Ana içeriğe atla

Güzel İnsanlar Biriktirmişim,

Bugün bir huysuzluk vardı üzerimde.Gece de uyuyamamışım.Sabah gözümü bankanın mesajıyla açtım.Sağolsunlar,bugün şerefine,alışveriş edeceğim noktalardan ne alırsam üç katı fazla puan vereceklermiş.Ben ise ihtiyacım olmadıkça alışveriş etmeyi seven bir tip olmadığımdan bu mesaj bana yaramadı.Sağolsunlar yine de sağır sultandan önce doğum günümü kutlama lütfunda bulundular.


Annem bugün  benim için  hazırlık yaparken  neli pasta  istediğimi sordu.Ben de beş karış suratla yapmamasını söyledim.Dedim ya ,doğum günüm benim için tam bir mutluluk kaynağı değil.Hatırlanmak,kutlanmak güzel şeyler.Sadece yanağıma iki öpücük ve seni seviyorum demeleri yeterli...Yoksa insanların benim için yorulmalarını istemiyorum.Hele hele oruçluyken...Ama annem bu...Koca kazık olmama rağmen tüm gününü mutfakta geçirme pahasına da olsa birbirinden leziz 4 çeşit yemeği yetiştirdi,üzerine bu moloz yığını düşmüş gibi duran bezmin bir kıza doğum günü pastası yaptı.Masayı da kurdu bir güzel...Gık bile demedi..Öyle keyifli ki...Sanırım bugünlerde neden benim aksi davrandığımı çok iyi biliyor...Üzerine pasta süsü olarak şemsiyeleri koydu,bir de mum üfletti.Kaç sene boyunca pasta yapar ama hiç mum üflememişim uzun bir süre.Unutmuşum be mum üflemesini ben:)Pof dedim mum sönmedi,annem de güldü,ben de dayanamayıp ben de güldüm...annem bana güzelller güzeli elceğizleriyle o becerikli elleriylen leziz pasta yapmış.Ben ne yaptım,sırf gıcık olmak için :
-Anne hiç uğraşma.Geçen K.....'a yaptığın pastayı ben beğenmedim.
Kavgada bile söylenmez.Beğenmedim dedin ama canın tatlı isteyince hapur hupur götürdün Şanse hanım,naaaber ;dese yeri hani :-))
Sonra her zamanki gibi pişman oldum hemen söylediğimden dolayı .Utandım.Benim bu yaptığıma şımarıklı derler.Nankörlük derler.Teşekkür edeceğine,sen tut bir de çemkir !
Yazıklar olsun sana Şanse!
                                                           Saffet Beni Affet pastası
                                                   Tarifini sonra blogumda bulabilirsiniz.

Canım dostum Fatoşum teee mersin'den her zamanki gibi ilk arayan ilk kutlayan oldu.Face'i de bir çatım bir baktım ki akşam ,canımcım bir fotoğraf koymuş,sanırım o da bir pasta olmalı,bizi etiketlemiş,O kadaaaar çok beğendim ki...Çok şirin.Dayanamayıp masaüstüme kaydettim.


Çok tatlı değil mi !!Aynı biz ! Fatoş'un da saçları böyle kıvır kıvır,lise yıllarımda hep bana lila rengi hediyeler alırdı.Ben de düz saçları omzunda olan,saçlarının ucunda hafif kıvrıklar oluşan kızım.Ayrıca ben sarı rengini çok severim.Yanyana durmuşlar ,tıpkı biz gibi !İyi ki doğdunuz diyor aşağıdaki yazıda.Sanki bu bizim pastamız !
Fatoş ile dostluğumuz lisenin ilk yıllarına düşer.Sınıf kalabalıklığından dolayı bir sınıf daha ayrılmıştı ve biz o ayrılan sınıf grubuna gelmiştik.Başta onun samimi başka bir arkadaşı vardı.Yine de görüşüyorlardı ama bizim dostluğumuzun başlaması AYNA grubunun şehre gelmesiyle başladı.İlk o sıralarda mektuplaşmaya başlamıştık.İlk çılgınlığımı onu düşünerek yapmıştım.Sonra gel zaman git zaman bir çok konuda uyuştuğumuzu gördük.Sınıflarımız ayrıldı o sayısala gitti ,ben sözeli tercih ettim.Sözel kimine göre tembel sınıfıdır ama ben çok sevinerek gitmiştim.


