalıklar diyorum ; sokak sanatı bana farkındalığın en yüksek ağrı eşiğini uyandırıyor.                                                  Boğaziçi Caz Korosu bankaya giderse... Bundan iki sene

Piedra Irmağı'nın Kıyısında Oturdum Ağladım

Aslında bu aralar hiç bu tarzda bir kitap okuyasım yoktu. İncecik , okunması kolay sürükleyici bir etkisi vardı kitabın. Kitabın sonlarına doğru son zamanlarda kafama takılan bir çok sorunun ve sessiz düşünüp sorgulamalarımın izini buldum kitabın içinde. Kitaplarda beğendiğim cümlelerin altını çizemiyorum. Bu sebeple okuduğum kitaplardan alıntılar yaptığım cümlelerimi panorama defterime not alıveriyorum. Kitaptan alıntı yapmadığım zamanlarda da kitabın zihnimde oluşturduğum düşüncelerimi yazıyorum bir başka deftere. Bazı alıntı yapacağım sayfalar çok uzun cümleydi.Bundan sebebtir ki,onların fotoğrafını çektim.umarım görüntüleyebilirsiniz. Son sözüm :  Latin Amerika etebiyatında bilirsiniz Marquez ,Borges gibi yazarların da büyük yeri vardır.Paulo Coelho da kendi ülke edebiyatlarının gurur neferidir bana göre. Ha bu arada çevirmeni Aykut Derman da yaptığım bir kaç incelemeye göre başarılı bir çevirmen ve kültür ataşe

Hayatımıza Taşan Sanat Ruhumuzla Dans Ediyor...

Bugünlerde algı ayarlarım her zamankinden daha fazla açık sanata karşı.Görsel sanatlar.Hani anlatabiliyor muyum ;resim,müzik,dans ..ne varsa beni besleyen onlarla geçiyor zamanım. dün günlük müzik dinleme seansımı yaparken aklıma geldi .Severim bazen izlediğim filmleri tekrar açıp açıp izlemeyi.Hatta sevdiğim bölümler varsa bilhassa onları izlemeyi seviyorum. Sizin de hoşunuza gider ümidiyle sizin için de bir seçki yaptım.Malum her zaman tiyatro,dans,bale,opera olmuyor,izleyemiyoruz.Biz de bu şekilde arayaı kendimizce kapatalım dedik;) Sevdiğim sokak dansı filmlerinden bir dans kareografı bölümü.İzledikçe bana ilham veriyor desem yalan olmaz. Bale ile sokak dansı ; ne alaka değil mi ! Bakın bu iki dans türünü nasıl güzel sunmuşlar. Olmaz demeyin ,şansınızı deneyin.Milli Piyangodan kendi başarınız çıkabilir :-) bu dans tam sokak dansı.Tam hayatın içinden.Bayılıyorum bunun müziğine ve dansına ! Nasıl dans edersen et ! Hayatın ritmine kaptır kend

Küçücük Ufacık Evlerin Dekorasyon Modellleri

Bugünlerde dar ev dekorasyonlarına takıldım kaldım resmen. 1+1 ev düzen durumları anlayacağınız, bugün bir ilk daha yapayım dedim. çoğu kişi zaten biliyor az çok geniş evlerde ne kullanılıp kullanılmayacağını.Ama önemli olan dar ev dizaynı yapabilmek.Ben biraz araştırdım.Belki sizin de işinize yarayan bir kaç fikir olabilir diye paylaşıyorum. Koridordaki ölü alanları değerlendirmek için uygun bir yol Şayet sizin de böyle dar holünüz varsa bence uygulanması makul bir seçenek Mutfağınız bu şekilde dar ise iki tarafı da tezgahlı yapmak yerine bir tarafı aynalı veya camlı büfe olarak tasarlamak mantıklı görünüyor.hem evi aydınlık hem de büyük gösteriyormuş öylesi. yatak odası küçük.gardrop küçük sorununa küçük bir dolap çözümü.yatağın tepesindeki o dolap hoşuma gitmedi gerçi.bir dolabın kapağı aynalı biri ünlü bir ressamın tablosu olsa ne güzel olurdu ! Klimt desem ;-) İşte bu da başka bir mutfak dekoru çeşiti.Üst dolabı benim zevkimi yansıtıyor.Kullanışlı.