sonra ayrı sınıflarda farklı arkadaşlarımız olsa da arkadaşlığımız hiç kopmadı bizim.Sık sık mektuplaşıyorduk.Tanrım ,ne özenirdik ne özenirdik ama o mektuplar için !Sevgililer günü,Dünya Tiyatrolar günü,doğum günlerimiz,yılbaşı...O grup arkadaşlarıyla yaşadığını anlatırdı ,ben de ona kendi sınıfımda olanları.Tenefüslerde buluşurduk.Öğleci olduğumuz için öğlene kadar takıldığımız zamanlar oluyordu.Bir keresinde chat cafeye dadandık.Onun klavyesi iyi,ben o zaman bilgisayarın a tuşu nerde diye ara ara bulamazdım,düşünün!Ben söylerdim o yazardı.Beraber yazardık.Bazen uydururduk,bazen gerçeği söylerdik.Bazen o görüşürdü,kafasına uymadı mı kafası atardı,bana verirdi numarayı.Ben uysaldım ya ,anlaşırdık.Hiç tasa etmezdi,aramızda kıskançlığın k'sı yoktu.Biri benim okul eteğime kısa deyip yüzünü buruştursa benden önce atılırdı.O aralar ben pek sünepe miydim ne ! Halbuki ben lisede bir nebze açıldığımı sanıyordum!Ben ki o sıralar sabah kahvaltısında bile çay içmeyen kız,Fatoş ile bir fincan çay içmek için annemden 1 lira alır,onunla karşılıklı çay içmeye giderdik.Fatoş çay içmeyi sever çünkü !Öyle dolu dolu harçlığım olmazdı,zaten öğleciyim ya,yol masrafı da yok,yürüyerek gidiyor geliyordum eve.Hafta sonları da annemden para alır öyle ortaklaşa giderdik pide yemeye.
Neler neler yapardık? Şakalarımız,birbirimizi işletmelerimiz,iş çıkışı çay koyup onun için kek yapmalarım o kadar güzel gelirdi ki...Onun için hediye almak,seçmek ,beğenmek...evlerine gidince fırında yaptıkları sıcacık ekmekle reçel zeytin peynir yemek,iş çıkışı dondurma ısmarlamak,eczacının paket kağıtlarına mektup yazmalar,caddeden geçen kızların hangisinin üniversiteli hangisinin üniversiteli olmadığını saptamak,kimin şık kimin rüküş olduğunu izlemek...ilk aşklarımız,,ikimizin de İpek Ongun'a mektup gönderişimiz ve ondan cevap aldığımızdaki mutluluk...Benim havalara sıçrayışım...



Hala sevindiğimde aşırı reaksiyon gösteriyorum.Biri dese ki ev aldık ben hemen çığlığı basıyorum sanırsın yedi sülaleme de ev almış !Birinin bebeği mi olacak !Hemen çığlığı basarım!Ne yapayım içimden geliyor !
Kuaföre gitsen en acı dolu zamanımda bile acımdan haykırmam bile!Ama sevinçler söz konusu oldu mu sıçrayışa geçerim.Londra Olimpiyatlarına girsem altın madalya kesin benimdi zaten :-))
Alaşehir;'den,Isparta'dan dönüşümü beklemesi,onun yazları  Mersin'e gidişleri....


Fatoş ne zaman dönse deniz kabuğu getirirdi bana,ben çok severim deniz kabuklarını...


Derken...2005 mayısı Fatoşlar tamamen Mersin'e taşındılar.Hüngür hüngür ağlamıştım.O çok üzülecek,istemedi,ayrılmak zor olacak diye ona veda etmememi istemişti.Oysa abim beni o gün istasyona onu yetiştirmek için işten erken gelmişti.Gidemedim.İçim kaldı..Yüreğim ezildi..Evde hüngür hüngür ağladım...Yağmur yağıyordu...annem :
-Kızım ,allah'ın gücüne gider,yapma bu kadar ağlama yavrum ,dedi
Abim :
-Bu kadar ağlayacaksan hadi gidelim ,dedi
Gitmedim...Onu üzeceğim...Gitmesine katlanamam diye...O giderse ben ne yaparım diye düşünüyordum
Abim o gün beni neşelendirmek için elinden geleni yapmıştı.Çünkü abim dostluğun ne olduğunu bilirdi.2004 senesinin ağustos ayının 11'inde sevgili dostu,bizim de sevdiğimiz kardeşimiz Volkan kalbine saplanan bir kurşunla hayata veda etmişti.Çok iyi bilirdi abim ...
Annem :
-Allah'ın gücüne gider kızım ,dedi ya .Herhalde gücendirdim onu.Abimi sonsuza dek kaybetmiştim...
Ve yanımda artık Fatoşum da yoktu.Ama o teee uzaklardan da yakın oldu bana.Gelemedi belki ama yüreği benimleydi..Acımlaydı....Bilirdi o abime nasıl düşkün olduğumu...Bilirdi o abim,kardeşim ve abimle ne kadar kavga etsek de iyi olduğumuzu....
İyi ki benim dostumsun!
İşin en güzeli ne biliyor musunuz,mektuplarımızda ne hayal ettiysek geçen sene yazın Mersin'e gittiğimizde yaşadık.Hayatımda başka bir keşkeye yer bırakmadan....
Bugün ise...
Beni unutmayan ,doğum günümün olduğunu okuyan,kutlamadan geçmek istemeyen,er yada geç kutlayarak İyi ki varsın dedikleri için kendimi şanslı ,mutlu ve gururlu hissediyorum...
Çok kırıldığım,döküldüğüm,incindiğim zamanlar oldu.Kimseye sırtımı ne döndüm,ne de suçunu yüzüne vurdum...Yine bana geldiklerinde başım üstüne dedim...Harcayan kendini harcadı...
Ama şunu gördüm:
Ben çok güzel insanlar biriktirmişim gönlümde,
Hesap kitap yapmadan,karşılıksız ,kimseden bir şey beklemeden....
Sevmek...Sevilmek ...Sevildiğini duymak çok güzel ,özel duygular bunlar !


Ayna söylüyor : Arkadaş (Fatoş,kulakların çınım çınım çınlasın şimdi...)



Yorumlar

mutlu yıllar dılerım,annenle aılenle senı seven dostlarınla omur boyu mutluluklar:)
deeptone dedi ki…
heeey kutlu olsun ne güzeldir 18'e basmak. annen de iyi yapmış işte oh olsun sana. ne güzel anlatmışsın arkadaşını. demeeeek ağlıyosun çığlık çığlık bağırıyosuuun ne hoş.
evet iyi şeyler biriktirmişsin kız.
:)
Şükran dedi ki…
haha süpersin deep ,evet aslında ruh yaşım 18 benim,çığlığı basışım o coşkudan:-))
Şükran dedi ki…
Biricit,teşekkür ederim güzel dileklerin için.Arzu ederim,o güzel günler hepimizle olsun,mutluluklar paylaşılınca güzel....
Düş Kızı dedi ki…
"Saffet Beni Affet Pastası" :D Süpermiş yahu! Nazımız hep annelerimize geçiyor, değil mi? O kadar terslemeye yine de gönül koymuyorlar. Zaten koymadıkları için onlara "anne" deniyor...
Mutlu, neşeli, sağlıklı yıllar dilerim sana tatlım, doğum günün kutlu olsun! :))))
Şükran dedi ki…
teşekkürler düş kızı,hep birlikte mutlu günlere inşallah:)
saffet beni affet pastasının tarifi önümüzdeki günlerde bu sayfada yeralacak;)Ah anne olduğumda onun gibi sabırlı olabilecek miyim bakalım?:)
deeptone dedi ki…
bi mim var onu yapsan yaaaa zamanın olursaa.
:)

Bu blogdaki popüler yayınlar

O o bir Türklerin Emile Zola'sı, O..o bir müzmin bekar , O kadın naturalisti...

*18 Ağustos 1864 doğumludur.Babasından etkilenmemiştir.annesine ise çok düşkündür. Annesi o dört yaşındayken veremden ölmüş ,bunun üzerine teyzesinin evine Aksaray'a yerleşmiştir. *Annesinin veremden ölmesiyle beraber evhamlı biri olur.Hatta Ahmet Mithat Efendi'nin kızını kendisiyle evlendirme teklifini nazikçe reddeder ve ömrü süresince evlenmez.Refik Ahmet Sevengil'in neden evlenmiyorsunuz sorusuna odasında bir nefese dahi tahammül edemediğini ,sinirli olacağını hatta bu sebeple misafirlikte bile kalmadığını dile getirmiştir. *Kadınların arasında uzun yıllar yaşadığı için onlardan etkilenmesi şüphesiz.Örgü ve tentene örmesi,reçel pişirmesi,evini bir kadın gibi titizce temizlemesi onun bu yönünü doğrular. *Sanat için sanat mantığından ziyade sanat toplum için yapılır görüşünü savunmuştur.Türklerin Emile Zola'sı diye bilinir öğretisel naturalizm akımında.'Deneysel Roman' Sadece belli bir kesimi anlatmaktansa halkın günlük hayatı üzerine yazmayı hedefle

Cemal Süreya ,Keyif Sanat Kahvesi'nde

Camında Turgut Uyar'ın Göğe Bakma Durağı şiiri yazılıdır.Uşak'ın farklı ,özgün ,kültür sanat çalışmalarının  yapıldığı ,sahiplerinin de sıcak ,sanatsever oldukları aşikar;) Keyif Sanat Kahvesi'nde şiir okuma akşamlarımız başladı malum.Ben tabi ara ara kaçak olsam da ,her gittiğimde aldığım keyfi size anlatamam. Şiiri bu akşamlar sayesinde sevdiğimi itiraf etmeliyim.Bazı zaman ruhsuz okuyan arkadaşlarımın okumasından keyif almasam da ,onların şiire karşı duyarlılığı ,zaman geçtikçe okumalarında çaba sarfettiklerini görünce,bu tür ince şeylere önem verdiklerini  düşününce mutluluğum artıyor aslında.Bu yüzden bu açıdan bakınca tahammül edebiliyorum. düşünün,önceden şiir yazıp şiir okumayan,bildiği şiir ikiyi geçmeyen kişiyken şimdi başka şairler tanımak için çaba sarfediyor,sevdiğim şairlerin kitabını bizzat alıyorum. Ama şiir yazmıyorum artık !!! Boyumun ölçüsünü aldım,şiir yazmak ne kadar kolay görünse de zor zanaat ,bunun farkına vardım:-))) Sanırım iyi de o